Yeşilçam Filmine dönüşmeye başlayan dizi. Her sahne müzik eşiliğinde geliyor. Hele trende Ali rıza bey'in kızını yolcu ettiği sahne... Ne gerek var abartılı müziklere!
ve de; madem şevket zor durumda, ferhunde de zaten çalışmıyor; nasıl oluyor da bu kadın bir giydiğini bir daha giyinmiyor? son model kıyafetler, hep süslü püslü takılar. saçları sürekli boyatılıp şekillendiriliyor.
bu kadar da göze batmamalı diye düşünüyorum. yoksa yapımcılar deniz çakır'ın güzelliğini daha da ön plana çıkarıp daha çok reyting mi amaçlıyorlar? zaten dekolte kıyafetleri çok abartılıyor kanımca. cılkını çıkartmamak lazım. tamam ferhunde vampın teki, ama bunu sırf görüntüye vermek saçma.
son olarak; sezonun ilk bölümü fazla bayıktı. replik yerine müzik koymuşlar gibiydi, o kadar az konuşuldu diyebilirim. zaten pek bir şey olduğu söylenemez. sırf görüntü izledik diyebilirim.
çok sıkıcı bir bölümden sonra akıllarda* bazı soru işaretleri bırakmış dizidir. ilk olarak nasıl oluyor da aynı günün sabahıyla öğleden sonrası arasındaki vakitte sedef, neyyir hanım ve ferhunde saçlarını boyatabiliyor anlamış değilim.
ayrıca madem ferhunde de bu kadar para var; neden bunlar şevket ile ev bakarlarken paraları yetmedi diye orada oturup kaldılar? adam o zaman niyetlenmişti ayrı eve çıkmaya; al kocacım bunu bizim için biriktirdim dese ferhunda kurtulmuştu. ferhunde böyle salaklık yapmaz bir bildiği vardır diyorum ama o saklı parayla ne yapmayı planlıyor olabilir başka onu da bulamadım.
bugünkü bölümüyle bize bol bol ağaç, deniz gösterip arkasınada müziği verip kandırmaya çalışmışlardır. bu nedenle haftaya dizide fırtınalar kopmasını beklemekteyiz. ee ne de olsa bu sonbahar çok sert geçecek...
oğuz'la necla'nın ilişkisi şimdiden kopmaya başladı. hani nerde aşk, bağlılık, samanlık seyran olur alt metinli diyaloglar? oğuz uçkur sevdasına baldızını aldı kaçtı tamam da necla'nın ailesini bile darman duman edecek yücelikteki aşkına ne oldu peki? leyla'nın lüks ve para düşkünlüğü, sonradan görmeliği necla'yı kamçıladı. olaylar koptu, giden gitti, kalan derdine yandı. leyla aklandı, kötü kız öbürü oldu. neyse herkes her şeyi bir şekilde hak etti şimdi bedelini ödüyor; ama o değil de bi fikret var sahi nolcak lan ona?
vakti zamanında bir dizi vardı 'süper baba'. rtük bu diziyi, çok hüzünlü bu ne yav herkes mutsuz, hiç iyi birşey olmayacak mı bu dizide diyerek kaldırmıştı ** umarım yaprak dökümü'nün sonu da böyle olmaz, zira acı fışkırıyor diziden.
niye izlediğimi anlayamadığım dizi. bir bölümde bir tane mi mutlu sahne olmaz! vallahi başıma ağrılar girdi içim sıkıldı bunaldım bu nedir ya! bütün karakterler mi acıya doyar! yine de izletiyor izletiyor!
Biraz iç bayan bir başlangıç yapsa da kavuşulduğu için sevindiren dizi. ilerleyen bölümlerde zaten yeterince olay olacak şimdiden çoşmayalım hala yazlıkta ateş yakıp etrafında muhabbet edenler var onları düşünelim demiş ve hızlı bir giriş yapmamıştır. Ali Rıza Bey'in Oğuz'a vurmasıyla annem allerine sağlık diye bağırmış beni krize sokmuştur * Bu arad Fikret'in camdan baktığı sırada başlayan şarkı pek hoştur. Ferhunde ise kendisinden bekleneni yapmamış ne o öyle yap iki kötülük sinsi bakışlar at etrafa. Yok fikret için gözyaşı dökmeler yok üzülmeler ablacım biz senin kötü halini seviyoruz.
kimse birbirine girmedi, kimse ötekinin berikinin sefkilisini kapmadı, kimse diğerine laf sokmadı...
olay yok, kavga yok, entrika yok, ahlaksızlık yok...
türk halkı sevmez böyle şeyleri!
girsenize lan birbirinize!...
yoksa bebege izleriz bak yeminlen bozuşuruz haa!
oysa biz ali rıza bey'in sözüne itimat etmiştik ama yok, sevmedim ben bu sonbaharı hiç sert geçmedi bak!
bugünkü bölümüyle tatmin etmeyen dizi. hala gecen sezonda kalmis gibiyiz lan. ne bir heycan ne bir ek$in. "alcaaaaak" da olmasa uyuyacaktim valla. sese uyandim.
izlediğim tek dizi. her seferinde her bölümünde beni hüzüne boğar. ama ilk bölüm daha heyecanlı olmalıydı çok yavaş ilerliyor zaten sürekli mutsuz olma durumundayız o bunalımdan çıkamaz hale geliyoruz. etrafta bir sürü saçma sapan psikopat diziyi izleyeceklerine varsın insanlar bunu izlesin en azından türk yazınının dehalarından biri tarafından kurgulanmış olan bir dizi... hayata dair mesajlar veriyor...
bu dizi beni mutsuz ediyor. ulan bir dizi beni bu kadar mı mutsuz edebilir? bir tane güzel haber yok lan. insanlar nasıl izliyorlar bunu da bana da izlettiriyorlar bilemiyorum. hayır yani öyle uzun uzun izlediğim de yok; beş dakika ekrana bakıyorum, mutsuz olup geliyorum...
kabul etmem gereken bir şey var ki halil ergün adlı usta oyuncuya mutsuzluk çok yakışıyor. hatta o deli divane kızı dışındaki tüm oyuncular mutsuzluk rolü yapmak için yaratılmışlar sanki.
ama arkadaşlar, bunu insanlar izliyor yahu. olacak şey mi? mutsuz olmak için, acı çekenleri izleyip zevk almak için dizi izlenir mi? insanın içi kararıyor, hafakanlar basıyor vallahi billahi.
ama işte gelin görün ki kanal d'nin en sevilen dizilerinden biri haline geliveriyor... aman da aman.
+ağzımızın tadı bozulmasın hayriye
-hıh hı
+bir babanın çocuklarına bırakabileceği en iyi şey nedir hayriye söyle bana?
-soyismidir demi bey?
+hala ezberleyemedin mi hayriye, küstüm ben sana 2 gün konuşmuycam
-ama hayatım.
+bu sonbahar çok sert geçecek ben balkona çıkıyorum battaniye getir, orda sabahlıycam...
şeklinde devam etmesini beklediğim dizi.