bugün

teyzenin biri balık tezgahında derya kuzularını incelerken, kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp;

- bunlar taze mi?

- yok abla, pil takıp oynatıyoruz.
Buna güleni Allah çarpar yemin ederim.
Ayşe Fatma Hayriye haydi çiftetelliye sen gelme gülmek için var edilmiş ihihi.
is yerinde cok sevdigim bir patronum vardı.
patron olarak cok arkadasca bir tarzı olan seker gibi adamdı.
bir gun geldi bana dedi ki:
satıscı olarak ayse, fatma ve sen calısıyorsunuz yurtdısında. ucunuzun de tarzı farklı.
ben de dedim ki:
-nasıl farklı?
-o: ayse ye guven olmaz. musteriyle nasıl bir hukuk kuracagını bilemem. fatma gosterir ama elletmez. sana bir musteri yavsarsa sen direk polise sikayet edersin.

ihih. ben kopus:)
Annem apartmanda kuryeliğe başlamış çocuğa destek oluyor;

- iyi yapmışsın çocuğum, çok para kazanılıyor o işte duyuyoruz, bizim eski mahalledeki esin’in çocuk da yapıyordu… gerçi o beceremedi battı ;)
Survivor emin'in telefon konuşmasıdır. Yıllar geçse de gülüyorum.

Ben emin emin hey gidi hey baban burada ne yiyor akrep yılan. Yavrum buralar zifiri garanlıh ben kapatıyorum. Torunu mu ver torunumu. Gökçeee.*
görsel
görsel
görsel
insan Kaynakları alanında çalışıyorum. Bir adayımızla iletişim halindeydim. Kendisinin yarın nikahı varmış. Konuya o kadar uzağım ki mutluluklar demek yerine şimdiden iyi eğlenceler dedim adama. Sonra da bi' 5 dakika dediğim şeye güldüm.

Aslında yanlış sayılmaz ama düşününce de komik bayağı. *
görsel
- dostum sana muratın selamı var
+ hangi murat?
- ikinci abdulmuttalib
- herkesin 3 4 arabası var kriz falan yok.
+ peki senin kaç tane araban var?
- yok ki.
görsel

(bkz: swh).
görsel
izmir'e annemlere gitmiştik. Bir aksam televizyonda keloğlan'ın bir filmi oynuyor.

Udeb: anne hatırlar mısın çocukken keloğlan izlerken oklavanın ucuna tülbent bağlardık. O tülbentin Içine de bir şeyler koyardık. Sonra şarkısını söylemeye başlardık?

Annem : evet udeb. Sen böyle anlatınca aklıma kendi çocukluğum geldi. Bizde mahalledeki çocuklarla ormancı şarkısı
söylerdik "baltalar elimizde, uzun ip belimizde..." diye.

Udeb: nasıl yani sizde balta mı alıyordunuz elinize?

Annem:tabi kızım. Çok garibandık hepimiz. Ancak öyle bahçelerde, kömürlüklerde bulduklarımızla oynuyorduk.

Beni bir gülme aldı. Aslinda duygulandıran bir konuşma da ben gözümde canlandırdım.

Böyle bir mahalleye giriyorum 7-8 çocuk ellerinde balta çember yapmışlar, o şarkıyı söylüyorlar...
yıl 2003 gaf yapmak ile ünlü babamdan;

ben: Baba Hidayet Orlando Magic de oynuyor.
Babam: Oğlum o Nba isimli takımda oynamıyor muydu?

herkes yıkılır.
orucumu açtım artık whatsappa bir bakabilirim dediğimde karşıma çıkan..

görsel
bir grup arkadaş sohbet ederken birtakım sözler hasıl oldu.

-hani foucault'da da zerdüştlerin inkarserasyonu vardır ya...

+zerüşt ne alaka?

*berduş diyecekti galiba.

-aynen, berduşlar ve onların governmentality problemi...

+berduş demeyelim ama. yani taksim'de de bir sürü berduş bulabilirsin. daha ziyade mecnun olanlar bir meseledir foucault'da.

*mecnun mu?

+mesela köyün delisi vardır.

*meczup olm o.

-ya neyse ne işte. işte o meczuplar niye early modern dönemde toplum dışında tahayyül edilmez de...

+osmanlıca'da da merkum diye bir söz vardır biliyorsunuz...

*merkum başka bir şey ama.

-....

yani biz güldük.
Dinlemesi keyiflidir.

Bu diyalog, yıllar evvel bir ege köyünde geçmiştir.
Anlatan, o köyde öğretmenlik yapan kuzen kişisi.

- yahu öğritmen, hee gece, hee gece bizim eve geleyo bu gız. Benim sultan' ın arkedeşi. Yani gızımın. Evde bi de olum vaaa... Hee gecee hee gece niye geleyo, başımı belaya sokcek.

- ne belası mustafa bey, arkadaşlar işte. Demek ki iyi anlaşıyor kızlar ne var bunda?

- yahu öğritmen sen anlemiyon!
Baa şimdi.
Benim bi de olum vaaa, olumun da çükü vaaa arkedeş!
2011 yılının başlarında telegol programında gökmen özdenak ve serhat ulueren arasında geçen bir diyalog;

gökmen özdenak: messi evlenmeli
serhat ulueren: neden?
gökmen özdenak: çünkü çoğalmaya ihtiyacı var.
görsel
görsel
görsel
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında boğazda havai fişek gösterisi vardı, ben de oldum olası çok severim izlemeyi. Pencere ters tarafta kaldığı için kapının önüne indim. camlar filan sallanıyor öyle gürültü var, tepemizde süpernovalar oluyor, o sırada önümden geçen bir ergen durdu havai fişeklere bakmaya başladı, sonra bana döndü:

-bunlar neyi kutluyo abi ne oldu?

+29 Ekim bugün cumhuriyet bayramı.

-Aaaaaa!