yanlış okuma olmasa bile yanlış dinleme sayılabilir.
sözleri okuyana kadar metallica'nın unforgiven şarkısındaki "so i doubt thee unforgiven" kısmını "so i don't be unforgiven" diye söylemişliğim çoktur.
(bkz: böyle de iyi be!)
okuldan pek fazla tanımadığım bir arkadaşla sohbet ediyorum.çocuk oldukça entellektüel, bende ayak uydurmaya çalışıyorum.işte evliliklere geldi konu, boşanma falan derken o şahıs:
++günümüzdeki evliliklerde de güven ve sevişmenin rolü en fazla.
lu:tabi canım zaten insan severek evlenmeli.
(kısa bir sessizik)
++ten uyumu önemli.
lu:haa o mu?tabii canım önemli.
valla yaşanınca komik sözlük, ama anlatamadım bee.
supernatural izliyorum. konuk bir karakter diziye dahil oldu ve tam bir baş belası oldu. sonra bunun kimliğini araştırmaya koyuldular ve ismini soruyorlar bilir kişi şahsına. "o bela" gibisinden bir şey söylüyor herif. ben o karakter hakkında "tam bir beladır o" falan gibisinden bir şey söylüyor sandım, meğer şahsın adı "bela" ymış. swh
lisedeydik dersten çıkmış eve gidiyorduk..
kenarda çamaşır deterjanı vs satan dükkanın önünden geçerken bir ilan dikkatimi çekmişti.
ç. suyu 250 bin lira yazıyordu.
aha çeşme suyu 250bin miş lan demiştim..
halbuki çamaşır suyuymuş o.
çok pis dalgaya almışlardı beni.
4 gün esprisi yapıldı.
a:annem b:ben.annem ve ben arasında geçen bir dialog...
b-anne alinin sazıkazı anlıyor varmış biliyo musun?çalıyo mu bilmiyorum ama...
a-ay nasıl çalıyo!?
b-ha?
a-kız günah,günah çok günah hemde!
b-anne neden günah olsun?!töbe töbe...
a-annem üstüme geliyorona yardım etmiyon inşallah!??
b-salak ben anlamamış bi şekildeanne ben saz çalmayı bilmem ki!?
a-neyi?neyi?
b:saz anladın mı anne?(annem şöyle anlıyo:sazansın lan anne!*)...
a:terbiyesiz...*
b:annecim napıyım bilmiyorum ben saz çalmayı...
ve annemin salonu çınlatan kahkahaları...
arkadaşımla mesajlaşırken beni yaşadığı şehire davet etti. attığım mesaj
-işten durumu bi ayarlıyım gelicem.
gelen cevap;
+aaa neden yavrum ya gerçekten çok üzülürüm bunu yapmana. ne güzel işin vardı benim için ayrılma tamam ben oraya gelmeye çalışıcam.
çalişilan mekanın mutfaği olmadığından öğle yemekleri yan bardan gelmektedir. diyalog sospetto , x ve y arasında gecer :
x :sospetto açıktın mı sen ? istersen beraber yiyelim ?
sospetto: olur valla sen alıp gel bende içecek birseyler doldurayım.
x:tamam . (der ve gider)
y: bensiz yemek haa? nerden yiyeceksin?
sospetto: yandan yicem. x de gelicek şimdi sende katıl bize?
y:ha? .... puhahaha
neye gülündüğünü anlamam 1 haftamı almiştir.yandan yemenin anlamını bilmememde cabası. ( yok şimdi biliyorum )
bugün gazete de gördüğüm bir haber başlığı bu ' tatilin bedeli 2 milyar' ve benim okuduğum ' tatlisesin bedeli 2 milyar' okuma yazma bildiğim için utandım sözlük yahu.
sınıfta bir muhabbet üzerine hoca'nın ofsayt ne peki biliyor musun? diye sorduğu arkadaşımız, tahtada olayı kendi çapında anlatmaya çalışırken, ofsaytın ceza sahası içinde gerçekleşen bir olay olduğunu iddaa ettiği sırada:
hoca: adın neydi?
arkadaş: şükrü saraçoğlu... ( onun aklı hala ofsayttaydı..)
geçen gece trt fm de geceden sabaha programının dinlerken spiker hanım dedi ki:
-sayın dinleyiciler bize şu şu numaradan arayabilirsiniz.ayrıca "belgeçer"e de isteklerinizi yollayabilirsiniz.
zaten bünye uykulu.içten içe "ulan belge geçer diye isim mi olur allah allah" diye kısa süre düşünülmeye başlandı.sonra spiker belgeçer numarası deyince anlaşıldı ki belgegeçer isim değil faksın türkçe karşılığı imiş.