şevketin bir türlü telefonunun sesini kısmayı öğrenemediği dizidir. belli ki yine yine bir boklar yiyorsun o küçük aklınla, ulan ne olur kıssan da babanla beş saniye beş saniye gergin bakışlarınız kilitlenmese. *
o değil de şu dizide ayşe kadar siklenmeyen bir karakter daha var mıdır allasen. halbuki evde ilgiyi en çok hak eden kişidir bence ayşe. ablaların ikisi de birbirinden oynak, abi ise andavalın önde gideni.. baba bunalımdan çıkmayan ergen kıvamında, anne desen bugün zengin koca bulsa yarın boşar ali rıza'yı. sorarım size, bu yavrucak bunalıma girmesin de kim girsin şimdi?
bir de necla gibi süpersonik bir ablanın yanında, deveci mahallesinden evlatlık alınmış gibi durması yüzünden yaşayacağı buhranlardan söz etmek istemiyorum bile.
öldürseler de kurtulsa bari.
biz seni böyle mi sevdik mithat kara. biz seni ağır abiliğinle sevdik. biz seni taşralı kimliğinle sevdik. olmadı vallahi hiç olmadı. başımıza behlül mü kesildi lan. indirdim odamdaki posterini dün gece.
leyla gene hamile kalmıştır.
4 sene sonra kardeşiyle kaçan adamdan tekrar aynı şekilde (saklı saklı sevişerek) hamile kalma başarısı gösterdiği için kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. condom diye bir icattan hiç mi haberleri yok acaba bunların? seviş seviş, sonra da hamile kalınca "göt oldum" bakışı saç etrafa. hepiniz manyaksınız. senaryo tıkanınca ya birileri seviştirilir ya da hamile bırakılır zaten bizim dizilerde.
bu esnada fikret de doğurmuştur. (hani şu "plasentayı yırtan" bebek) ve daha da bayıklaşmıştır. iyice esra ceyhan kıvamına gelmiş bir insandır artık kendisi. konuşmalarına, hareketlerine, tavırlarına dayanamaz oldum. cevriye meğer ne kadar da haklıymış. tek aklı başında sensin demiştik, sen de oldun çıktın bir mal.
necla'ya da maşallah; sen o kadar enişteyle kaçma, evden kovulma, sokaklarda kalma maceralarından sonra okulunu 3 sene(!) gibi rekor bir sürede bitir, sonra da koskoca holdingin başına geç. tezgahtarlık bile yapmamış olmana rağmen iş hayatının amına koy, projeleri, hede hödeleri yala yut. hakkat sen neymişsin be necla? zart diye geldin, zort diye oturdun o koltuğa. çok bi şeyden anlıyormuş gibi tavırların artık iyice sinir ediyor beni. daha dün okulunu bitirmiş "yalan rüzgarı" tadında yaşayan kız, bugün başarılı, örnek iş kadını modunda. bi siktir git çay koy!
sedef'le yaman italya'da yemek yemekteler.
sevişmedik bi onlar kalmıştı, onlar da sevişsin hepimiz kurtulalım.
ayrıca italya sahnelerinde konuşulan italyanca'ysa, ben de şu an sanskritçe yazıyorum.
ali rıza bey de torununa babasının saatini taktı. yuh diyorum başka da bir şey demiyorum.
napsın be o bebek o saati amca be? sen kafayı mı yedin? kime ne o saatin manevi değerinden? tak bi çeyrek kurtul. her yerde bi artizlik, bi entellik yapacan sen de. cevriye hanım sana ve ailene gıcık olmakta o kadar haklı ki! fikret'le tahsin de (tahsin sen de bu arada iyice am biti oldun) saati görünce dibi düşmüş numarası çektiler ya, oha yani. siz de bi siktirin gidin en iyisi. adam sanki kaşıkçı elması'nı taktı torununa; "bunu kabul edemiciiiiz" lafları falan.
insanların, arabasız bir yere gidemeyeceğini düşündüren dizi. belki yürüyüşe çıktılar gülşencim, o jeepler kapının önünde duruyor diye, evde oturuyorlar sonucunu çıkarman ilginç geldi bana. ama bu bişey değil, daha da ilginç gelen ferhunde'yi tanıyamamış olman.bilmiyor musun arkadaşının huyunu? nasıl hemen inanıyorsun? nasıl bu kadar saf olabiliyorsun? seviyoruz seni, yapma böyle.
oğuz, leyla ile yattı, necla ile evlendi. şimdi tekrar leyla'ya döndü. son durum ne, inan ben de bilmiyorum. galiba benim hanım da oğuz'a karşı boş değil... (rıza bey)
--spoiler--
konusunun reşat nuri güntekin'in kitabından alındığı, bir adamın neredeyse her bölümde kalp krizi geçrdiği ve kitapla pek alakası olmayan, kanal d'de yayınlanan, gereğinden fazla uzatılan bir dizi.