taze taze geliyor efendim. iş yerinde 2 tane üniversiteye yeni başlamış kız, arkadaşım olan 2 garsonla muhabbet ediyordur ve kızlardan biri sorar;
+cirkince sence üniversitenin adı mı yoksa bölüm mü daha önemli ?
-bence adı ya, yani biraz tırt bölümde okumama rağmen ben bile iş bulurum gibime geliyor.
hacettepeli ev arkadaşım olan garson araya girer
/alakası yok ya üniversitenin güzel olması bi bok değiştirmiyor.
-siktir lan tabi h.ü. de okuyosun anadolu üniversitelerinden haberin yok git bak bakalım dumlupınar üniyi bi gez !
2.garson arkadaşımdan muhteşem gol geliyor;
&abi yalnız ben dumlupınarda okuyorum, ezdin iki dakkada bizi.
ego otobüsüne binip paso yerine askeri kimlik göstermek, kulaklıktaki müziğe dalmışken iyiden iyiye kafa sallayıp kendince bir dans uydurmuşken içeriye giren mifasiri görmemek.
geçen gün okula geçiyorum. gözlüğümü unuttum diye 10 dakika geri dönüp 5 kat çıktım. gözlüğü de hep aynı yere koyarım. ulan bakıyorum yok. yok kere yok. deli oluyorum felan. gözlüksüz güneşe yakalanmak bitiriyor beni ondan yoksa sikimde değil şekilci değilim. ulan sonra nerdesin gözlük diye sayıklarken elimi kafama vurduğumda ne göreyim. gözlük kafamda amk. o kadar külfet getirdi minicik bir dalgınlık.
Yemek yaparken doğradığım biber acı çıktı.
Ardından ellerimi kaç defa sabunlamama rağmen,
Biraz önce Lenslerimi çıkarırken biberin acısını çok feci bir şekilde gözlerimde hissettim.
Yanıyorum.
Nasıl bir bibermiş yahu şu an şıp şıp ağlıyorum.
yurttaki market kartını okul güvenliğinde okuttuydum diyorum neden geçemiyorum güvenlik de tip tip baktı haklı adam ömründe bu kadar geçeceğim diye ısrarlı bir kefal daha görmemiştir.
Çay demleyecekken kuru çayı demlik yerine bardağa götürdüğümü fark ettim, sonra ne yapıyorum ben derken bu sefer de çaydanlık altına yoneldigimi fark ettim. Sonunda demdiği tutturdum.
yıllar önce liseye giderken, sabahın 7 sinde uyanır okula giderdim. bir sabah yolu yarıladım ve ne göreyim ayağımda banyo terlikleri. o zaman garipsemiş olsamda, şimdi aklıma geldikçe gülerim .
Fakülteye girerken turnikeye öğrenci kimliği yerine kredi kartını okutmaya çalışmak ve bunu farkedemeyip güvenliğe abi yine mi bozuldu bunlar demek. Suç sürekli arıza çıkaran turnikelerde gerçekten.
1. odanı topluyorsundur. Bir elinde bulaşığa gidecek bardaklar, bir elinde de kirli çamaşırlar vardır. Çıkarsın odadan ve bardakları kirli çamaşır sepetine, kirli çamaşırları da tezgahın üzerine bırakır odana geri dönersin.
2. her gün bindiğin serviste inerken kullandığın klasik söz vardır. "Abi kapıyı açar mısın?" kapı şoför kontrolünde açılmaktadır. bir gün değişiklik olsun diye şoförün yanındaki koltuğa oturursun ve kendin açman gereken kapı için şoföre; "abi kapıyı açar mısın?" dersin. Şoförün acayip bakışı ve kocaman servisin içindekilerin kahkahaları eşliğinde kapıyı açması gerekenin kendin olduğunu anlarsın.
3. Ailecek arabadasınız. Babanız arabayı kullanıyor. Yol boş, babanızın biraz daha hızlı gitmesini istiyorsunuz ve şöyle diyorsunuz: "Baba gaz basa, gaz basa." çocuğunun saçmaladığını fark eden baba, normal seyrinde devam ediyor arabayı kullanmaya.
askerdeyken çarşı iznimde gittiğim internet kafede çalışan kızın \"bir şey alır mısınız?\" sorusunu anlamayıp \"efendim?\" demek yerine \"emredin?\" demişliğim olmuştur. **
vinçi göreve hazırlamak için binilir, tabii hem bom sürülecek, hemde halat verilecektir.
Tabii bom sürülür. ama halat verme işi dalgınlıkla unutulur. Akabinde gelen 'çaath' sesi saniyelik soğuk ter attırır. Halat bitince, kanca bomun ucuna çarpar ve makaradan bir parça kopartır.
Allah'tan halat kopmamıştır. Zira altında (mecburiyetten) çalışan işçiler vardır.
Aşağı yukarı 100 kg'lık bir kancanın oraya düşmesi bir felaket olurdu.