bir yarışma programı vardı. iki yarışmacı (aynı takımdan) karşı karşıya geçer. önlerinde bir ekran. birisinin ekranında bir yazı belirir(tabunun reyting amaçlı hali), o yazıyı karşısındakine tarif eder, diğeri bulmaya çalışır falan. yazı belirdi: newton. adam dedi ki:
-Mahmut nerede?
-S*ktim öldü.
-Ne?
- Şağa şağa ölmedi. Ama s*ktim.(kadın korkarak adamın yüzüne bakar ve sonra adam -Şağa şağa hepsi şağa. Dışarıdaydı gelir birazdan) Çok iyi repliktir. https://www.youtube.com/watch?v=wHmMWiiyt54
double cross walking dead izlemekte, arkadaşı ise aynı odada telefonunda oyun oynamaktadır.
a (başını telefondan kaldırmadan): bunda oynayan karı da çok tatlı ha
dc: hangisi lan?
a: hani japon yapıştırıyordu ya, supernatural'da da oynuyordu.
dc: hgsfrt
Asure- Mert, bak dünyanın en pahalı pembe elmasını rekor fiyata satmışlar.
Mert (çok dalgın proje dağıtımı yapıyor aklı yarım yamalak bende)- Hadi ya kaça satmışlar?
Asure - 17 milyon dolar diyorlar lan. 17 milyon doların olacak ve gidip böyle bir şey alacaksın.
Mert - Doğru söylüyorsun kanka bir pembe elma bu kadar eder mi? Küçükken köyde yerlere düşüyodu da kimse bakmıyodu.
Asure - lan salak olm elma değil elmas (yerlerde).
Bu başlıktakiler altında ne kadar yarar bilmem ama;
3 arkadaş kampüsdeki kahvecide oturuyoruz, bir an konu galiba sinema biletinden telefon hatlarına geldi. Sorduk 2si de Turkcell kullanıyormuş, sonra tabi onlar bana sordu. Şimdi geçiş dönemlerinde marka isimleri karıştırılır o normal,(ki bu geçiş gerçekleşeli de 1 yılı geçti yanılmıyorsam) bakınız ki dilin de kemiği yok, ağzımdan bir an için Aria kelimesi çıkınca ikisi de bi 4-5 saniye dumur oldu ardından Aria ne olum ya çığlıkları ile gülmeye başladılar. Şu an kendimi Hasan Mezarcı gibi hissediyorum evet...*
bir yaz günü saçları rastalı, sakalları örülü ve kolları dövme kaplı bir arkadaşımla tünel civarında dolanırken cezerye, mesir, lokum ve envai çeşit şekerleme satan yaşlı bir amca yanımıza yaklaşır ve arkadaşla konuşmaya başlar...
"ister misiniz, bakın ne de güzel şeylerim var."
"yok amca sağ ol..."
"niye ha? çocuklar mı yer yoksa bunları, onu mu demek istiyon?"
"hayır amca öyle bir şey demedim. şimdi bu sıcak havada böyle şeyleri yersek düz duvara tırmanırız falan, hehe aman diyeyim."
"ne duvarı beeaa! ortalık karı gız kaynıyo görmüyon mu? al birini, çek bi köşeye, hallediver. sen işini gör ben de para kazanayım!"
"ne saçmalıyorsun sen be ihtiyar, hayvan mı var karşında ha? köpek miyiz biz!!!"
karşı daireyi kiralamak için gelen kadının teki evdekileri bulamayınca bilgi edinmek için bizim zili çalar. tabi kapıyı açan nenega kişisinin derdi kiralık ev hakkında yardımcı olmak falan değildir...
"...ula bağa bak çok guzel kizsun sen bekar misun?"
"evet teyze bekarım, mimarlık bürosu açacağız da onun için bu daire..."
"tağam tağam oni poşver şimdi. du bizum torini çağurayum da bi görsun seni. ulaaa Sereniiiiiiittyyy!!!! hağuriya pak sağa bi kiz buldum taş gibidu!!! nereyesuuun?!!!"
"Efendim!!??? işim var..."(bütün konuşmayı duyarım ama gidersem yerin dibine gireceğim için yerimden kalkmam)
- Başkanlık sistemi hakkında peki düşüncelerin nedir?
+ Ban ka ba baam. Nasıl?
- Başkanlık hakkında düşünceleriniz.
+ Başkanlık maşkanlık anlamam da Ankara dikkat etsin hareketlerine. Ben genelkurmay Cumhurbaşkanı başkanınızım. Türkiye cumhuriyetinin hemde Amerika nın pırezınt pırezınınım. Dikkat et ayağını denk al. Süleyman Demirel de*!? yemin ederim yetmiş milyon kişiyi vurucam. Namuzsuz evladıyım devrim ihtilal dinlemem. La yeter ya askeri politikayla ne oynuyorsun. Tutukla hepsini gitsin bitsin. 33 000 1 in kendisiyim TBMM 01 ara beni bul! Ankara beni bulsun. Yarın öbür gün hazine açıldığında bulamadığında canını yakarım.
bir sözlük yazarından bir gece gelen ansızın bir mesajla başladı olaylar.
x diyelim bu ilk mesajı atan bayan yazara.
y diyelim bu mesajlara cevap veren bana.
x: merhaba sayın yazar, sizi tanımak istiyorum.
y: nereden vardınız böyle bir karar almaya?
x: biraz takip sonucu, iddia edilenleri görünce seni merak ettim.
y: ne iddia ediliyormuş ve ne senin ilgini çekti.
x: şişman kızları sürekli kötülüyorsun, çirkin kızlara laf falan sokuyorsun dikkatimi çekti.
y: o zaman kendine güvenen, güzel ve vücudu düzgün bir bayansın.
x: çok güzel olduğum ve iyi bir vücuda sahip olduğumu söleyemem, biraz kilolarım var ancak bu seni tanımam için bir engel mi ?
y: o kadar takip ettiğini söyleyip, kendininde laf attığım kişiler gibi olup tanımak istiyorum demen mantıksız gibi geldi de bana.
x: bilmem ilgimi çektin işte, izmirdeymişsin. bende izmirdeyim. girdiğin entrylerde çok güzel bir hayatının olduğunu falan belli ediyorsun.
y: o hayatımı yaşamak istiyorsun yani. ama alışık değilsen kaldıramazsın bizim hayatı. sürekli alkol, takılmalar, sabah belli değil akşam belli değil, biraz sakıncalı şeyler falan var.
x: bende o tarz yaşıyorum genelde takılıyorum sürekli falan. benzediğimiz için bir yazmak istedim sana. hem aynı yerdeyiz denk gelip bir gün biraz zaman geçirebiliriz bence.
y: açık konuşmak gerekirse kırılma ama benim yanımda ki hatunlar gerçekten başarılı parçalar, kendisine özen gösteren, kendi bakımlarını her şeyden üstün tutan çıt kırıldım kızlar bunlar. yanlarında kendini rahat hissedemeyebilirsin.
x: o zaman o kızlar olmadan görüşürüz ;) kuyruk gibi her yere götürüyor musun bu kızları sanki.
y: biraz farklı takılıyoruz demiştim sana. açık konuşayım dalga falan takılıyoruz, kafamıza göre basıp yazlığa gidip eğlenip partyleyip dönüyoruz falan biraz aşar seni bence tatlım.
x: bende dediğim gibi izmir de öğrenciyim ev arkadaşlarımla kalıyorum sıkıntı yok yani rahat yaşıyorum dediğim gibi.
y: canım benim bak kırmak istemedim konuştum da kafam açılıyor kusura bakma şişman ve çirkin kızlarla sevişmiyorum. yanımda olan kızlar fazlasıyla yeterli geliyor bana ve çıtamı düşüremem o yüzden kendime saygısızlık olur kusura bakma. benden sana bir şey çıkmaz.
x: dediklerinin arkasında duruyormuşsun, ben sallayan abaza gibi hemen atlarsın diye düşünmüştüm yanıldım iyi günler size.
y: ulen kucağımda kız var bu mesajları atarken ne abazası hadı eyw.
bu da sözlükte yaşadığım en yaran diyalogtur. eski nickte gerçekleşmiştir.
lise okumaktayız. kız yurdundayız. aslı isimli iki kız var karşı odada. birinin soyadı mahmut, birinin erdal.* kızlar karışmasın diye bahsederken hep mahmut ve erdal diyorlar.
- ya akşam çok soğuk oluyo, üşüyorum ben.
+ erdalla yattım ben geçen. iki kişi sıcak oluyo.
- ben de mahmuta diyim, bakayım isterse öyle yapalım.
+ erdal alıştı zaten artık bana, ayıcık niyetine sarılıp uyuyo ^^
(sonrasında bu muhabbet üzerinden ağır geyik dönmüştür.**)
elektriklerin kesildiği bir gündü ve elektriksiz kalınca tek eğlence kaynakları olan televizyonu seyredemeyen bizim huysuz ihtiyarların kısa bir süre de olsa canları sıkılmasın diye yanlarına gidip onlarla birkaç kelam sohbet ederek hayırlı torun olmak istemiştim.
fotoğraf albümlerinden birini aldım ve eski günlerden bahsedince mutlu olacaklarını düşündüm. fakat sonuç hiç de eğlenceli olmayacaktı; en azından onlar için...
...
"vay be, dedeme baksana. gençken ne kadar yakışıklıymış!"
"heee ole yakuşukliydi ki bütun istanbul güzelleri peşune kuyruk oliyidi..."
bir arkadaş artık hayvanlıkta sınır tanımaz ve sınavın birinden full çıkarır. bu sevincini annesi ile paylaşır.
- nasıldı sınav?
+ 100 aldım anne ^^
- ...
+ ...
- çocuğum yirmi yaşındasın en güzel yılların ya!
+?
- gelmiş yüz aldım diyo. çık gez dolaş, 60 al. geri gelmeyecek bu zamanlar.
+ :(
kapıdaki güvenlik görevlisi trakyalı. fabrikaya da böcek ilaçlama çağrılmış ve güvenliğe kim gelirse gelsin, haber verin denmiş. zira yönetim toplantısı var, abuk subuk her geleni içeri almayın mevzusu... neyse böcekçiler geldi, bizimkiler beni aradı telefon sessizde diye duymamışım, patronun telefon çaldı. arayan güvenlik, telefon hoparlörde;