olay bursa'da metro insaatının yeni bittiği esnada gerçekleşmiştir,
rayların yanındaki, paşa çiftliği istasyonu civarındaki, trenler için olan ışık kırmızı yanmaktadır. ısığın yanında yolun ortasında da bir bayan şoför durur ve arkadaki aracın şoförüyle şu efsane diyaloğu yaşarlar;
-hanıefendi devam etsenize!
-kırmızı yanıyor görmüyor musunuz!!
-iyi de o trenler için, siz tren misiniz ?!
- abi babam kapının arkasında kilitli kaldı
- anahtarla açın
- abi anahtar kayıp. o yüzden çilingire geldik ya
- ya kardeşim çilingir e geldin de, çilingirin görevi anahtarınızı bulmak değildir ki
- abi neyse memleket neresi?
- kuzey taraflarında
kardeşe tavla öğretilmeye çalışılmaktadır, pammuk taşlar nasıl dizilir, nereden nereye geçilir, taşlar nerede toplanacak anlattıktan sonra taşlarını tek bırakmaması gerektiği ve kapı alması gerektiğini söyler.
pammuk: at hadi şimdi sıra sende.
ne geldi?
kardes: 6 - 4. yani on toplamda.
pammuk: evet oyna hadi, açıklarını kapatailiyor musun önce ona bak.
kardes: tamam bi dakka.
eline bir taşı alır, ve saymaya başlar:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10;
farkederki saydığı 9. noktada bir açığı vardır;
kardeş: yok on değil, dokuz oynuyorum, kapı aldım, bir de kalsın.
pammuk: vbnkjhgfdrtgyhjk!
pınar:esas kız gül:esas kızın arkadaşı ali:esas oğlan
pınar hayatında hiç öpüşmemiştir, ali ilk erkek arkadaşıdır. gül öpüşme konusunda pınarı aydınlatmıştır. nihayet pınar ve ali öpüşürler.
ali: nerden öğrendin sen böle güzel öpüşmeyi bitanem, vala ilk olduğumdan şüphe ettim.
pınar: (sevinçlidir.) gülden öğrendim!
ali: hönk?!
ben bugün bunu yaşadım. emicenin biri reçetesiyle ilaç almaya geldi. ilaçları çıkardım. içinde bir tane ağrı kesici fitil vardı. kutusunu açtı, baktı baktı. sonra aramızda şöyle bir diyalog geçti:
emice:bu nedir bunu nasıl yiyecem garipbasci:fitil bu makattan kullanılıyor emice:iyi de benim belim ağrıyor makatım ağrımıyor ki..
yasal uyarı: dünyanın en aptal diyaloğudur. sıkı tutunun.
+(ingiltereye giden ve bir müddet yaşayan akraba)
-(diyonsos)
+abi, türkiye'deki esnaf felaket. ne esnaf ne taksiciler, tek kelime ingilizce bilmiyor.
-hadi ya.
+ingiltere öyle değil işte abi. ordaki esnaflar mükemmel ingilizce konuşuyor.
-(diyonsos susar, karşısındaki öyle mal bir cümle kurmuştur ki...)
+ şu dr.oetker varya...
- ee var ?
+ bende onu diyorum ya işte yıllardır var..
- eee evet ne vaaarrr bunda !!
+ yıllar geçmiş bir docent yada profesör olamamış ya !
- ooffff !!! *
Sabahın erken saatleri kahvaltı için simit saraylarından birine gidilir. sırada beklenir.
Etrafta saçlarının yarısı mavi yarısı siyah bacağında dövme olan bi eleman onun sevgilisi olduğu elinden sıkıca tutmasından belli olan zayıf bir hatun bir adet hermia iki yaşlı teyze bulunmaktadır.
teyzelerin arasında şu diyalog geçer
-Şundaki saça bak bacağındaki ne öyle?
-Bir de kızın elinden tutmuş sıkıca tutmasa kız bırakacak kaçacak sanki
-valla ben olsam kaçarım böylesine nasıl dayanırsın ki
-gençlik işte
abi, kardeşin brunch maceralarını kafaya takmıştır, durmadan kafasına kakmaktadır. bir gün yine böyle bir kafa kakma durumunda manav amca kardeşlerin yanına gelir.
abi: süleyman abi * brunch ne demek biliyor musun?
manav: ...
abi: söyle abi duydunmu brunch ı? brunch ne demek?
manav: ee.. herkesin bir brunch ı var?!?
abi kardeş: puhhahahahah..
fehimsiz ekmek arkadaşını arar
feimsiz ekmek:f
arkadaş:a
f:selam naber meriç? nasıl gidiyo tatlım?
a: iyidir yaptın mı tercihleri?
f: yok ben de ondan aradım bu 3 ytl ya ladığımız form tarzı bir şey var ya
a: he canım
f: onu ingilizce mi türkçe mi doldurcaz
bir süre sessizlik
f: ne dedim ben ya
a: puhaha ne alaka ya
f: puhahah tükenmez kalem mi kurşun kalem mi diyecektim hahaha
a: allahım ya farketmiyo sende kalıyo zaten kafana göre takıl. git tercihlerini yap da aklın yerine gelsin.
f: ahahahahah tamam bay
telefon kapatılır ama hala bu mallığı nasıl yaptım diye düşünülür.
düzeltme: burdaki tercihler öss tercihleri
ankara güvanpark'ta güven anıtının önündeki beyaz mermer oturaklarda oturulmaktadır. yanımda ise tanımadığım iki delikanlı sohbet etmektedir ve olaylar gelişir.
güven park'ın ortasında ki havuzun başına gelen iki sevgili öpüşmeye başlar. onlara doğru bakan iki genç beni yavaş yavaş yarmaya başlar.
peder o sırada stv'de belgesel izlemektedir.
+koş laaa, büyük kedi kaptı güzelim ceylanı.(çita'nın ceylana saldırdığı an)
-efendim baba.
+bak, bak. büyük kedi hayvanoğlu hayvan yedi güzelim ceylanı. ot yesene, fare yesene. ne yiyorsun güzelim ceylanı.
-mavi ekran.
ozmooo nun telefonuna sapık dadanmıştır,belli ki dalga geçmektedir ozmooo da bir müddet eğlendikten sonra sıkılmıştır,anne ozmoooya dert yanar o sırada telefon çalar. anne ozmooo çalan telefonu açar. olaylar gelişir.
anne ozmooo: ne istiyosun ozmooodan?
sapık: onu çok seviyorum.
a.o: e o zaman çıksana kızın karşısına, erkek gibi kızdır ozmooo **
s: kaçırcam ben ozmoooyu...
a.o: vallahi evladım amcaları,dayıları, enişteleri anlayacağın yedi sülale baş edemiyoruz onunla. sen başedebileceğine inanıyorsan kaçır, biz de rahat ederiz. **
s: ??????!!!!!! (çotank)(dıt dıt dıt) *
babilibabilibuu nun öss sınavı kötü gecmiştir. tabiki 4 sene önceki durumdan bahsediyorum. tam 4 sene de olmamış olabilir. 3,5 sene falan. yanıltmayalım simdi kimseyi 3 yada 4 sene önce. neyse boka sardı konuya gireyim.
babili ye bir kızdan hal hatır sorma mesajı gelir.
yazar yorumu: tamamiyle türkce karakter kurbanı durumu olmuştur. ayrıca beni oyle bilmezken ne demek istedin be oksijen ziyanı yapan insan. hadi diyelim ki harbiden bastım küfürü... ben yapamazmıyım top muyum lan ben... yoksa sünnette tamamını mı götürdüler sanıyosun.
kanepede yan yana oturmuş 2 kişi zil zurna sarhoşturlar biri tv izliyor diğeri halıdaki desenleri inceliyor:
- abi ne izliyorsun?
- (kafayı çevirir 2sn sonra avucunu alnına vurarak) has... neydi lann.