Yürüyorum yapayalnız yollarda,
Varmıyım yokmuyum burda bilinmez.
Giriyorum yağmurlu dar sokaklara,
Hüsran mı Vuslat mı, Sonum bilinmez.
Kimbilir bu gemi nerde duracak?
Mutluluğu hangi liman Hangi koy da bulacak?
Sen daha yaşamadan dünya duracak!
Nereye gidiyor bu gemi bilinmez.
Bunca yıl hayat ile savaşıyormuşum,
Yazın sıcağında meğer ben üşüyormuşum,
Meğer nefes almayı yaşamak sanıyormuşum,
Zorlu hayat yarışım bitermi bilinmez...!!!
şurda bir tren geçiyor ki.
trene bakıyorum ki.
tren üzerinde bi yazı yazıyor ki.
o da doğu ekspres ki.
tren içinde bir güzel var ki.
ama ben güzeli tanımıyorum ki.
bende mahsus trene biniyorum ki.
ondan sonra istanbul haydarpaşada iniyoruz ki.
bende mahsus kendimi bi köşeye giriyorum ki.
maksat tanışmak için ki.
ondan sonra o da trenden iniyor bende iniyorum ki.
kendimi mahsus deydiriyorum diyor ki önüne baksana diyor ki.
Sevda Ve Dava
yarım asrı geçkin omuzlarımda,
bir elimde dost neşesi
bir elimde dost kederi.
Gözlerim Gözlerinde;
hatıraları savurdum semaya;
gök yüzü alem bir hayal şimdi.
Ayakta geçti ömrüm,
bir ağaç gibi;
yalnız sayılmam pek;
ötemde ceren, dallarımda enva kuş sesleri;
bir kalbim var;
çile çektirdiğim;
etrafım papatya şakayıktan derya;
karşımda umman,
yaman dalgalı; kumsala sevdalı;
tepemde kah afitap kah mehtap;
işte böyle azizim;
şimdi gece ya
bir sevdaya bir de demli çaya hasretim.
MASZN
Ne Kardan
Ne yağmurdan
Issız ve Güneş
ben ıslak
ne sıcak
aklımdasın yine
yine bakamadığım gibi
güneşe
bir gözüm gölgedeyse
bir gözüm sende yanan kandil
unutma ilk heceyi
sevdanın elifi narin bilekli
şimdi sana ait her sözde
tutsağım bilmece
gelirken tarağını unutma
özledim saçının telini
bir de vuslat kokusu hani
güneşte beni alan gibi
ıslak.
Döngünün ihtişamını anlatmakla bitiremem, çoğu zaman aşkı bazen sabrı gerektiren iki hecelik ismin yüreğimden gelen tüm varlığım senin kıvırcık saçlı yaren..
