Geçen bölüm beni resmen kopardı.O replikler süperdi.Leylanın Can beyle konuşurken voltranı oluşturuyoruz demesinden tutun da Necla odayı boşaltmaya çalışırken pansiyoncu satıcı teyzenin gelen müşteri akabinde Neclaya bilmem kaç numaranın dayısı olur demesi, Neclanın suçsuz yere fişlenmesi söz konusu otoya bindirilirken en cırtlak sesiyle binmem ben o arabaya diye çığırması (sanki binerim ben o otoya desin bekliyoruz biz) her şey süperdi.Hele hele o pembe mantolu sahnede, ki yakında onu şöyle ulu bir yere kaldırıp cam fanuslara koyup millete adaklar adattırıp köşeyi dönesim geldi.O mantoya da ayrı bir senaryo yazılsa hiç fena olmaz ayrıca.Morarmış ferhundeyle Ali Rıza beyin hasretle beklenen kucaklaşması gerçekleşmiş olup 25.000 bin ytl yi utanmaz rezil, o tefeci tuzağına düşen kocasından saklamasına rağmen gözlerimi yaşartmıştır.Hele hele tee adapazarlarından koşup gelen gulyabani fikret benim ağzımı bir ben deyim beş siz deyin on beş dk.kadar şöööleeee bii açık bırakmıştır.Biraz zorlama sezdim o sahnede.Ne yapsın kız her zaman gelemiyor! Ve son olarak da cadı kaynananın, Tahsinin Fikrete olan aşkını açıklaması karşısın da vayyy anammm başıma gelenler repliği bir şaheserdi.Tahsini seviyoruz ailece, bizim damadımız gibi oldu.
bünyesinde barındırdığı özellikle bayan oyuncularda oyunculuk yeteneği aramayan dizi; zira bütün dizi ağlayan bir karakter ve alttan çalan postmodern bir arabesk şarkı ile ilerlemektedir.
(bkz: duygu sömürüsü ile para kazanmak)
23 senesini devirmiş naçizhane hayatımda izlediğim 2. dizidir. * bu hafta benim içimi sıkıştırmış, üzüntüden üzüntüye sürüklemiştir.
ben derim ki necla denen kadın ı kimse sevmesin nefret etsin ondan. kimse evine almasın.
leyla da mutlu olsun yazık ya.
şevket gebersin mıymıntı şey.
ferhunde zengin olsun.
ayşeyi çocuk esirgeme kurumu alsın onu kimse sevmiyor.
fikret in de kaynanası ölsün. tahsiniyle yaşasın. çocuklar falan..
~
fahriye evcen in cennet filmindeki performansını merakla bekliyorum~
benim gibi her şeye ağlayabilme potansiyeli olan insanları ağlamaktan helak eden dizidir. zaten son yedi sekiz haftadır duygusal açıdan zayıf olan bünyeme iyi gelmeyeceğini bile bile izledim o ayrı.
görmek lazım, anlamak lazım bir kez daha, ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın şu dünyada aileden başka kimsemiz yok, kardeş ne olursa olsun candan bir parça ve yaşananlar hemen unutulmasa da bizi en kolay affedebilecek kişiler onlar.
herkes hata yapar, en yakındakinin hatası daha çok acıtır ama o kardeştir işte. annedir veyahut babadır. yine en kolay onlar affedilmez mi şu dünyada?
en zor zamanlarda yine onlara sığınılmaz mı?
içimde bir yerlere dokunuyor bu dizi benim. öyle bir şey söylüyor ki birisi bir yerde öyle bir laf ediyor ki, gözyaşları boğazımda düğümleniveriyor. tutmuyorum ben de gözyaşlarımı, ağlak biri miyim bilmiyorum ama dedim ya bir şey içimde bir yerlere dokundu mu ağlıyorum ben.
kim ne derse desin kurgusuyla, senaryosuyla, oyunculuklarıyla bu insanlar bir işe emek veriyorlar ve takdiri de hak ediyorlar, en azından benim tarafımdan.
bir sonraki bölüm fragmanından öğrendiğimiz kadarıyla neclanın eve geldiği fakat leylanın onu affetmediği dizidir.bunlar ne zaman biraraya gelicek ağlamak istemiyoruz artık!
yaprak dökümü gerçekten de harika bir dizi. belki de herkes kendinden bir parça bulduğu için bu kadar seviliyordur.futbol maçlarının ardından yapılan yorumlar gibi dizi hakkında sahne sahne yorum yapılması, sözlüğün bu aralar içine girdiği ırkçılık, cinsellik çıkmazından çıkış için güzel bir umut.
dizideki anne ve baba karakterlerinin kalp krizi geçirmek için daha kaç bölüm sabredeceklerini heyecan içinde beklemekteyim. ne kasıyorlar bu kadar ağlamalar zırlamalar hep aynı terane. geçir bir kalp krizi. türk milleti sever hastaneli, doktorlu, hemşireli sahneleri. hem bak raytingler daha da uçacak. yorumlar havada çarpışacak. ölecek mi ölmeyecek mi gerginliği insanları birbirine düşürecek. yap bunları uygula bunu mağdur etme izleyiciyi.
her bölümünde daha da agır bir havaya bürünen insanın içini parcalayan kaliteli dizidir. yarın sınavı olanların sınav çalışmayıp ali rıza beyin durumu üzerine tahliller yaptıgı sonra kederden içip yarın sınavı kacırmasına neden olan dizi.
Fikretin son bölümde yaza boza müsrifçe kullandığımız defterde yeni bir sayfa açıyorduk bu sayfayı karalamadan yırtmadan temiz tutabilecekmiydik dediğinde yüreğimde bir şeylerin parçalandığını hissettiğim dizi.
ali rıza beyin sokaklarda sürünen necla kızını alıp eve getirmek için,leyla kızından icazet almayı beklemesiyle şan babası sıfatına gün be gün daha bir yaraştığı dizi..
ilk defa ferhunde'nin bu ailedeki kizlardan birine * iyi bir sey dedigi dizi. normalde herkesi bir birine katmaya calisan ferhunde ilk defa iyi bir seyler demistir son bölümünde. ferhunde dayak yaramis sana dedirten dizi.
kitap okuma alışkanlığını insanlara kazandıracağa benzeyen dizi. şöyle ki dizinin nereye varacağını bilmek isteyen arkadaşlarıma kitaptaki sonlarını anlattığımda hepsi fellik fellik yaprak dökümünün kitabını aramaya başladı. sinekli bakkal, yaprak dökümü, dudaktan kalbe tarzında edebiyattan uyarlama diziler sayesinde en azından kitap okuma alışkanlığı kazanılacak. merak eden kitaba sarılacak vs.
bu diziyle ilgili bir şikayetim mutlaka var. kitabı okurken o kadar etkilenmediler belki ama diziyi izledikten sonra anne ve babam feci korumacı yaklaşmaya başladılar. her köşe başında bir kötülük varmış gibi koruyup kollamaya çalışıyorlar. az kalsın diziyi yayından kaldırın ulan diye bağırıcam. o hale geldim. güzel dizi. her hafta ağlıyoruz.
senaryonun sonu da roman gibi bitecekse, bunlar daha iyi günleri bu ailenin. çok acıklı bir dizi/roman kimse mutlu olamıyor malesef, ama tüm karakterlerin sürekli ağladığı saçma dizilerin* aksine bağımlılık yapıyor aynı zamanda.
o değilde bu haftadan sonra herkesin mutlu olacağı dizidir. Bir alienin başına gelebilecek bütün felaketler geldi, geçti. Daha kötü diye adlandıracağımız başka bir olay olabileceğini hiç sanmıyorum. Beterin beteri vardır sözü bile bu diziyle anlamını yitirdi benim gözümde. Bu aile tamamdır artık daha kötü ne yaşayabilirler ki?