80 li yıllarda milliyet veya hurriyet haberiydi. bir derbi oncesi besiktaslilar, otelin yakininda park halindeki sari lacivert renklerde boyalı fenerbahce takim otobusunu, gece siyah beyza boyayarak uzerine de bjk yazmıştı. ertesi gun yani maç gunu, başka bir otobüs çağrılmış ve fenerbahçeli futbolcu ve teknik ekibi stada taşımıştır.
edit: bu haberi hatirlayan , kupuru saklayan vs. varsa benimle temasa gecsin lutfen.
dünya tarihinde bir tezahüratta kanon yapan tek taraftar grubudur. aynen şöyledir:
kapalı : şampiyon, olacağız beşiktaşım bu sene
y.acık : bu sene
kapalı : koyacağız cimbomboma fenere
y.açık : fenere
kapalı : gel bu sene son verelim dertlere
y.açık : dertlere
tüm stad: lay la lay... lay la lay la lay la lay la lay la lay...
vakti zamanında delikanlı adam renkli takım tutmaz ayakları yaparken söz gelimi takımın kırmızı forması ile sahaya çıması ile bir anda kırmızı çok yakışıyor gibilerinden tezarühatlarla dumura uğratan taraftarlar.
yıllarca kop tribünün önünde oynayan steven gerrard'ın bile istanbul'da 2-1 kaybettikleri maçtan sonra "kariyerimde böyle bir taraftar önünde hiç oynamamıştım, maçı onlar kazandılar" şeklindeki demeci ile ingiliz gazetelerine yansıyan taraftardır. hani maçı unutuyorlar diyenlere duyurulur..
yaptıkları ortalama göztepe ya da karşıyaka taraftarının birbilerine sataşmak için yaptıklarından çok farklı değildir lakin akıllarını yaratıcılıkla bozan, "ne yapsak da basında yer etsek" kompleksine kapılan bu arkadaşlarda her yaptıklarını "vay süper, uvv çok yaratıcı" diye pohpohlama eğilimi vardır. bu eğilim öyle boyutlara gelmiştirki taraftarlığın ulvi amacı olan takımlarını desteklemek bu arkadaşlar için ikinci plana düşmüştür. yıllar yılı cobarde gallina ortega dışında doğru dürüst bir yaratıcılıklarını da görmedim. düzenin esiri olan, başarısızlıkta bile "bedava bilet alalım bize yeter" mantığıyla hareket ederek yönetimlere gereken tepkiyi veremeyen bu kitlenin yaptıkları takımlarını desteklemek değil bilakis takımlarına zarar vermektir bence. hatta şuan yıldırım demirören beşiktaş'ı babasının çiftliği gibi kullanıyor ve kimseden korkmuyorsa bunun en büyük sebebi yaratıcı beşiktaş taraftarıdır.
taraftarlık denilen olgu stadı doldurmanın, tezahürat yapmanın yanında takımına maksimum seviyede maddi destek vermektir. sadece bağırmayla, stad doldurmayla, pankart açmayla başarı gelseydi partizan her sene şampiyonlar ligi'ni kazanırdı.
taraftarlığın ölçütünü yaratıcılık ya da "mezar, ölüm" temalı besteler olarak gören bu arkadaşlara eski asbaşkanları celal kolot'un bir açıklamasını hatırlatmak isterim.
"taraftar profilimiz değişmeli. biz bjk store'da 5 milyon dolar ciro yapınca kutlama düzenliyoruz, fenerbahçe 25 milyon dolar ciro yapınca fenerium genel müdürünü kovuyor."
"taraftarlık" ile "müşterilik" arasındaki farkta yatar farkları. hafta içi oynanan kupa maçında bile tribünlerde 25 bin kişi ile bulunurlar. lisanslı ürünlerin satışlarından gelen rakamlarla takım sevgisi veya taraftarlık doğru orantılı olsaydı dünyanın en iyi taraftarları real madrid ürünlerini kapışan uzak doğulu müşteriler olurdu.
bir açık biletine memleketteki net asgari ücretin 9'da 1'ini vermekle gurur duyanların, ardından da takımları 1-0 öndeyken 25. dakikada vakit geçiriyor diye 20 yaşındaki kendi kalecilerini ıslıklayanların beğenemediği taraftarlardır. yaratıcılıkları iyi ki cobarde gallina ortega ile sınırlıdır ki, rıza efendi 2 ekmek 1 süt gibi bir pankart akıl edememişlerdir.
eleştiriye ya da dışarıdan bir kimsenin tarafsız bakışına tahammülü olmayan, kendilerine yapılacak en objektif eleştirileri bile "bok atmak, kıskanmak" olarak algılayan kitle.
sürekli bir sidik yarışına girme eğilimi, açılan pankartlar üzerinden orgazm olma, beşiktaş'ın başarısızlıklarını örtme psikolojisi. bir eleştiri yaparsınız "riza efendi 2 ekmek 1 sut" pankartından falan bahsederler. hayır, sivaslı ayılar istanbul da ne arar diye bağıran ırkçı kitle de bunlardı. hatta revivo'ya türkiye'deki ilk ırkçı tezahüratı yaparak yaratıcılıkta çığır açanlar yine yaratıcı beşiktaş taraftarıydı. aynı şeyleri tekrar etmek kendilerini mutlu ediyor olabilir ama beni bayıyor açıkçası.
bu sidik yarışları ile beşiktaş'ın bi yere geleceğini düşünüyorlarsa işleri zor.
'kıyamet kopar çöker karanlık allah bizi affetmez çok günah aldık.sevenler ayrılmaz biz bir plan yaptık tüm ''çarşı'' cehenneme kombine aldık' tezahüratını söyleyip sonra da 'tövbe tövbe' diye tempo tutturan yaratıcı bir o kadarda şaşırtıcı kitle.
takımlarının geride götürdüğü bir avrupa maçı esnasında (olimpiyat stadı'ndaki psv karşılaşması) sahaya girerek gol olan süper(!) yaratıcı(!) kitlenin laf atarken bir milyon kez düşünmesi gereken taraflardır. bak aklıma geldikçe hala gülüyorum lan, hahaha..
edit: peki..
ahahahhahah..sidik yarışı mı??? ulan su gün icin konusuyorum okuyun bakalım sidik yarıştırmaya kim bu kadar hevesliymiş???
ulan hanginiz sütten çıkmış ak kaşık be hey komik mahlukatlar??? küfür yok di mi stadınızda? rant kavgası yuzunden iki grubunuz bıçaklarla birbirne girmedi di mi maçın ortasında??? alen'in ermeni olusunu her fırsatta agzınıza sakız yapmadınız mı be utanmazlar???
takım başarısı kadar, taraftarlık potansiyeli, ve takıma katkıları, yaptıkları da konuşulacaktır ve türkiye'de bunu en iyi yapan taraftardır. açtıgın pankartlar üzerinden orgazm olmuyorsan al o since 1453 pankartını sok bir tarafına. sen taraftar falan degilsin. (yanlış anlama koltukaltına sok ve yol al.)
üst kapali: alt taraaf alt taraf sesin çıksın alt taraf.
alt kapalı: üst taraf üst taraf sesin çıksın üst taraf.
üst kapalı: 'sevdim seni bir kere'
alt kapalı: 'başkasını sevemem'
üst kapalı: 'deli diyorlar bana'
alt kapalı: 'siksinler değişemem
üst kapalı: 'siksinler değişemeem ooo'
yeni açık: uhahaha