" geçen tv de How i met your mother season 2 last episode izliyoruz. Reklam girdi. Kumandayı arıyoruz ama yok. Ordan evimizin en küçüğü minik seslendi" kumanda bendeeee" ailecek yerlerdeyiz. Annem sandalyeden düştü, babam götüne Nutella kavanozu soktu, dedem mavi ekran verdi, bense dumur deryalarına yelken açtım swh swh".
Annemle henüz aramızda geçmiş olan diyalog
Koton reklamı sonrasında bu kadın da estetikli, estetiksiz halini görsen bildiğin fark var diyerek konuya dalıp fotoğraflarla bunu destekleme çabalarındayım.
-bak fahriye evcen in estetiksiz hali bu işte
+eskiden daha güzeldi diye hatırlıyorum ben bu kadını
-işte eski hali bu, yeni hali de şu. Burnuna bak.
+sen daha güzelsin ondan. E sen niye koton reklamında oynamıyorsun o zaman?
-@#$/^&*!
O kadar da değil be annecim, o kadar da değil. Kendi yavrun gözüne güzel geliyor o kadar. Canım ya. *
dışardan duydum. belediye otobüsünde arkadaki koltuklarda 7-8 yaşlarında iki erkek çocuğu oturmaktadır. uzrrlerinde zengin bi okul üniforması. sabahın körü.
çok tatlılar. yanaklar tombis.
- çikolatanın kıymetini de bilmiyorum...
+ benim kıymetini bilmediğim şey ne biliyor musun?
-?
+ hayat. hayatın kıymetini bilmiyorum.
ya sen kaç yaşındasın ki daha ne bileceksin. içime içime güldüm.
sınıfta uno kart oyunu oynanmaktadır. kart destesinde "skip" yani geç isimli bir kart vardır. bir arkadaş üst üste bir kaç el skip attığından mütevellit, birisi farkında olmadan -ooo sen de devamlı skip atıyorsun- demiştir. önce erkekler birbirine bakıp, kızların tepkisini beklemiştir ve sonrasında kahkaha ile sessizlik son bulmuştur.
okulda sıradan bir gündü. derse girmek için sınıfın önüne geldiğimizde sınıf kapalıydı. yaklaşık 5-10 dakikada sınıfın önü doldu taştı, millet sıraya falan girmeye başladı önlerden yer kapabilmek için. ben de erken geldiğimden dolayı en öndeydim ve bir kız geldi;
+sınıfı nasıl açtıracağız?
-hocada anahtar vardır, hocayı bekleyelim.
+hoca çilingir mi!?
-çilingirde anahtar olmaz ki.
+(usulca alandan uzaklaştı)
o kız alandan uzaklaşırken etraftaki diyaloğu duyan insanlar kahkahaya başlamıştı bile. her zaman söylediğim gibi, anlatınca komik olmayan diyaloglardır.
Meraklı, pasaklı, dedikoducu, şişman ve patavatsız bir apartman görevlimiz vardı; Satılmış abi. Yine de severdik kendisini. Eğlenceli anılarımız olmuştu. Apartmanda çalışmaya başladığı ilk dönemlerde hemen samimiyeti(!) kurmaya niyetlenmiş, o bitmek bilmeyen karşı koyulamaz sorularına başlamıştı...
-Dindondindondiiiindooooonnggg!!!
"Serenity günaydın!"
"Günaydın satılmış abi..."
"Çöp var mı?"
"Yok abi, teşekkürler."
"Haaaa tamam... ne yapıyon, kahvaltı mı?"
"!??? Evet..."
"Yımırta mı pişirdin, neli????"
"Sucuklu..."
"Haaa yok sucuklu sevmem ben, kıymalı olsa yerdim..."
"Kıymalı mı? hiç yapmadım valla."
"Heeee bi' gün yapıver de yiyek!"
"!!!???"
"çayın var mı?"
"Var abi, bekle vereyim... şeker kullanıyor musun?"
"Evet beş tanecük koyuver."
"Yuh!!! Dikkat et, çok fazla değil mi?"
"Datsuz oluyor, içemiyom..."
"Anladım..."
"Serenity sen eve niçin kız getirmiyon? Hep erkek arkadaşlar geliyor ama geldiğimden beri kaç ay oldu hiç kız görmedim?"
"Beni mi gözetliyorsun abi? Buyur çayını..."
"Üstteki atillalar bir sürü kızlarla geliyorlar, seni hiç görmedim, merak ettim hehehe."
"Ben gayim abi."
"Gey ne kü?"
"Totoş işte, eşcinsel!!!"
"Neeüüü, adam mı sikiyon!!!!"
"Heee, aynen öyle..."
"!!!!! Çay kalsın ben gidip çöpleri alayım çok işim var..."
"Ehehehe git git, hadi kolay gelsin."
Adam aylarca yüzüme bakmaya korktu, kapıyı çalıp merdiven basamaklarında bekledi. Beni gördüğünde yüzünde şaşkınlık, endişe ve üzüntüyle karışık ifadeler oldu. Neyse ki Şaka yaptığımı öğrendikten sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar eski formuna dönüverdi...
patron: esmer cocuk şarj aletin var mı?
- var abi.
Patron: ne var?
-şarj aleti var abi!
Patron: hangisi var?
-sana hangisi lazım abi? Kablo, adaptör?
Patron: ikisini de ver ya.
-al götüne sok.
iş görüşmesine gidiyordum. Apartmandan çıkarken meraklı ve patavatsız görevli satılmış efendiye yakalandım...
"Hoop, Nereye gidiyon serenity?"
"iş görüşmesine. Sana da merhaba satılmış abi..."
"Bu saç sakallan mı?"
"!? Evet?"
"Olmaz o iş, böyle almazlar seni diyim ben sana!"
"Ahaha tamam..."
Görüşme bitip eve döndükten sonra tekrar karşılaşırız apartmanın kapısında...
"Ne oldu? Görüştün mü? Nasıl geçti?"
"Evet. Güzeldi."
"Olmaz o iş. Çok kısa sürmüş. Bence almayacaklar seni diyim ben sana!"
"!!!!"
Ertesi gün ararlar ve işe kabul edilirim. Birkaç gün sonra da başlarım. ilk iş günümde sabah evden çıkarken satılmış efendi yine kapıda yakalar beni...
"Ne oldu, nereye gidiyon bu saattte?"
"Sana da günaydın abi. işe gidiyorum. Kabul edildim..."
"Niye bana demedin onu? Çok değil 2-3 hafta sonra bunlar seni işten çıkartır bak ben diyim sana!"
"!!! Abi hayırdır sen benim işe başlamamdan rahatsız mı oldun?
"Yoh canım hayırlı olsun, bana ne ki... mutlu oluyom ben... benim hislerim tutar, ondan diyom..."
"Gördük gördük, bilmez miyiz..."
"O değil de bu çalışmadığın zamanlarda sabah bana çay veriyodun arada tost yapıyodun, ne güzeldi. Hiç eyi olmadı bak şimdü..."
"Ahahah desene senin derdin başkaymış abi! Hadi kolay gelsin..."
"Sen yine de işten çıkarırlarsa şaşırma bak diyim ben sana... sabahleyin kahvaltı yapmadan sakın çıkmayasın serenity. Çayı erken demle, hem ben de gelir alırım olur mu???"
Arkadaşımla spordan çıktığımız bir günde, onun babası ile karşılaşırız. arkadaşım babasından hazetmez, çünkü annesini defalarca aldatmıştır. Neyse babasının yanına gider ve elini tuttuğu kadının kim olduğunu sorar.
-bu kadın kim?
+yeni sevgilim.
-(kıza iyice baktıktan sonra) bizde bisiklet yok, adam motora biniyor..