artık iyice pembe diziye donmus yapımdır.reşat nuri güntekin romanının ne hale geldiğini gorseydi tepkisi ne olurdu acaba merak konusudur.ferhunde kişisinin pişkinliği,şevketin uyuzluğu.leylanın kendini bilmezliği,cem in sacmalıkları,babamızın vakur kişiliği artık iyice sıkmaya başlamıştır.birinin bu gidişe bir dur demesi lazım gelmektedir zira guzelim yapım b.k yoluna gitmektedir.
bu hafta da fikret'in kusma sahnesi ile saçmalamış dizidir. wcye girmesiyle çıkması bir oluyor yahu. ne ara kustun, ne ara ağzını yüzünü yıkadın be kadın. ha birde ferhunde'nin patronuyla konuşma sahnesi vardı ki ona sadece bsg diyoruz.
bu haftaki bölümünde, nezarethane de büzülüp uyuyan şevket'i gören ali rıza bey'in bakışları bitirmiştir izleyenleri. evladını uyandırmaya bile kıyamamıştır. evlat işte. * (bkz: bok evlat baldan tatlıdır)
necla ve oğuz, fikret ve tahsin'den sonra, bu hafta da az daha sedef'le şevket'i kaçırtan dizi olacaktı, son anda döndü.
bir de psikolog oya hanım bir anda şirret kadın olmuş çıkmıştır. e be kadın, bilmiyor muydun kocanın leyla'yla kırıştırdığını? yeni mi öğrendin? o anlayışlı, sinirleri alınmış, mantıklı kadına n'oldu acep?
bu aileye bulaşan kimse iflah olmuyor, onu anladık.
tesadüflerin herkese cömert davrandığı dizi. dünya bu kadar mı küçükmüş yahu.. ali rıza bir bankaya gider yamanı görür.. baska bir bankaya gider, cemi görür.. ferhunde restoranta gider canı görür.. canın karısı alısverişe gider kocasını görür.. bu ne be?!
bu arada ferhunde patronun ardından iki çift dedikodu yapayım der adam yakalar.. adam da ferhundenin arkasından konusur, tesadüfen ferhunde ordan gecer ve konusulanı duyar..
daha önce de yazmıştım ama öyle incelikler gizli ki bu dizi de yeniden yazmadan geçemeyeceğim. dün yayınlanan bölümünde ben apayrı bir şey gördüm. hep düşünürüm gerçek aşk denen şey nasıl bir şeydir diye. kendi çapımda bir sonuca vardım dünki bölümle birlikte. sedef'ten bahsediyorum. gerçek aşk kendinden ve herkesten çok sevebilmek, onun için her kötü söze, her hakarete katlanmak ve belki için kan ağlasa bile onun başkasıyla mutlu olmasını istemekmiş.
yarım kalan entry tamamlama editi: peki nasıl sever bir insan kendinden daha çok başka birini. yaradılış olarak bencil değil miyiz, verdiğimiz her sevgi ilgi kırıntısının karşılığını görmek istemiyor muyuz? bilemiyorum. nasıl olurdu böyle bir aşk, dokunamadan, öpemeden, sarılamadan... en kötüsü de ne kadar çok sevdiğini söyleyemeden. insan olma durumuyla bağdaştıramıyorum, insanüstü olmak gerekiyor gibi geliyor bana. ben bu kadar çok severken, sevdiğimin gözlerimin önünde başkasının ellerini tutmasına dayanabilir miydim diyorum? dayansam bile peki ya sevmeye devam edebilir miydim? hiç ümit olmadan sürebilir mi bir aşk? bilmiyorum, ama sürebileceğine de inanmıyorum. her şeyin bir sonu var benim için. her aşk her sevgi bitebilir her acı ise mutlaka geçer iz bırakarak da olsa.
ne de olsa şu hayatta başımıza gelen çoğu şeyin müsebbibi aşk değil mi?
ali rıza bey' in bu kadar sıkıntıya karşı nasıl halen dayanabildiğine şaşırdığım dizidir, en azından bir hastalık geçir, geçen bölümlerde doktor kontrolu bunun sinyallerini vermişti. bazen ayrıntılara takılmış olsak da, duygu yoğunluğunu yükselten, hatta göz yaşartan dizidir.
özellikle dün akşamki bölümünde şevket'in teslim olmaya giderken kardeşleriyle olan vedalaşma sahnesi, evet bu adam iyi iş yapıyorlar dedirten kaliteli yapım.
ferhunde' nin patronunu fazlasıyla iticii bulduğumu söylemeden geçemiceğim, diğer oyuncular gibi değil.
necla'nın annesine söylediği (hani şu cem'in annesi hanfendinin onları uyarmaya geldikten sonra gelişen olaylardan sonra)"bunlar beni ne zannediyorlar allah aşkına??!" -böyle bir trip, bir trip!- lafıyla beni tam anlamıyla yarmış, bitirmiş dizidir.
birazcık aydınlatalım kızcağızı, erken bunama sendromu bunlar:
yahu, daha ne zannedecekler seni yavrucum? iyi dinle: adamların çocuğuyla nişanlandın, sonra gittin, herhangi biriyle de değil, eniştenle boynuzladın be ya. daha ne olsun?
" Kardeşim madem kızı tuttun , kameralar yavaşladı ; ortam müsait , öpsene lannnnnnnn " diye dedirten karakterlere sahip olan dizidir . Kim kimi öpüyor diye soracak olursanız (bkz: spoiler) .
baslangic saati 20.00 gibi gorunse de, tam olarak -abartmiyorum- 21.00'da yeni bolumunu izleme imkani bulabildigimiz dizi. bu nasil bi rezilliktir lan? hadi onceden ozetti, reklamdi derken 20.25'i - 20.30'u buluyordu da ses etmiyorduk ama bu kadari da ayip be kardesim. cocuk mu kandiriyorsunuz? 35 dakika ozet goruntusu mu olur lan!
utanmasalar son bolumu tekrarlayip oyle baslatacaklardi yeni bolumu yeminlen. hayir, reyting kaygisi olan bir dizi olsaniz anlayacagim da, yeterli ve degismeyen bir izleyici kitleniz var. hakkaten ayip lan.
daha (traji)komigi de, 21.00'da ozet goruntuleri bittikten sonra "hadi basliyor" diye sevinirken bu sefer de reklam girdi. saka misiniz arkadasim?
onu gec, reklam bitti "e hadi basliyor artik" derken, yine 3-4 dakika geriden basladi. yeni bolume baslayamadik bi' turlu anasini satiyim. gerizekali muamelesi gorduk ayni sahneler sayesinde.
velhasil kelam, bu yeni sistemiyle yapimcilarina ve kanal d'ye bol bol sovduren dizi.
cekilir iskence degil lan bu, youtube'dan izleyin valla. 1 saatte reklamsiz, kesintisiz mis gibi izliyorsunuz kimse de karisip etmiyor.
zaten nothing else matters'i soyleyen herif de sarkiyi katletti, butun sinirimi ondan cikardim vallahi. sulalesinin kulaklarini cinlattim.
topu topu 1 saat, hatta ondan da az süren bir diziyken, hayvani reklamlar sayesinde 3 saat ekranlarda yer etmeyi başarabilendir. diziyi piç etme gayretlerinden dolayı emeği geçen herkes tebrik(!) etmek boynumuzun borcu; saat 20:00 civarı başlayıp gece yarısına doğru bitiyor kendisi. duyan da steven spielberg imzalı, dolgun bütçeli bir hollywood filmi zannedecek. 3 saat dizi mi olur be?
sağolsun, reklamlar yüzünden konuyu da iyice unutuyor seyirci (5 dakika dizi, 30 dakika reklam olunca normal yani), bölük pörçük, kim n'apmıştı şöyle bir hatırlamak gerekiyor. bence kanal d reklam öncesi için de "özet" geçsin hatta, böylece ertesi günkü ana haber bültenine kadar devam eder bu dizi, daha çok para götürürler.
her daim hayata karşı sağlam bir duruşa sahip babanın çocukları tarafından tek tek ihanete uğratılmasını anlatan dizi. evet, bence özeti budur. öyleki gözü gibi bakıp, terbiye içerisinde büyüttüğü çocukları gün geliyor ali rıza beye fena halde sıkıntı veriyor. hadi kızları gönül meselesi yaktı yıktı bir hatadır oldu dedik. lakin evin tek oğlu hatta deyim yerindeyse babadan sonra evin ikinci kalesi şevket'in yaptığı ihanet hiç affedilir gibi değil. belki de en olmayacak adama en olmayacak ihanet şekli ancak böyle olabilirdi.
şimdi ise gözümüz evin küçük kızı ayşe'de. henüz " babacım dersimi bitirdim, biraz televizyon izleyebilir miyim " modunda olan küçük ayşe bakalım gün gelecek ali rıza'nın karşına nasıl çıkacak merakla beklemekteyim.