okul odalarından topluluğa verilmiş odanın anahtarı istenmektedir.
z:zapllp.
za:zapllp' ın arkadaşı.
z: naber aga?
za: iyidir senden naber?
z: nolsun ya idare ediyoz işte, ya bana şu bizim odanın anahtarını versene.
za: napçan len?
z: ya biraz davul çalışayım, sonrada anahtarın fotokopisini alayım.**
za:... nasıl yani?
z: fotokopisini çektirecem len işte bende de olsun bir tane.*
za: abi fotokopi değil o!! puhahahah...
z: len ha fotokopi ya yedeğini yaptırmak mantık aynı.*
za: tamam abi sen al bunu fotokopi çektir o zaman. zuhahahha...
z: aman iyi be hadi görüşürk.
23 mayis 2007 liverpool milan maci öncesinde star tv'de yayımlanan maç başlıyor adlı programda serhat ulueren, fatih terim, rıdvan dilmen, hakan şükür yorum yapmaktadırlar. konu ata demirer'den açılır.
serhat ulueren sorar:
- fatih hocam nasıl buluyorsunuz ata'yı, seviyor musunuz onu?
fatih terim yanıtlar:
- valla, seviyorum tabi ya, sevmez miyim? cumhuriyet'i kurdu. bizi bu günlere getirdi.
serhat ulueren:
- !? yok fatih hocam ben atademirer'den bahsediyorum.
fatih terim:
- haaa! sevmez miyim? seviyorum tabi. iyi çocuk hoş çocuk. sesi de güzel..
Biyoloji dersindeyiz efendim... Konumuz hayvanlarda üreme olayı... Arkadaki arkadaşımız (Kendisine X diyelim) oldukça saftirik bir insan olmakla beraber, bazen sorduğu abuk sorularla hepimizi felç etmektedir. işte bir tanesi:
X : Ya hocam, ben bişi sorcam, konuyla alakalı deil ama
H : Sor bakalım (canı sıkkın bir ifadeyle)
X : Şimdi hocam, bitkiler var ya, bunlar yanyana falan yaşıyolar
H : Eee
X : Şimdi hocam, insanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa diyolar ya, bitkiler nasıl "konuşuyolar" kendi aralarında?
bazı durumlarda yaranın yarılandan aşırı şekilde sıkılması durumunda tezahür edebilir diyaloglardır.
Misal böyle uzuuun uzuunn kelimelerle konuşan tipler vardır. Yayarlar bayarlar. Kısa cevaplar verip, bazen laf sokarsınız anlamaz, gülerler. illa da devam ederler..
-Kargaaaaa senin kaçç karın vardııııı? *
-2
-çocuuğunnnn var mıydıııı? *
-evet
-kaaaççç tanneeeee? *
-1
-kaaaçççç yaşında? *
-5 yok 6 *
-cinsiyeti neeeee? *
- unisex canım. hiç farketmiyo
Ders arasında 4 arkadaş oturmaktayız. Mesele nasıl olduysa ingilizce'ye gelmiştir efem. Hayvanların çıkardığı seslerin karşılıkları üzerinde tartışılmaktayken...
B* : Onlar, mesela, farklı söyleyip yazıyolar hayvan seslerini... Mesela ingilizce'ye göre ördek 'quark' diye vaklıyor.
a1* : Zaten ördeğin ingilizce'si de quark olduğundan... *
(ben gülerim, millet o zaman anlar; anlaşılan kimse Duffy Duck izlememiş :) )
B* : Mesela, kedi de 'meow' diye miyavlıyor..
a2 : Nasıl yani? ingiltere'deki kediler miyav demiyor mu? *
B* : ... **
dün akşam 22:00 civarında arkadaşla telefonda gerçekleşmiş dialogudur:
ben: alo, i.ne nerdesin?
ark: otobüsteyim, şimdi iniyorum.
ben: hangi duraktasın?
ark: sizin eski durakta. indim şimdi.
ben: ulan ne işin var orda?
ark: yürürüz yaa, işimiz ne?
ben: iyi hadi. ben de oraya doğru geliyorum.
ark: tamam..
ben: sana göre sol kaldırımdan bu yana doğru gelen i.ne sen misin?
ark: he he.. olabilir..
ben: yol üzerinde görünürde başka bir i.ne de yok zaten, senden başka göremedim.. *
cafade bir arkadaşım la ben çalışırken çöp kutusuna atılan yanık bir izmaritten dolayı çöp kutusundaki peçeteler tutuşur ve dumanlar çıkmaya başlar...
ben: lan * çöp kutusu yanıyor
arkadaş: lan * dur bir şey dökelim(elini masada duran kolonya kutusuna götürür ve çöpe dökmeye başlar)
çöp kutusu: harrrrrrrrrr
cafe sahibi: lan * ben sizin ananızı avradınızı .......
universitede ogrenciyken ziyaretime bir arkadasim gelmistir. ikimizde 190+cm boyunda , iri kiyimiz. yatacak bir tek yatak vardir, o da tek kisilik. neyse, beraber yatilmaya karar verilir. zurna gibi ictikten sonra yatilir. sabaha karsi, arkadas bendenize dayar ve surtunmeye baslar !
Q: quantum A: arkadas
q: host ayu. napiyorsun lan
a: sitiyom. ohsss (surtunme hizlanir)
q: (kacmaya calisarak) olm manyakmisin nesin. uyan olm. benim quantum. uyan ...
a: haa aaaaa abi senmiydin.. pardon. ruyamda tas gibi sarisin bir hatuna vuruyordum. kusura bakma.
q: ben yerde yatiyorum a.q . durduk yere dotumuzu teslim etmeyelim.
a: ya ozur. gel bak bisey yapmicam. soz
q: de get. allah rahatlik versin, ben yerde yatiyom.
soğuk bir kış günü, çok yıl önce; arkadaşlarla yolda maç yapıyoruz. onur isimli arkadaş -ayrıca kendisi (bkz: sen kaybedersin/#1704471) bu bakınızın da kahramanıdır- maç yapan arkadaşlarının yanına gelip kaldırıma oturur. götü donmasına rağmen walkman dinlemektedir. daha fazla dayanamayarak kendisine seslenilir:
- olum gel oynasana
- yok ben walkman dinliyorum
- e o zaman bu soğukta ne duruyosun, git evinde dinlesene
- olum evde müzik seti mi var homunakoyim
bazen yakın akrabalar ile yapılan ve kopartan diyaloglardır.
dağınık yoga yapan mistiq kedi bilgisayarda uğraştığı için annesinden evin içerisinde kaybolan walkmanini ister. (evde de walkmana "yürüyen adam" denilmekte ve anne de bunu bilmektedir.)
-annecim yürüyen adamım nerede yerini biliyorsan getirir misin?
-evladım ben senin yürüyen adamını nereden bileyim yürüyüp gitmiştir herhal,seslen bi bakim gelecek mi?
kopan bir mistiq kedi ve yastığın altından çıkan bir "yürüyen adam".
edit : galiba canım anneciğimle yaşadığım hoş bir anı kıskanan uuserlar var burada. 7 eksi oy. vay vay vay...
bir yaşını yeni doldurmuş kardeş annesine sarılıp;
-me - me, me - me der.
baba: bak akıllı kızıma, nasıl da bilir memeyi, bize hiç gelmez meme diye.
anne: siz de meme yok ki niye gelsin.
baba durur biraz ve patlatır:
anne kıza biraz yemeği azaltmasını yoksa iyice şiştiğini anlatmakta. o sırada kacak farklı telden çalar. *
kacak: tek yaptığı şey emmek ve sıçmak. ne güsel lan!ohh
anne: özlem gibi yani?
özlem: öff yaaa vericem diorumm
kacak: kehkehkekh
mahallemizin çocuk kahramanlarından sefa dır başrol oyuncumuz.
her çocuk gibi sefa da bizim çıkmaz sokağın girişinde arkadaşlarıyla oynamaktadır.
derken gökhan denilen çam yarması, ergenlik çıkınıtısı bir erkek evladı sefa'nın arkasından yaklaşarak bücürümüzün gözlerini elleriyle kapatır.maksat şirin insan yavrusunu hem sevmek hem de biraz sorgulamaktır.fakat sefa nın dünyası kararmıştır.
bu tabloyu izlemekte olan gökhan ve arkadaşları ve hatta bizim gibi biraz daha büyükler gayri ihtiyari dikkat kesilmişlerdir.
gökhan: sefa ben kimim?
sefa gayet soğukkanlı ve de kurnaz cevaplarından birini bildiğiniz çocuk saflığıyla vermiştir ve tabii herzamanki güleç yüzüyle:
sefa : niye lan sen kendini tanımıyon mu?!!!
ve tahmin ettiğiniz gibi olaya tanıklık eden biz, boy boy gençler tayfası sefa nın bu çocukça ama farkında olmadığı bir hinlikle cevapladığı soru karşısında "kopmak" fiilinin doruklarında, toplumsal reaksiyonların verilen tepkilerde bir süreklilik oluşturup maksimum performans göstermsinden mütevellit güldükçe gülmüş ve yıllardır unutamadığımız bir malzeme kazanmışızdır. ve sefa belki dört belki beş yaşındadır o zamanlar.
görevli : hede lira
eleman : buyrun
görevli : imsÂkiye ister misiniz ?
eleman : efendim ?
görevli : imsÂkiye ister misiniz ?
eleman : ...o ney ki ??
görevli : tamam yok bir şey...