istiklal caddesinde arkadaşla yürürken, beyoğlu belediyesinin kurmuş olduğu bilgilendirme ekranının üstünde ki yazı göze ilişir. "ekrana dokunun" olarak yazan yazıyı " erkana dokunun" olarak okuyup bir an "noluyo lan?^&/&" tepkisi verilir. tabi 2 saniye geçmeden işin aslı anlaşılır.
bir kış günü bir çay içmek için madoya oturulur ve bir mesaj gelir:
-kanka nerdesiniz?
-kanka mudodayız gel
aradan yarım saat geçer ve bir mesaj daha gelir.
-kanka geldim ben neresindesiniz tam?
-içerde cam kenarındayız.
-lan alaymı ediyorsunuz bay kısmımı bayan kısmımı
-ne bay bayanı lan??
-olum sen mudodayız demedinmi göt!!
-olm mado lan mado mado
-piç sen mudo dedin bana..
bu mesaj trafiği sonrasında bir harf yüzünden bir arkadaş kaybedilir...
sıcaktan mayışmış bir şekilde eve gelinir
+ ben
- annem
+ off amma sıcak ya
- aman birtanecik çiçeğim sıcaktan yanmış
annem ya ne güzel karşılıyor diye söylenip suratta anlamsız bir gülümse ile kapıdan içeri girilir ve o acı manzara ile karşılaşılır annemin kucağında çiçek ile balkondan içeri giriyor.
- sen mi geldin
+ ühühühü ama ya.
yaşanmıştır, akrabamdır.
öğretmen: oğlum senin baban ne iş yapıyor?
zengin çocuk: kapıcı hocam.
öğretmen: (ulan kapıcıda bu kadar para var biz okuduk halimize bak)
halbuki çocuğun babası esnaftır ve kapı satar. he neden o kadar zenginler ben de çözemedim.
south park sessizliği yaşatan durumdur.
arabayla eve gidiyoruz arkadaş kulaklık takmış duymuyor bizi. o sıra iki sevgili gördüm kız çok kötü bir eşofmanla geziyor çocuğun yanında.
b: ben
a: arkadaş
k: kulaklıklı kişi
b - böyle çıkılır mı sevgilinin yanına ya azıcık özen göstersen ne olurdu. o sırada arkadaş(k) müziği kapatmış.
a - daha iyi bence, evlenince gördüğünde şok geçirmez.
k -(gözleri büyümüş bir vaziyette) yuh, ne hakkında konuşuyorsunuz lan ??
bursaya ilk defa gelinir, arkadaş görükleden heykele nasıl geleceğimi telefondan tarif eder;
-küçük sanayide in ordan metroyla çeyreküstü durağında inersin
+nasıl..anlamadım...ne durağı?
-çeyreküstü..çeyreküstü durağında in.
+hmmm..ok anladım geliyorum.
sonra kendi kendime; ulan amma enteresan duraklar varmış burda, insan çeyreküstü diye durak yapar mı, te allaam yaaa..
diye konuşulur...sonra metroya binilir ve çeyreküstü durağının aslında şehre küstü durağı olduğu anlaşılır!!
çeyreküstü=şehreküstü
metroya binince gülsem mi ağlasam mı bilemedim, iyi ki etraftan birilerine sormadım çeyreküstü durağına nasıl gidebilirim diye, rezalet bi durum olabilirdi.*
bağlamaya başlanmış, öğrenilmiştir.bütün gün arkadaşların vasat bir "yaptın mı?" esprisi etrafında geçmiştir.evdeki gitarın telleri de eskidiğinden bir tanıdığın dükkanına gidilmiştir, nefes de alınacaktır.tel alınmıştır.devamı spoiler içerir.
ds tanıdık dükkan sahibi, bs blue smyrna.
--spoiler--
bs: neyse abi gideyim ben, geç kalıcam.
ds: bağlamayı yapıyosun dimi?
bs: (bir anlık dumurdan sonra) bağlamayı neden yapayım, nasıl yapayım abi?
ds: oğlum telleri bağlamadan mı çalıcan gitarı?
bs: öyle söylesene be abi..
--spoiler--
olayın aslını anlayınca dakikalarca gülünen durumdur.
+aa kaç aylık?
-anlamadım?
+bebeğiniz diyorum kaç aylık herhalde 5 6 aylık olmuş baya büyümüş karnınız ehehe allah bağışlasın
-ben hamile değilim!
+...
+ gerçekten çok etkilendim filmden. spesifik bir şeye benziyor.
- sözlerinden bir şey anlamadığım için yorum yapamayacağım.
+ kendine özgü demek istedim.
- hayır, alt yazı yok fragmanda. film almanca olduğu bir şey anlamıyorum demek istemiştim.
(bkz: #12191053)
arkadaki hıyar, kıza; "onunla çıkma benimle çık" demiş ya, ben onu öndeki arkadaşa yani itirafın sahibine dedi sandım.
düşünsenize etraftakiler duyuyor ve erkek erkeğe, aman neyse.
anne ile baba kızlarını çekiştirir. bu sohbette bir de kızın kuzeni vardır.
b:hiç sevmiyorum dinlediği müzik türünü ben.
a:o ne öyle adamlar bağırıyor falan. insanın psikolojisi bozulur.
k:yok artık onları lisedeyken dinlerdi bizim kız. şimdi indie dinliyor.
a:kim indi? nereye indi?
k:?!