başlığı görünce anıları yad ettim ,duygulandım efenim. şimdi olay şöyle:
lise ikideydim sanırım bir gün derste hocanın biri * beni yanına çağırdı, öğretmenler odasına gönderdi bir şey getirmem için * buraya kadar her şey normaldi, ben tam kapıyı açıp sınıftan çıkacam kapıyı çaldım, inanır mısın sözlük resmen sınıftan çıkarken kapıyı çaldım *. anında anladım yaptığım rezilliği reaksiyon almadan, daha sınıftakiler ne yapıyo la bu kız diye düşünürken arkama bile bakmadan çıktım resmen kaçtım, kimbilir arkamdan ne tepki vermişlerdir. ne rezillikti, yarım saat geri gelmedim sonra geldim sanki hiç bir şey olmamış, biraz önceki geyiklere konu olmamışım gibi pişkin pişkin oturdum.
Annesi üzücü bir rahatsızlık nedeniyle hastanede yatan ve hastanede annesine uyumadan bakan inorganikgelincik görevi ablasına devredip sarhoş gibi eve gelir, kapıyı eşi açar. Eşi işe gittikten sonra tam dışarı çıkmak üzereyken kendi anahtarını arabasında unuttuğunu farkeder. Bir hışımla kapıyı çeker ve hızla merdivenleri inmeye başlar tam yarı yolda arabanın anahtarını almadığını farkeder. Sonunda evin anahtarı arabada, arabanın anahtarı ise evdedir ve inorganikgelincik sokakta. Neyseki telefon yanındadır ve eşi dünyanın bir ucundaki ofisten gelir ve evin kapısını açar.
heyhat, daha çok yeni... üstünden daha saatler geçti.
hattıma internet bankacılığı sayesinde lira yüklemeye alışmış biri olarak hemen hemen bir yıl operatörümle ilgili hiçbir işlem yapmadım. girdim banka sitesine yükledim. aylardır böyle geçti bakiye işlemlerim.
fakat bugün... arızalı internetim yüzünden bankacılık işlemleri yapamıyordum. ve telefona gelen kısa mesaj sesiyle irkildim: "bakiyeniz kısa bir süre içinde bitecektir, vs vs". birden ne yapmam gerektiğini bilemedim. ve kendimi dışarı attım. evimin civarında onlarca yüzlerce marketin, tekel bayinin önünden geçtim. ama hayır. bir şey eksikti ve ben gidip bir "iş bankası" bulmalıydım.
hafızamı yokladım ve evet! iş bankası yarım saat uzağımdaydı. hemen bir otobüse atladım. o sırada bile hâlâ internet bankacılığının ne kadar mükemmel bir hizmet olduğunu düşünüyordum.
tıklım tıkış bankadan içeri girdim. güvenlik görevlisine basit bir tebessüm fırlattıktan sonra numara alıp ayakta beklemeye başladım.* üç beş kişi geçtikten sonra beynime kan gitmeye başlayıverdi.
insanlar ellerinde paralarla, dekontlarla oradan oraya koşturuyordu. peki ben ne için gelmiştim? hattıma 30 lira yükleme yaptırmak için mi? beynim bu soruyu "evet" olarak cevaplamaktan korkuyordu. ama yüzleşmeliydim; cevabı evetti...
ilk önce sağımı solumu kontrol ettim. ve hemen biri arıyor edasıyla telefonla konuşuyormuş hissiyatı uyandırıp kendimi dışarı attım. ne yapmıştım ben? hattıma lira yüklemek için evden, o kadar marketin, hatta operatörümün bayisinin olduğu yerden kalkmış, yarım saatlik yola çıkıp bankaya gelmiştim.
önce usulca boynumu büktüm. artık sanal dünyaya biraz ara vermeliydim. kulaklığımı takıp ilk gelen otobüse bindim ve eve doğru yola koyuldum.
dalgındım hem de ne dalgın eve gidiyorum her zaman ki gibi kendime söve söve.binaya girdim bi yandan anahtarımı çantamdan çıkartırken zile de bastım belki evdedir annem diye,tam anahtarı çıkarttım kapıya davranıyordum ki,kapının açıldığını hissettim,ben de direk ayakkabılarımı çıkartmak için eğildim.sonra bir ses "buyrun!".e ama bu annemin sesi değil.ve erkek sesi.doğrulduğumda yabancı biri evimin kapısının arasından kafasını uzatmış bana bir kez daha "buyrun" diyor.ilk acaba tamirci mi var diye düşündüm ama mantıklı gelmedi.gayri ihtiyari bir şey demeden kafamı biraz kapıdan sokup içeriye baktım dolaplar bizim değil halı farklı,ah be jeton şimdi mi düşülür.elimde hala anahtar ayakkabılarım yarı çıkmış birşeyler der gibi yapıp aslında demeden gerisin geriye kaçtım.sitede oturmanın böyle de zararı varmış bütün binalar birbirinin aynı mı olur.
eve yol aldım yine kendime söve söve.
Hoca sorar;
-El ele birleşik mi yazılır ayrı mı
Bir anda birleşik diyerek sınıftaki en büyük rezilliğimi yaşadım son sınıf öğrencisi olarak. Telefonlar başa bela o kadar mesaj atıp dersten kopunca böyle oluyor işte.
lisedeyim. dersten lavaboya gitmek için çıktım. tuvaletimi yaptım. külotluçorabımı eteğimin üstüne öyle bir çekmişim ki arkamdaki bütün varlığım gözler önünde. tam sınıfa girecekken arkamdan bir çocuk seslendi de düzelttim neyse ki. o çekilde sınıfa girmiş olmayı hayal bile edemiyorum. yalnız beni gören o çocuğu bir daha okulda göremedim sözlük.
gece gece kavga etmek için arayan eski sevgiliyle karşılıklı olarak bağırışırken telefonun kapanması üzerine bir hışımla arama butonuna saldırmak. karşı taraf telefonu açar açmaz, bağıra çağıra tartışma halini devam ettirmek. ancak duyulan ilk "alo" sesinin eski sevgiliye ait olmadığını fark edip duraksıyarak aranan kişiye bakmak ve yanlışlıkla eski sevgili yerine iş yerinizdeki yöneticinizi aradığınızı fark etmek. (ayrıca bu olayın gece 1:30 gibi bir saatte cereyan etmesi.)