kpss icin ziraat bankasi'na para yatirilacaktir. 4 kisi, beni kaldirimin kenarinda arabanin icinde beklemektedir. sans bu ya izgaz ve ziraat bankasi da yanyanadir. ben hic kafami bile kaldirmadan kpps harci yatirmak icin izgaz'a atarim kendimi. aslinda beni cezbeden, bankalarda bulunan numarali giselerin izgaz'da da bulunmasiydi. giseleri gorunce "tamam burasi kesin ziraat bankasi. hadi bakalim." diyip girdik iceri. ben de diyorum "ulan bu banka hic bukadar tenha olmazdi. ne sansli adamim haa."
gisede bulunan gorevli kadina dedim ki "ben kpps harcini yatirmak istiyorum." kadin bana sanskritce konusuyormusum gibi bir bakis atti. "banane lan senin kpss harcindan." der gibi. dedi "burasi izgaz beyefendi."
o andan sonra ne beylik kaldi ne efendilik. "yaa oyle mi? ben de saka yapiyodum zaten. tesekkur ederim." bile demeden nasil ciktigimi bilmiyorum izgaz'dan.
fevk: naber ayten
ayten: oo iyim canım senden naber napıyosun
fevk: iyim ya sen bize gelsen daha iyi olur
ayten: ben mi noldu canım iyimisin
fevk: iyim de yorgunum biraz
ayten: tamam 1 saate kadar gelirim ben o zaman
fevk: ne bi saati hemen çık gel ya
ayten: bende evdeyim canım ancak gelirim sizin oraya direk otobüste yok zaten burdan
fevk: otobüsmü
ayten: evet taksiylemi geliyim
fevk: sen kimsin ki ya ayten değilmisin
ayten : evet fevk iyimisin
fevk: ha ayten * tamam gel canım bekliyorum - hay a.q ya ulan yankomşu kanka yerine bizim tescilli ayteni aramışım yanlışlıkla ya salak salak kafam beyinsiz şimdi nası kurtulcan onu düşün sen-
abd halkının %50 den fazlası için g.w.bush'a oy vermek. ben başka bir izahat bulamıyorum. aynı hatanın ikinci kez yapılabilmesi için ya idiot ya da kötü niyetli olmak gerekir. belki de bush j.kerry gibi vietnam'ın zararlarından bahsetmek yerine, abd halkının ulusal hassasiyetlerini ve endişelerini kullandığından galip geldi. kerry sen salaksın olm. geçmiş gitmiş bitmiş, sendromu kalmış yadigar, yenilgi sonucu ile unutulmak istenen bir savaşı ne diye hatırlatırsın ki? olsun, ben yine de bush'a günlük küfürümü edeyim: embesil ambush!.
laptop tamiri icin teknik servise canta ile gidilir ve teslim edilir. eve gelinir, bilgisayar acilir ve kahve e$liginde internette gezinti ba$lar. yarim saat sonra telefon calar arayan teknik servis elemanidir. cantanin bo$ oldugunu soyler. haklidir, cantanin icinde olmasi gereken laptop masada acik vaziyette ve kullanilmaktadir ustelik teknik servis cantanin bo$ oldugunu soylediginde farkina varilir.
(bkz: ebleh olmak)
Toner dolumu için başka bir firmaya eldeki boş tonerler götürülecektir. tonerler alınır poşete koyulur, sonra sigaranın bittiği farkedilir. Tonerler masaya bırakılıp Hemen karşı büfeye sigara almaya gidilir. karşı büfeden sigara alındıktan sonra elinde sigara ile sallana sallana toner dolum firmasına gidilir. Firmadaki arkadaşlar ile muhabbet edilir. Çaylar gelir, sohbet koyulaşır. Firmadaki arkadaşlar neden geldiğini sorarlar, hailstorm ise bozuntuya vermeden "çay içmeye olm" der.*
otobüste direği tutan bir el'e yumulup öpmek sonra pardon demek ve arkanızda duran ve şaşkınlıkla size bakan sevgiliye dönüp o senin elin değilmiydi? sen sanmıştım demek.
anahtarı kapı kilidine sokmak yerine kapı ziline sokup açmaya çaılşmak.
arkadaşınınızın kapısını kendi anahtarınızla açmaya çalışmak, açılmayan kapının önünde dakikalarca bekledikten sonra geri gelen bilincinizin zile basmanızı salık vermesi.
aylardır gidip geldiğiniz iş yerinizi bir sabah bulamayıp kaybolmak ve işe geç kalmak fakat durumu açıklayamamak.
turkcell webmesaj'dan mesaj atılır fakat o sırada telsim hat takılıdır. neden cevap gelmedi diyerekten düşünülür. gecenin ilerleyen saatlerinde bir de bakılır ki telsim hat takılıdır. hat büyük bir el çabukluğuyla değiştirilir. turkcell hat takılır ve beklenir. bir süre sonra telefona bakılır ve o da nesi : 5 adet mesaj.
çay alınır, sigara yakılır, tam bu sırada tuvalete girme ihtiyacı gelmiştir.Tuvalet ihtiyacı uzun sürer biraz. ihtiyacı giderdikten sonra mutfağa girilir, çay alınır, sigara yakılır, tam masaya geçecekken müşteri dükkana girer ve USB bellek fiyatlarını öğrenmek ister. Konuşmaya başlanır, ne içersiniz diye sorulur, çay der müşteri, mutfağa girilir çay hazırlanır müşteriye getirilir. çay alınır, sigara yakılır, tam bu sırada müşterinin işi çıkar. Müşteri gittikten sonra biraz cama çıkıp dışarıya bakayım diye düşünülür, o sırada karşıdaki lider unlu mamüllerinden çıkan sıcacık poğaçalar göze ilişir, hemen gidip 2 tane en sıcağından alınır. Mutfağa girilir çay alınır, sigara yakılır, içinden bir ses "ulan durda şu sözlüğe bakıyım" der. Masaya oturulur ve çay yudumlanmaya başlanır.(tüüü sigaram bitmiş)
Şirkete arkadaşlardan biri gelmiştir. ona çay getirmek için hemen mutfağa girilir, çay tabağı alınır, şeker üstüne konur, kaşıkta yanına koyulur ve çay doldurulmaya başlanır. Çay dolup taştıktan sonra, bardak aranmaya başlanır.
"yaz yaz bitmez" diyecek kadar fazla dalgınlığı olan benim, en az 100* entry girmem gereken başlık.
An itibarı ile : yukardaki butonlara bakıp, "ulan istatistikleri kaldırmışlar" diyerek july4th'ye mesaj yazmaya başlarken mozilla firefox'un hata vermesi üzerine sinirden küplere binen ben, şirketteki diğer bilgisayara geçip deli olmuş,çıldırmış, sinirlenmiş bir şekilde sözlüğü açıp, özel mesajlar kısmına geçip "kardeşim istatistikler kısmını niye sildiniz butonlardan. bak sırayla yazıyorum rastgele-bir gün-fak!-istatist...****"...
Sizleri seviyorum july4th ve saz ekibi. ve uzaklaşır o bilgisayardan.(ben bir çay koyayım).*
o günü hayal meyal hatırlıyorum.. kafam güzeldi herhalde.ne yaptığımdan pek haberim yoktu. neyse lan konuya girelim.her zamanki gibi sözlükteydim.sol framede bi başlık gördüm ve hemen yazmaya karar verdim.
bkz. vermiştim. (bkz: van gölü canavarı) diye bir bkz. vermiştim.daha sonra iyi oylanan entrylerime baktım tanrının varlığının kanıtları artı oy almıştı. fakat ben o başlığa hiç bir entry girmemiştim nasıl olurdu?sonra bir baktım van gölü canavarını sol framede yazıcağım başlık yerine bir altta yer alan tanrının varlığının kanıtlarına yazmışım.o günden bugüne gülüyorum lan. ne alakası var tanrının varlığının kanıtları ile van gölü canavarı arasında? ama yine de silmedim isteyen bakabilir.bayağı da iyi oy almıştı yani.neyse bu da böyle bir anımdı.
okul kantininde kız kardeş ve arkadaşı ile otururken, kalkıp sözlüğe bakmaya gitmek.*geri gelirken, kız kardeşin masasını bir öndeki ile karıştırmak.*Masaya ellerini koyup oturanlara bakmadan, ellerindeki çayı görüp,"hani benim çayım ulan" diye bağırmak.*
sinyal vermeyen eski ütülerde acaba ısınmış mıdır diye baktıktan sonra elinin yanması.
arabadan inince elinin kapı boşluğunda durduğunu farketmeden kapıyı elinin üstüne kapatmak.
başın öne eğik dalgın yürürken direğe çarpmak.
ders çalışmaya oturunca aslında masanın üstünde duran gözlüğü aramak.
faun, vapurda kız arkadaşa maymunluk yapmaktadır. anlattığı şeyi tiyatroya dönüştürmüş, sadece ağzı değil, elleri ve ayaklarıyla da anlatımını kuvvetlendirecek hareketler yapmaktadır. ve anlatılan olayın tepe noktasında illaki bir tekme savurmak şarttır. savrulur. ve fakat nereye? karşıdan gelen adamın poşetine... mahçubiyet yüze yansır ama kızın yanındasındır, alttan almak istemezsin. "pardon, istemeden oldu" dersin sertçe. adam senden anlayışlıdır. güler, "sorun yok" der. kız gülmeye başlar ve asla unutmaz o anı. nezzaman aklına gelse anlatır. bi yerden sonra sen de kayışı koparır, aptallığına gülersin.*
şahsımca fazlasıyla yaşadığım gereksiz ve zararını görebileceğiniz davranış şeklidir.
yorgun ve manasız sıkıntıların baş gösterdiği bir gecenin ardından yoğun bir toplantı masası. muhasebe müdürü sorar:
-hanfendi sizin x müşterinizin ödemesi henüz gelmedi ne zaman gelecek?
masanın diğer ucunda oturan yakışıklı müşteri temsilcisine kayıvermiştir akıl. hala dün akşamki buluşmanın hayali ve dalgınlığıyla,
- evet dün akşam cemle buluştuk .. yapacak ödemeyi *
ana cadde, trafiğin en akıcı, yayaların en yoğun kullandıkları caddenin ta kendisi. karşıdan karşıya geçmek üzere beklemede yayalar. o ara telefon çalar ve cevap verilir. telefondaki sesten doğan akıl kaybı ile yayaya yanan kırmızı ışık hiçe sayılır ve onlarca korna ve insanların " ne yapıyorsun kardeşim, ölmekmi istiyorsun?" bağrışlarının arasında telefonla konuşmaya devam edip kordonda yürür gibi yol almak. yapılası en tehlikeli ve sinir bozucu dalgınlık olsa gerek ...
-purplegoddess asansöre binmiş 3, kattan zemin kata inmek istemektedir. fakat asansörde tık yoktur. bırak zemin kata inmeyi yukarıda çıkmamaktadır. bir iki dakika kayıtsızca beklemiştir fakat asansörün ışığıda sönünce noluyo lan diye kendince bi konuşma başlatmıştır. o anda anlarki 0 yerine 3. kat butonuna basmıştır. bok yere beklemektedir inmeyi. *
-sonraa yine purplegoddess ve arkadaşı umuttepe kampüsünden izmite gidip gelen o balık istifi minübüslere zorla sıkışmayı başarmışlardır. arkadaşın telefonu deli gibi çalmaya başlar fakat bakmak o an için hiçte kolay değildir ( zira tek ayak üstünde gidilmekte ve dengenin sağlanması gerekmektedir ) zar zor telefonu bulup bakar ve bana dönüp - beni arıyosun der. sesli ve bayaa okkalı bi küfür sallanır ve izmitte gidip ilk otobüsle geri dönülüp telefon alınır ve yine o minibüs çilesi başlar. yazıktır vahtır.
-sonraaaa... tamam tamam başka sefere anlatırım. dalgınlık bol *