evdeki yataklarda her hafta ayrı bir nevresim takımı gördüğümüz dizi. bir örtülen bir daha örtülmüyor maşallah. nerden baksan toplamda 50 takımı geçmiştir. bir yandan üç kuruşun hesabı yapılıyor öte yandan birbirinden şık örtüler, bu ne yaman çelişki anne?
hadi ferhunde müsrif, çeşit çeşit almış diyelim zamanında da diğerlerinin ne iş anlamadık.
taktım bu işe, takipteyiz ailecek.
son bolumunde, tek eglencemiz olan cevriye hanim'in evine donmesiyle izleyiciler olarak kahrolmamiza neden olmus dizi. lan iyice kanser mi edeceksiniz adami? cevriye hanim icin diziyi izleyenler nolacak?
neyse, senaristlerin bu hatalarini cabuk anlayacagini ve cevriye hanim'i geri getireceklerini umuyorum. onlar getirmeseler de cevriye dayanamaz kalkar gelir zaten.
bir de su necla'ya asilan yavsak suratli beni cok fena irrite etti bu bolumde. o piyano sahnesi nasil bir iskenceydi oyle lan? ben 3-4 yasindayken orga bastigimda ne ses cikiyorsa aynisini cikartti herif resmen. hayir yani yapimcilarda suc. boyle bir andavali koyuyorsunuz, yetmiyor bi de piyano caldiriyorsunuz, bari ellerini kameraya dahil etmeyin de caliyormus gibi yapsin.
yine de tum bu olumsuzluklarina ragmen severek izliyoruz. cevriye gelmezse batar ama bu dizi, demedi demeyin.
ferhundenin karşılıkta tavan yaptığı dizi. necla'yı, leyla'yı, ceyda'yı eşini aldatan can'ı ve kumar oynadığı için şevket'i de katarsak yaprak dökümü değil ahlak dökümü. *
iş başvurlarının kabul edilmelerinin ne kadar kolay olduğunu anlamamızı sağlamış dizi.
haftasonu iş başvurusu yap, hemen o gün cevap gelsin, pazartesi gün de görüşmeye çağrıl.
tabii canım, koskoca şirket de yemeyip içmeyip, haftasonundan bile fedakarlık yapıp ferhunde'yi bekliyordu, iş başvurusu yapsa da hemen görüşmeye çağırsak diye.
yok yok, biz bilmiyoruz bu işi. olamadık ferhunde kadar.
önümüzdeki bölümlerde ferhunde'nin aşk hayatını takip edeceğimiz dizi. nasıl bir kadındır bu yahu. normalde kocası hapse girmiş kadının üzüntüden dibe batması gerekir.
sündürdükçe eski tadının kalmadığı, olayların bu kadar yavaş işlemesi ve sanıyorum bir sezon daha sürmesi insanda iyice bıkkınlık hissi veren dizi. ne olacak bunların sonu, mutlu olabilecekler mi diye beklerken sürekli yeni bir felaket eklenmesi yeter artık dedirtiyor insana.
ferhundenin çocuğu aldırması en isabetli karardı belki. bir an onun yerine koydum kendimi. sedefe bakışları filan, üzüldüm. bir kadın olarak sevdiği adamın başka bir kadını araması korkunç üzücü . herşeye rağmen izlerken yüzümüzü güldüren kaynanatör cevriye de olmasa hiç çekilmez vallahi.
necla'nın cem'in nişanlısından ayrılması üzerine sorduğu "benim yüzümden mi oldu?" sorusundan sonra cem'den fena ayar yediğini gözlemlediğimiz dizi.
- benim yüzümden mi oldu? bu konu o kadar büyüdü mü?
+ böyle "küçük" konularla sarsılacak bir ilişki değildi ki.
- çok üzüldüm bıdı bıdı.
+ neden kendini bu kadar önemsiyorsun ki?
- (boş boş bak)
bu ali rıza bey'i hayatta anlayamacağımızı anladığımızdır ayrıca.
adamın başına olmadık işler gelmiş (artık herkes biliyor ne olduğunu), adam hala başkalarından borç almayı "onursuzluk" "ayıp" olarak görüyor. hiçbir şeye vermediği tepkiyi bu duruma veriyor. hayret bir şey bu aliş.
Ferhunde'nin melenk olarak lanse edilmeye baslandigi dizi. Uzuluyoruz yeminle; alisik degiliz ferhunde'nin bu masum hallerine. Ama yine de senaristler, ferhunde'nin bankta kediyle yan yana oturdugu sahneyle gerekli mesaji vermistir. Malum, kediler sinsilikleriyle ve nankorlukleriyle bilinirler.
ferhunde nin türk televizyonlarında en yapmacık, en kolpa bayılma numarası yaptığı dizidir. ayrıcana niye hep televizyonlarda hamile olduğu bayılarak ortaya çıkar bu kızların. benim niye çevremde hamile kaldığı zaman bayılan insanlar yoktur. merak konusu.
ali rıza bey'in eski fanfinisinin saçlarının olay olduğu dizi. bir saç bu kadar mı ele verir insanı. herkes saçında bir tutam beyaz vardı diyip şıppadanak kadını tarif etti. lakin kadında suç öyle kömür karası saça beyaz gölgemi attı artık orayı boyamadı mı bilmiyorum ama beşiktaş sempatizanı olmayan hiç bir insanın böyle bir şey yapmayacağını düşünüyorum.
bunun dışında evde televizyon nereye konmuş hala anlamış değilim. normalde ben salonda bir yerde görmedim. ama aniden beliriveriyor o da ilginç. dizi başladığından beri herhalde en fazla 2 kere izlemişlerdir. o da leyla ile necla için suni gündem yaratmak, kumanda savaşı izletmek için.
o değilde hakkaten ali rıza bey taş gibi adammış ya. ama eve müdürlerin geldiğinde şevket'e haber vermek için içeri dönüp şevketin vınladığı arka kapıya bakıp bir bok yediğini anladığında 'şevkeeet' demesi çok acıklıydı. yahu be kardeşim o kadar düzgün bir adam nasıl bu kadar bozuldu. irade sıfırmış hakkten. hele ki ferhunde'nin iki bölümdür başın belaya girecek şevket diye kocasına doğru yolu göstermeye çalışması dün boktun bugün koktun dedirtmiştir. deli leyla'nın artık necla'ya eskisi gibi çemkirmediği de gözlerden kaçmamıştır. cevriye hanımın da iğneli büyü yaptırması izleyicileri hiç şaşırtmamıştır.
hala leyla'yı ve necla'yı eşek sudan gelene kadar dövmediler ona yanarım..
sevgili senarist(ler), orjinaline sadık kalmadığın(ız) bu dizede amacınız izleyenleri hallerine şükür ettirmekse başardın(ız). yani daha fazla abartmanıza gerek yok. ne len bu bi kafalarına göktaşı düşürmediğiniz kaldı zavallı ailenin. ilerleyen bölümlerde bazı değişikler yapıp son ver(in) bu zulme yazık be.
ne bileyim mesela:
-şevket çatıdan çatıya uçarken noel baba kendisini havada yakalayıp içi para dolu bi çanta versin, yaman bey '150.000 doların lafımı olur şevketcim' desin, bilgisayar hackerları banka kayıtlarını düzeltip şevketi hapise girmekten kurtarsın.
-ferhunde yolda gördüğü aç bi kediye süt versin.
-cevriye hanım, fikretin ayaklarını yıkasın
-haryiye hanım ali rıza bey'in gençlik aşkının evlerine kuma gelmesine izin versin.
-necla ile cem'in nur topu gibi bi çocukları olsun
-leyla ile can sevişsin
-can'ın karısı yaman beyle evlensin
-oğuz, oğlu ve o mafya babası bi sahil kasabasında mutlu, huzurlu bi yaşama yelken açsınlar.
- kahveci ahmetle adını unuttuğum kadın ( şevketi seven kızın annesi ) evlenip, ali rıza bey'in konağına yerleşsin
- şevketi seven kıza bişey bulamadım oda bana kalsın.
geriye kalan karakterlerinde a.q. size bişey olmasın.
--spoiler--
ali rıza bey'in gençlik aşkı hikayesi çok eğreti durdu. flanel kumaşa poplin yama yapılmış gibi. tamam uzatacaksınız diziyi de, inandırıcılığını bu kadar zedeleyen bir yan hikaye olmasındı bari. son bölüm hep bu hikaye üzerine döndü. hayriye hanımın abartılı kıskançlıkları zorlama ve gereksizdi. kızlarını zengin koca ile evlendirmeyi misyon edinmiş, ortalama ve sığ bir bakış açısına sahip olan bir kadının o "keşkeler"le bezenmiş, yaşanamamış aşklar analizi yaptığı konuşma inandırıcı değildi.
kar kardır denilerek dizi içinde, bir kaç dakika önce yaşanmış şeylerin uzun uzun dolgu malzemesi olarak tekrarlanması şık değil.
ha bir de cem ile nişanlısının ayrıldığı sahne. yahu kız bir kaç saat önce necla'ya çemkirmekten geliyor, üşenmemiş necla'nın okulunu bulmuş, karşısına çıkmış, bu ilişkiye ne kadar sahip çıkacağını göstermiş, tehditler savurmuş, sonra da ortada bir şey yokken dakka içinde hır çıkarıp yüzüğü atmış.bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
bu arada o eski pısırık, tarzı olmayan cem de gitmiş yerine acaip bir şey gelmiş, gözümüzden kaçmadı.
--spoiler--
yeter ulan dizisidir.
bir ev bu kadar belalı olmamalı yahu. bu işte bir yanlışlık var. bu insanlar hiç nefes almayacak mı? her türlü pislik oldu evde. bir komple geneleve dönmediği kaldı. yeter ulan. ne biçim dizi bu, ne biçim hayat, fenalık geçireceğim.
eski kırığının ali rıza bey ' e aliş diye seslenmesinden dolayı, küçük kızın bu olayı baya bi ti'ye alması, bizim evde de fena halde alay malzemesi olmuştur. adam zaten öyle ayol. alişim benim.. *
