şehirlerarası otobüs yolculuğunda molada cüzdanımı,arkadaşım cüzdanını,gözlüklerimizi ve şarj cihazlarımızın olduğu çantayı unutmam ve bunu şehre vardığımızda -benimde değil- arkadaşımın farketmesi...bu tarz olayların bende birçok örneği olmasına rağmen en aptalcası buydu sanırım.
beyin terk..
Yazlıktayım. Çamaşırlar vardı asılacak telefonu sarja taktım çatıya çıkıp çamaşırları astım bi sigara içip içeri girdim telefona baktım şarj olmuyo.
"Lanet olsun ya elektrikler kesilmiş neyse televizyon izlerim bari..." Derken ya bu televizyon neyle çalışıyo mal mısın diye düşündüm ve şarj aletinin prize takılı olmadığını farkettim...
uzun yıllar önce mezun olduğunuz üniversiteyi arayıp geçici diploma belgesi istemek yerine alışkanlıktan hazırda okuduğunuz üniversiteyi arayıp geçici diploma belgesi istemektir. öğrenci işlerindeki personel "siz mezun musunuz" deyince mezun olmadığınızın farkına varıp hala okuyor olaraktan diploma örneği istediğinizi fark ettiğiniz an ise telefonu aniden kapatıp yorganın altına girerek saatlerce geçirdiğiniz ana dönüşür.
yorgunken tam bir bombalama oluyor. bugünkü dublemi hiç unutamam.
varan 1:
bugün yakın bir arkadaşımın düğünü var. papyon gömleği almak için mağazaya girdim. tezgahtar 50'lerinde bir amca. buyur dedi. ben direk mevzuya girdim:
- pavyon gömleğiniz var mı?
ağzımdan çıkanı beynim idrak ettiiğinde bir hasiktir şimşeği çaktı. amca benden daha şaşkın:
- yavrum biz öyle gömlekler satmıyoruz. siz, ne için aramıştınız?
hemen toparladım durumu. izah ettim. birkaç tane gösterdi. alele acele bir tanesini alıp çıktım.
varan 2:
gömlek işi bittikten sonra traş mevzusu hallolmalıydı. bir permatik almalı. mahallemizin belki 35 benim için 20 yıllık olan bakkaldan içeri girdim. eşiyle birlikte dükkanın sahibi olan zeynep teyze oturmuş 37 ekranda bir şeyler izliyor. çok sigara içen birisidir. yine ağzında sigara. beni görünce buyur deyip kasanın oraya geldi. ve ben yine direk mevzuya girdim:
- bir penis alabilir miyim?
amanın ne dedim ben.hayatımı 5 saniye geriye almayı çok isterdim. 60'ına yaklaşan kadın sigarayı ağzından düşürdü. bok gibi kalakaldım. herhalde çığlığı basacak. çocukluktan beri bir bok olamayacağımı söyleyen zeynep teyzenin eline vermiştim, malzemeyi. kadın sonradan bir bastı kahkahayı:
- ne istedin sen ne? köpoğlu ibne mi oldun sen?
hiçbir bok olamayacağımı düşünen kadının gözünde "sikin beni" dercesine talepte bulunuyordum.
- ya yok valla kusura bakma. bir permatik alabilir miyim. kusura bakma valla permatik istiyorum.
bu kadın hala gülerek permatiği elime verdi. fiyat sormadan 1 lirayı bırakıp koşarcasına bakkaldan kaçtım.
bir daha o bakkala nasıl giderim bilmem.hırsımdan kalorifer peteklerine girişeceğim. ne boktan bir gündü.
oturduğum mekanda, duman olmuş bir kafadan ve genel alışkanlıktan ötürü hızlı hızlı yediğim yemekten sonra hesabı ödemek için kasaya yaklaşmıştım. kasa görevlisi yerinde olmadığından, onu beklerken eşyalarımı masaya bırakıp kasadaki kolonyayı kullanmıştım. hesabı ödedikten sonra, eşyalarımı (telefon, gözlük, sigara vs.) toplayıp, kolaylıklar dileyerek mekandan çıkmıştım ki, kasa görevlisi ardım sıra gelerek ve bir yandan da ''abi, kolonya...'' şeklinde çığırarak yanıma kadar geldiğinde, ben de '' ne zahmet ettiniz, almayacağım, kullandım ben'' şeklinde mukabelede bulunmuştum. lakin dikkatimi çeken birşey vardı: adam, kolonya kolonya diye çığırmasına rağmen, elinde kolonya tutmuyordu. bir gariplik hissettim ama jeton hala düşmemiş...
görevlinin, ''abi bizim kolonyayı götürüyorsun'' demesi, o an durup ellerime bakmam, ellerime tıkıştırdığım kişisel eşyaların arasında 70 ml lik koca kolonya şişesini görüp dumur olmam, görevlinin katıla katıla gülmesi ve mahçup bir eda ile kolonya şişesini görevliye iade etmem...
ila nihaye, topuk kıçta olay yerinden uzaklaşmam...
Yemeği getiren kuryeye parayı verdikten sonra kurye bana kolay gelsin diyince ben de afiyet olsun demiştim. Sonra yarım saat güldüm. Ulan ne kafa karıştırıyosun zaten 40 kelime hafızamız var.
Günün birinde nefret ettiğin birine *zorunluluktan aynı ortamda oturmamıza istinaden* içinden saydırırken, aslında pek de içinden saydırmadığını fark etmek.
Uykulu olduğum bir zamanda sevgilimle telefonda konuşurken onunla konuştuğumu unuttum ve yaklaşık bir dakika başka bir şeylerle meşgul oldum o da sesini çıkartmadı farkkettiğimde kahkaha atmıştım ama o atmadı :(
Akbil basmadan ısrarla turnikelerden geçmeye çalışmam. Güvenlikle gözgöze geldiğimde bir de utanmadan neden geçemiyorum diye sormuştum. Ne yaşadıysam artık o gün.
Arkadaştan gelen edit: zamanında okul kütüphanesine girerken öğrenci Kartı yerine ısrarla Akbil basmıştım. Sanırım bu dalgınlıktan da öte bir şey oldu artık. Benim turnikelerle imtihanım.
Elektrikler yok. Asansör calismiyor. Bulunduğum kat sayisi 14 katli bir binanin 12. Kati. Her sey tamam. Saclar iyi, giyim kuşam evet yerinde. Arabanin anahtarlar hi hi tamam cüzdan! Burda evet. Telefon burda evet tamam. Ayakkabilar giyilir baslanir tek tarafli merdivenden 12 kat asagiya inmeye. Her katta disari bakan bi cam oldugu icin aydınlık, sıkıntı yok. Asagiya inilir, otoparka gecilip arabaya binilir. Cüzdanı anahtari telefonu vitesin yanina koymak ici.. Telefon? Elimdeydi lan az önce, Hassiktir ayakkabilari giyerken ayakkabilikta hassiktir ya hassiktir yaaaaa.
Tırman şimdi işin yoksa anasini sikeyim durduk yere basimiza actigimiz ise bak diye söve söylene çıkılır. Kapiya gelinir el cebe atilir... hassiktir ya hassiktir cinsini sikeyim böyle dalginlik mi olur!
Olur sayin arkadaslarim olur.
Bok var arabaya biner binmez anahtari cuzdani cikarip koyarsin dimi... yok işte anahtar yok. Yok yok yooookk...
Sorulan herhangi bir soruya tamam diye cevap vermek, işin garibi cevaptan sonra karşındaki insanda kendinden emin olamıyor, şöyle bi durur sonra devam eder. Dışarıdan izleyen biri için komiktir bile.