bugün

Babası cuma günü ölen bir adam babasının öteki tarafta nasıl karşılanacağını sormak için camiye hocanın yanına gider, hoca sorar:
-baban namaz kılar mıydı?
-yok ama cuma günü öldü
-yalan söyler, gıybet eder miydi?
-evet ama cuma günü öldü
-içki, kumar ve hovardalığı var mıydı?
-vardı e cuma günü öldü ama
-belki cuma günü ellemezler ama cumartesi anasını zikerler.
Neyzen Tevfik Aksaray'da bir ev kiralar.Yeni tasindigi siralar,geceleri meyhaneden dönerken ara sokak içindeki evini bulmakta güçlük çekmektedir.Bir gece,karsisina çikan bekçi'ye:
+Bekçi baba,Neyzen Tevfik buralarda bir yerde oturuyor.Sen evini biliyormusun?
-Neyzen Tevfik sensin ama beyim!
+Ben sana kimim diye sormadim,Neyzen Tevfik'in evini sordum...
-elime kıymık battı.
-kafanı mı kaşıdın ?
delinin biri çukura düşmüş. uğraşmış uğraşmış çıkamamış. en sonunda;

bre amına koyim, bu sefer de çıkamazsam, artık eve gidicem demiş.
Bi adam yalan dedektörü almış. Akşam yemeğinde denemek istemiş. Oğluna bugün nerdeydin demiş. Oğlu da okuldaydım diyince dedektör ötmüş. Sonra oğlu itiraf etmiş, erotik bi filme gitmiş sinemada. Babası da kızmış, oğluna " ben senin yaşındayken erotik nedir bilmezdim bile" demiş. Dedektör yine ötmüş. Bunu duyan anne gülmüş ve demiş ki " al işte senin oğlun" demiş. Dedektör yine ötmüş.
temel’in kötü huylarından biri de her sabah uyanır uyanmaz, gök gürültüsü kadar yüksek sesle osurmakmış.
karısı fadime de bu densizliğe pek içerler:

-“cözü çikasu heruf, ha pir sabah poyle fosururken, tüm pagursaklarun donuna dökülsun da cör cünunu” dermiş.

derken, kurban bayramının ikinci sabahı, fadime mutfakta kurban etlerini ayıklarken ve temel hâlâ uyurken, temel’i yola getirme niyetiyle, bir gün önce kurban olarak kestikleri koçun bağırsaklarını toparlayıp, çaktırmadan bir güzelce temel’in donunun içine koymuş!

az sonra temel uyanınca, adeti üzere, keyifle ve gök gümbürtüsü timsali, gaz atınca bir de bakmış ki tüm bağırsakları donunun içinde. şaşkınlık ve korku ile rengi benzi atmış, aklı uçup gitmiş.

temel, bir müddet sonra kendine gelmiş, kendini yoklaya, yoklaya, kalkıp tuvalete gitmiş epey zaman sonra, sararmış yüzünden soğuk terler damlayarak bitap ve yorgun bir halde mutfağa gelmiş;

-”ula kari! haçan dedigun oldi, fosururken tüm pagirsaklarum donuma döküldu da,” dediğinde,

fadime:

-”oh olsun, ama pagirsaklarun çikarken canun da pek yanmistur be temel’im” diyince:

temel:

-”yok be fadime, ha çikarken acumadi da, pen onnari geri sokarken az kalsun ceberiydum”
Küçük kız sınıfta Fen Bilgisi dersinde birden parmak kaldırıverdi:
"Öğretmenim ben bişey sormak istiyorum!!"
"Evet seni dinliyoruz..?"
"Benim anneannemin bebeği olur mu???"
Öğretmen tabi çok şaşırmış ama "anneanneler bebek yapmak için
biraz yaşlıdırlar diye gülümsemiş
Küçük kız yine sormuş: "Peki annemin bebeği olur mu??"
Öğretmen cevaplamış: "Annelerin bebeği olur ama yaşlarr
ilerledikce
bebekleri olma ihtimali de azalir"
Derken küçük kız "Peki öğretmenim.."demiş.. "ya benim bebeğim olurmu??"
Ögretmen gülmüş: "Canim senin yaşın daha çok küçük, olur mu
öyle şey??"
Bunun uzerine arka sıralardan erkek çocuklardan biri
bağırmış:
"BAAAAAK!!! BEN SANA BISEY OLMAZ DEMEMIŞ MIYDIM.
"hakim sorar: "davacıyı merdivenden ittin mi?"
temel yanıtlar:
"sadece bir basamak ittim, diğerlerinden kendisi düştü.."
hocaya sormuş öğrencisi: "hocam, kültürlü olmak için ne yapmam gerekir?" hocası demiş ki; "üç tane üniversite bitirmen gerekli"
öğrenci üç üniversite bitirip gitmiş. -hocam, bitirdim, şimdi kültürlü oldum mu?
hocası "hayır" demiş "olmadı. birini deden, birini baban, birini sen bitirecektin."
amerika'da koyu dindar dört kadın, bir yandan kahve içiyorlar, bir yandan da sohbet ediyorlardı.

birinci kadın oğlundan söz açtı.
- "benim oğlum rahiptir" dedi. bir topluluğa girdiğinde herkes ona 'peder' der."

ikinci kadın da kendi oğlundan söz etti.
- "benim oğlum da papazdır" dedi. "bir topluluğa girdiğinde herkes kendisine 'aziz peder' der."

üçüncü kadın da oğluyla övündü :
- "benim oğlum ise kardinaldir" dedi. "bir topluluğa girdiğinde herkes ona 'yüce aziz' der."

üç kadın biraz daha oğullarıyla gurur duyduklarını anlattıktan sonra dördüncü kadına döndüler, onun bir şeyler anlatmasını beklediler. fakat dördüncü kadın konuşmuyor, keyifle kahvesini yudumluyordu.

ilk üc kadın bir ağızdan sordular:

- "ya senin oğlun?" dediler. "sen de söz etsene oğlundan..."

dördüncü kadın, kahvesinden son yudumunu da aldıktan sonra ağır ağır konuşarak oğlunu anlatmaya başladı:
- "benim oğlum , 1.95 boyunda, dalgalı siyah saçlı, yeşil gözlü, geniş omuzlu, atletik yapılı, son derece güzel giyinen ve 29 yaşında olmasına karşın çok zengin bir kişidir " dedi.

"birlikte olduğu kadınlar onun aletini görünce 'oh my god' derler."
tarihte ilk kez erzurum'a ayna gitmiş.
adamın biri aynayı ... görüp eline almış.
daha ... önce hiç kendini görmediği için ölen kardeşine benzetmiş karşısındakini.
adam:- 'ey gidi gardaşımm.. seni bi daha görmek nasipte varmış'!
aynayı eve götürüp sarılıp uyumuş kardeşine.
karısı bakmış adam bi şeye sarılıp uyuyor.
aynaya bakmış bir kadın! 'allah belaağı vireee, bu garı da kim?
bi boka da benzese' diyerek feryat figan evden çıkmış, muhtara gitmiş.
kadın:- mığdar, benim herif beni bu çirkin garıyla aldatii.'
muhtar aynaya bakmış. sonra düşünceli düşünceli:
- 'yav bu garıdan çok gavata benziir
Eğer cenk abimize denk gelirse;
-Beyefendi manyak mısınız?
+Hayır hanımefendi, sadece (bkz: kadınsı erkeğim lezbiyenim)
Hz.isa bir gün yolda perisan bir adama rastlamis. Derdini anlamak için yaklasip sormus neyin var diye.

Adam:

- "Aman sorma", demis."Oglumu kaybettim onu ariyorum..."

isa:

- "Peki oglunu bir anlat bakiyim"

Adam:

- "Ellerinde ve ayaklarinda çivi delikleri vardi" demis..

isa, sok olmus ve adama sarilip haykirmis:

- "Baba...!"

Adam da sasirmis ve o da, isa'ya sarilmis:

- "Pinokyo...!"
KAYSERilinin iNEği.

Kayserilinin ineği Hastalanır inek öldü ölecek Allaha dualar etmeye başlar adaklar adar;

- Allahım ineğimi iyileştirirsen 10 gün oruç tutacam der,

Sabah Ahıra girer bakar inek iyileşmiş ayağa kalkmış, 10 gün oruç sözünü tutar

11. gün ahıra girer bakarki inek ölmüş

- Kafasını yukarı kaldırır ve

- Allahım hiç boşuna kandırdım deme der, ben bu 10 günlük orucu Ramazan Ayından düşerim,

ineği de Kurbana sayarım.
nasreddin hoca bi gün komşusuna gider kazan ister. komuşu da kazanı verir. hoca döner evine.. kazanı ateşe koyar. daha sonra ateşe verir odunu, verir odunu.. ee tabi kazan yamulur. hoca içinden düşünür: "yav şimdi bu kazanı böyle götürmek olmaz, ayıp olur. en iyisi ben bunun içine ufak bi kazan koyayım." ve düşünüdüğü gibi yapar. ağzı burnu yamulmuş kazanın içine küçücük bir kazan koyar ve komşusunun kapısına gider. ve der ki;

-komuşu komuşu senin kazan doğurdu.

komşusu kendi kazanına şöyle bir baktıktan sonra hocaya cevap verir.

-hoca, kazanın a*ına koymuşsun. kazan tabi doğurur.
kariyerinin zirvesine doğru yaklaşan bir kadının bir süreliğine iş seyahati için. ingiltere' ye gitmesi gerekmektedir.

kadının kocası eşini havaalanına götürür...

kadın:

teşekkür ederim kocacığım,
senin için ingiltereden ne getirmemi istersin ?" diye sorar.

adam: gülerek yanıtlar.

bir ingiliz kızı istiyorum hayatım.." der.

kadın sakin ve sessiz bir şekilde kocasından ayrılır ve yola çıkar.

iki hafta sonra iş gezisi bitmiştir ve adam karısını tekrar havaalanından almaya gider ve sorar:

hayatım gezin nasıldı ?"

kadın:

teşekkür ederim hayatım çok güzeldi." der.

adam:

"Peki hediyem nerde?" der.

kadın:

ne hediyesi?" der.

adam:

hani bir ingiliz kızı istemiştim ya..." der.

kadın:

haa hatırladim,
evet elimden geleni yaptım kocacığım,

şimdi kız veya erkek olup olmayacağını öğrenmemiz için biraz beklemeliyiz.
bir gün bir kadın bir hastalık geçirir ve bunu hasteneye alırlar. kadın hastanede azrail'i görür. ölecek miyim der. o da hayır 43 yıl daha yaşayacaksın der. ve kadın ameliyat olur ve azrail'in söyledikleriyle yola çıkarak kendine estetik ameliyatları yaptırır. sonra bir gün yolda giderken kadına ambulans çarpar. ve diğer tarafta kadın azrail'e hani 43 yıl daha yaşayacaktım der. azrail: hay allah canını almasın o sen miydin.
polis, diyarbakır'da bir öğrenci evini basmış, bir sürü kitap toplamış. ögrenciler bir köşede sinmiş oturuyor, ama öyle pek de tehlikeli bir şey yok bulunanlar arasında. çocukları asıl endişelendiren, arkalarındaki duvarda asılı karl marx'ın resmi.
bir ara, polislerden biri sormuş:
- ula bu kimin resmidir?
hah, demiş çocuk içinden, şimdi mıçtık.
- dedemin resmi abi.
polis sinirle dişlerini sıkmış, öğrencinin ensesine bir şaplak atmış:
- ua utanmisan puştogli, bele nur yüzlü, bele ak sakallı bir deden vardir, kakmişsen komonistlik yapisen.
filin biri karınca yuvasına basar, tüm karıncalar çok sinirlenirler ,içlerinden biri filin tepesine doğru tırmanmaya başlar ,sonra bir ara gözgöze gelirler ve aşık olurlar. fil karıncayı babasından ister ,fakat baba vermez derken karınca file kaçar ,baba karınca eline tüfek alır file doğrultur tam vuracağı sıra karınca filin önüne geçer dur baba der.
arkamdaki file acımıyorsan karnımdaki file acı.
üç adam ölür ve cennete giderler. sorgu meleği birincisine sorar, "seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: karına karşı sadık oldun mu?" adam yanıtlar; "evet, asla bir başka kadına bakmadım." sorgu meleği, "şuradaki rolls-royce'u görüyor musun? o senindir. cennetteyken kullanabilirsin.." sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." bunun üzerine sorgu meleği, "şuradaki mercedes'i görüyor musun? cennetteyken onu kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "karını hiç aldattın mı?" adam yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. üzgünüm." sorgu meleği; "ehh" der, "ama temelde iyi bir adamsın. şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? cennette onu kullanacaksın." bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın rolls-royce'unu görürler. bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "cennettesin, altında bir rolls-royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" "bugün karımı gördüm!" der birinci adam. diğerleri; "aaaa! ne kadar güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. adam içini çekerek konuşur, "kaykay'la dolaşıyordu..."
Temel askerligini yunan sınırında yapıyormuş.
Temel'in canı çok sıkılıyormuş.
Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış.
Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Nöbetler degişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.
Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da:
- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."
bir rus yahudi'si israil'e göç müsaadesi alır.
çıkışta ruslar bagajını kontrol ederken elbiseleri arasında lenin in büstünü bulurlar, sorarlar:
-bu nedir?
yahudi:
bu nedir değil, bu kimdir diye sormanız gerekirdi... bu ulu önder lenin'dir, sosyalizmin temellerini atan, rus halkına iyilikler getiren... ben de bunu bereketli günlerin hatırası için yanıma aldım.
-tamam, ruslar bırakır ve geçer.
tel aviv havaalanında gümrük memurları büstü görür ve sorar:
-bu nedir?
yahudi: bu nedir değil, bu kimdir diye sormanız gerekirdi... bu lenin'dir. bu deli cani yüzünden rusya'yı terk etmek zorunda kaldım! yanıma aldım ki her gün bakıp lanet okuyayım!
-tamam, bırakırlar ve geçer...
adam evine gider, büstü büfenin üstüne koyar, gelişi sebebiyle akrabalarına davet verir.
yeğenlerden biri sorar:
-bu kimdir?
yahudi cevap verir:
-bu kimdir değil, bu nedir diye sorman gerekirdi... cevap da, on kilogram yirmi dört ayar altın, vergisiz, gümrüksüz, kdv'siz...
birkaç gün önce conan'ın * programında larry king tarafından anlatılmıştır.

cezaevine girmesi kesinleşen eleman çevresinde cezaevi ile ilgili bilgi toplamaya başlar ve birkaç yılını cezaevinde geçiren bir elemandan bilgileri almaya başlar.

pazartesileri sinema günüdür. her pazartesi ünlü bir yönetmen veya oyuncu cezaevine gelir. beraber filmler izlenir, sorular sorulur ve haftaya güzel bir başlangıç yapılır. pazartesileri seveceksin dostum.

salı günleri miden bayram eder. ülkenin dört yanından en ünlü şefler cezaevine gelir en güzel tariflerini mahkumlarla paylaşır. anlayacağın salı günleri miden bayram eder ve salı günlerini iple çekersin.

çarşamba spor günü. en ünlü fitness ve body hocaları gelir, fit bir vücut için bizlere yardımcı olurlar. başlarda zorlansanda zamanla çarşambaları çok seveceksin.

perşembe gününe gelmeden önce şunu sorayım. gay misin?

hayır. niye sordun?

dostum üzgünüm ama perşembelerden nefret edeceksin.
imam birgün namazda gaz kacırır çok utanır hemen karısını alıp
köyü terk eder. aradan 20 yıl geçer
imam köyünü özler kalk hanım
gidelim benm olayı herkez unutmuştur
söyle bi yoklarız unutmamışlarsa geri
geliriz der. köye yaklaşırken çobanı
görüp sorar bu köylümüsün. he der çoban. kaç yaşındasın evladım, bilmiyorum amca ama
imamın ossurduğu sene doğmuşum deyince
imam karısına döner kalk hanım kalk.
bizim göt tarih olmuş.
adamın teki arabayla yolda gidiyormuş hava kararmak üzereymiş radyodan acil anons geçmiş spiker

_dünyayı uzaylılar bastı kafalarından sonra gövdeleri yok kafaları ayaklarıyla birleşik bir uzaylı
gördüğünüzde dost olduğunuzu isminizi ve naptığınızı söyleyin demiş

adam yola devam etmiş yolda küçük abdest gelmiş arabayı kenara çekmiş ormana dalmış etraf tam net gözükmüyo güneş batmak üzere türk usülü bi ağacın altına salı vermiş tam o sırada ilerde kafasından sonra ayakları gelen bi cisim görmiüş korkudan titreyerek başlamış konuşmaya

_uzaylı abi ben ahmet istanbuldan ankaraya gidiyorum dostum

karşıdan ses gelmiş

_bende osman sıçıyorum.