karin: istanbul dışında bir otoban kenarında bulundu. vücudunun çoğu yeri bıçak ile yarılmıştı. çorapları çıkarılmıştı, kulağının arkasında darp izleri vardı. yüzünde ise resmen gülücük vardı, zengin olmasına rağmen sonu kötü olmuştu. ya işte kefenin cebi yok.
son nefesimi bi asansörde vereceğim hiç aklıma gelmemişti.
bi asansörde, yere çakılarak ölü bulunmuştum. allahım ne kadar da dandik bi ölüm olmuştu! hiç konduramıyordum kendime. allah neden böyle basit bi ölüm yazmıştı bana?
küt diye çarptı yere, şiddetle. ve eziliverdim bi portakal gibi. çok sıradan bi ölüm olmuştu benimki. yakıştıramıyodum işte böyle bi ölümü kendime. daha gösterişli bi ölüm hayal etmiştim..
67 yaşında, saçları kırlaşmış, ağzı bilge laflarla dolu bi ihtiyarken ölmeliydim ben. ölümümün yaklaştığını bilmeliydi herkes. ve öleceğim anı da kestirebilmeliydim. kısık bi sesle "yardım edin bana" diyecektim. yastıkta hafif doğrulduktan sonra 'tecrübelerimi' anlatıcaktım torunlarıma. belki mal paylaşımı falan da yapabilirdim..
ama olmadı. öyle sıradan bi ölüm gelmişti kapıma. en fazla yerel bi gazetede rastlanacaktı ölüm haberime. ve geriye baktığım da, bi kaç iyi arkadaşımdan ve ailemden başka kimse anmayacaktı adımı. ben hiç bişi bırakamamıştım geriye. unutulup gidicektim bi kaç hafta içinde. asansörde ölü bulunmuştum, geride beni hatırlatacak bişi olmadan ceplerimde..
sessiz bir yerdi, kimsesizdi artık duvarlar, ancak maviye boyanmıştı.gidiyordum şikayet etmeden.derinliğe kapadım önce gözlerimi.derken saatin tik takları duyulmaz oldu ve bu oda her zamanki gibi huzurluydu.yüzümde küçük bir gülümseme vardı...tıpkı hayatla alay eder gibi...bir süre önce onun benimle alay ettiği gibi!