cevahir:ya şükufem bişey söylicem sana. böyle senle çalışabileceğimiz bi işyeri, bi dükkanı hiç hayal etmiş miydin
şükufe:cevahir başladın yine kur yapmaya
cevahir:ama bu çapraz kur bitanem, karşılık verirsen sen de bana kur yapmış olacaksın
şükufe:cevahir, kapat şu seansı, benim bileşik endekslerimi zıplatma çok fena olursun işine gücüne bak
kuddusi hastalanır dükkanı cevahir açar. bir yere giderken de yerine ulvi'yi bırakır. dükkanda ulvi varken müşteri gelir.
m: müşteri
u:ulvi
c: cevahir
m:sizde kabuksuz ay çekirdeği var mıydı ?
u: yok abicim ne yapıcaksın çitlenmiş çekirdeği bunun zevki çitlemede kabuğunda.
m: benim ön iki dişim ayrıktı da yeni yaptırdım tekrar ayrılmasın diye çitlemiyorum sen eğer akşama kadr çitlersen gelir 1 kilo alırım.
u: ya yürü git işine ya benim asabımı bozma. der adamı itekleyerek dışarı çıkarmaya çalışır.
bu sırada cevahir dükkana girer.
m:hoop hoop ne oluyor burda beyefendi problem nedir ?
m: bi kilo kabuksuz ay çekirdeği istedim vermedi.
u: ne demek vermedi ? siz buna bakmayın bunda sosyal fobi vardır ben akşama kadar çitliycem siz akşam 5 gibi gelin alın.
müşteri teşekkür edip gider dükkanda ulviyle cevahir kalır.
c: lan alemannia aachen müşteriye böyle mi davranılır?
u: ya cevo adam kıl ya kabuksuz çekirdek istiyo.
c:ister ister yoksa da yok ama getirtebiliriz efendim diyeceksin.
bu sırada dükkana şukufe girer.
ş:kolay gelsin kuddusi amca yok muydu?
u: yok ama getirtebiliriz. *
cevahir; inthar etmeye çok meyilliyim ulvi, yükseğe hiç çıkmayalım baksana hiç sevenimiz yokmuş.
ulvi; ayıp ettin ben varım ya cevo.
cevahir; yürü lan hacimsiz.
cevahir ile ulvi top oynuyorlar cevahir; ulvi oğlum ben sana koşu yoluma at diyorum sen il sınırına atıyorsun.
cevahir; bu nasıl tıp lan kaportacı mehmet ustaya gitsem daha az hasar görürdüm.
ulvi; tıp ama cevo bak düzeldin bile.
cevahir; başlarım lan tıpına tıpsız.
cevahir; kendini tekerlekli sandalye ile çeviren ulviye, lan deli bilimsel kurumda deli deli hareketler yapma bak çoçuk doktoruna götürürüm seni.
sevim; inşallah ilahi adalet seni de vurur içten yanmalı vicdansız.
şukufe; bak doğru söyle cevahir çok pis beddua ederim sana yürüyemeyecekmisin sen artık.
cevahir; ne yürümesi yürüyecek halde değil sürünecek haldeyim.
cevahir den mürsele, sağol mürsel sen gelmeseydin bu kuyu bilal dibimden sünger çıkaracaktı.
kuddusi amca; başlarım kıta sahanlığına bu yaştan sonra it dalaşı mı yapacağız seninle. kardağına bayrak diktirtme bana.
belli bir sisteme oturtulmuş, yaratıcı fakat kurulum itibariyle basit, diziyi yapmacıklaştıran repliklerdir. her cümleye bu tip fantastik tamlamalar sıkıştırılması hoş değil. tiyatro izler gibi hissediyor insan.
cevahir; hayırlı işler münüsküsüm hayırdır bu ne surat denize sıfırım?
şukufe; kuddisi amca ile konuştuk sizinkiler bu akşam beni isteyeceklermiş
cevahir; demek ondan bana bozuksun sen ne oldu kazadan sonra belden aşağım tutmayınca sende beni mi tutmadın? dön ve tekrar tuşuma bas şukufem ben seni seviyorum.
cevahir; sana çömerek evlenme teklif etmek isterdim yerden yükseğim ama çömecek yerlerim işlevsiz benimle evlenir misin?
sevim; nazan kına geceni mahfetmek istemezdim ama sizinkilerin kahvede eğlendiğini biliyor musun?
nazan; evet biliyorum kağıt magıt oynacaklardı.
sevim; evet ama nedense hep bacak ve kız çıkıyor.
cevahir hadi mürsel gidelim vedalaş artık bekarlığınla
nazan; hoop olmaz mürsel burada kalacak
mürsel; hoop ben burada kalıyorumuşum.
cevahir; napıcan lan kına mı yakıcan neticene, kahya çevir şu mürseli bekarlığa.
cevahir; kız medeni kanunum bizim düğünümüz daha halka açık olacak sen bakma nazan'a o kırsal seviyor.
nazan: baba ya bu gidişle benim düğünüm bahçede olucak. zaten nişanım da bahçede olmuştu. e oldu olacak çocuğu da bahçede doğururum. iyice tabiat ana olurum.