günün bir çok saatini sevgiliyle geçirip, gerek telefon olsun, gerek yüz yüze buluşmak olsun, aşkım, bitanem, hayatım vs. sözcüklerinin alışkanlık hali kazanmasını varsayacak olursak;
arayan herhangi bir erkek arkadaşınızın telefonuna bakıp, konuşma esnasında alışkanlıkla aşkım, hayatım, vs. diye hitap etmek.
ertesi gün sınav olduğu öğrendiğim bir akşam 2 arkadaşımın notlarını almak için dışarıya çıktık ve yanımda bir zamanlar sevgilim olan şahıs da var, fotokopi çektireceğiz. dediler ki fotokopi çektirmeden önce şurada oturup bir sigara içelim. şurası dedikleri yer de çimenlik alan hafiften de karanlık, loş. neyse sevgilim olan şahıs telefonunun ışığını açtı dikkat edin bakın güzelce çamura falan oturmayın dedi. herkes güzelce oturdu yere. ben de bir nazla bir cilveyle saldım kendimi sevgilimin yanına löp diye. altımda da pembe penye uzun etek ayağımda dolgu topuklu ayakkabı. oturur oturmaz bir ıslaklık hissettim 'eyvah!' dedim, sanırım ıslak yere oturdum. elimi yavaşça altıma götürdüm ki ıslaklık değildi. sanırım çamur bu dedim. ama çamur gibi de değil daha sıvık. o an film koptu zaten. elimi çıkaramıyorum altımdan. cesaretimi topladım bir baktım yabancı bir şey. sanırım bok dedim.kendimden iğrendim resmen. ve bu yaşıma kadar dalgınlıkla yaptığım en aptalca şeydir.
dps warrior'um ile naxxramasta tanktan önce kelthuzata charge atmak! tüm guild tarafından kısa süreliğine de olsa dışlanmak, raidlere alınmamak vs. ancak dönüş muhteşem olmuş ve intikam alınmıştır.
okuldan aç ve yorgun bir şekilde dönülmüştür. cepten anahtar çıkarılır ve kapı açılır. daha sonra anahtar yarı açık kapıdan holdeki fortmantonun rafına fırlatılır. "lan ne basketçi olur var ya benden..." mırıldanışları eşliğinde ayakkabıların bağcıklarını çözmek üzere yere eğilinir. fakat geri kalkarken kapı kolundan destek alınır, kapı bir "şrak" sesiyle kişinin suratına kapanıverir.
bunun üzerine bir saat annemin eve gelmesini bekledim. niye kapıda kaldığımı sorunca da, "rüzgâr kapıyı kapattı." dedim, mallığımı anlatmadım, utandım aq.
hocanın sınav kâğıtlarını kontrol ettiği bir derste, bendeniz ve bir arkadaşım en arka sıralardan birinde satranç maçı çevirmekteyiz. sıra benim kâğıdıma gelir ve hoca şahsımı yanına .çağrır. zaten sınavdan iyi bir not bekleyen ben de ağır adımlarla öğretmen masasına yaklaşırım ki olay burda kopar.
hoca: bu müzik nerden geliyor?
ben: hocam pardon...
dersin başında şarkı açıp akabinde cebime koyduğum ve arka taraftaki yoğun gürültüden dolayı kimsenin duymadığı telefonum, hocanın maşallah radar gibi kulaklarına takılmıştır.
arkadaş telfonunu bizde unutmuştur. mesaj yolluyorum.
-şşt ahmet telefonunu bizde untmuşsun.
-.....
-lan bizde unutmuşsun diyorum cevap yazsana.
-neden yazmıyon lan yarram.
-hassiktir tam bir malım.
not: gerçek değildir (alıntıdır).
sınavda yanındaki arkadaşın kağıdıyla kendininkini karşılaştırırken hocaya yakalanmak hocaya karşı soruyu düşünüyormuş izlenimi yaratmak için çaba harcamak ve nihayetinde kendini en ön sırada bulmak.
not:başıma gelmiştir.
Seni istemeyen sevgilinin facebook profiline dokunmatik telefondan bakarken yanlislikla eklemek ve bunu farketmemek, ardindan onun mesaj atmasi ile salakligini gormek hayattan sogumak.
geçen geceden uykusuz kalan masum üniversite öğrencisi tüm günü şiş gözlerle ve etrafta olan biteni anlama çabası içinde geçirip eve gelmiştir karnı acıkmıştır bir tencere bulup içine su doldurduktan sonra kaynamasını bekleyip kaynadıktan sonra da içine makarnayı katmıştır ardından odasına geçer ve biraz uzanayım 5 dk sonra kalkar makarnamı yerim diyerek uzanmıştır yaklaşık olarak bir buçuk saat yattıktan sonra boğulma hissiyle uyanır ve etrafına baktığında her tarafın duman olduğunu görür ve hemen mutfağa koşar makarnanın yandığını gören ve alevlerin fazla büyümemesi için hemen suyun altına tutar ve bir facia başlamadan son bulmuş olur.