4 senedir leyla, necla, ceyda'nın göz makyajı yapan kılkuyruk oğuz'u, ferhunde'yle sedef'in salak şevket'i paylaşamayışlarını konu alan dizi. cem bile o genişliğe rağmen dayanamadı çekti gitti garibim.
ayrıca, ağlamayı anırmak zanneden necla'ya hala o pembe mantoyu giydirmeyerek beni hayal kırıklığına uğratmıştır bu dizi.
ferhunde, "bugün benden hayır yok. eve gidiyorum" diyerek işten çıkıyor. ben iş yerindekilere böyle bir cümle kursam, espri falan yaptığımı sanarlar heralde.bu nasıl bir rahatlıktır, nasıl bir iştir anlayamadım ama çok özeniyorum. bir gün deneyeceğim, akıbetim ne olacak bakalım?
(bkz: dizilerdeki iş hayatı)
tüm zamanların en kötü çemkiren kadın oyuncusunu barındıran dizidir.
birçok dizi devamlı çemkirmelerle geçiyor aslında, mesela küçük kadınlar. ha bire birbirine çemkiren bayanları görüyoruz, ses tonları birbirinden iğrenç. bunların arasında sesi en çekilmez olanı ise şüphesiz yaprak dökümü'ndeki fahriye evcen. öyle böyle değil bu hatunun sesi. jest ve mimikleri de çok fena. yüzü güzelken bu kadar itici olmayı başardığı için kendisini tebrik ediyoruz. yaprak dökümü'nün senaristleri, sözüm size: lütfen milletin akıl ve ruh sağlığı için bu kardeşimizi daha fazla çemkirtmeyiniz.
bitsin artık dizisidir hayır zaten izlemiyorum benim için boşu boşuna ekranları kirleten bir dizi olmaktan başka bir değeri yok. bi bitirseler en azından yerine daha düzgün bir program koyarlar diye ümit ettiğim dizi...
1. sonbaharı ve tablo gibi o görüntüleri, manzaraları hatırlatır.
2. yıkılan hayallerin, tükenen umutların ardından insanın iç dünyasında gerçekleşen olay. kötü sonların ardından gelen ve değişmeyen kader, yaprak dökümü, sonbahar.
her çarşamba artık bitsin şu dizi nidalarının evlerde yankılanmasına neden olacak kadar sıkmış, baymış hatta kendinden nefret ettirmiş dizidir. bu sezon son diye insanları kandırıp hadi son bölümleri bari izleyelim o kadar izledik önceden boşuna gitmesin diyenleri enran başına toplamış sonra da devam kararı almış olması nedeniyle bu sezonun son olduğu lafı da insanda şüphe uyandırmıyor değil.
hep acı hep hüznü anlatan bir cümle,ayrıca reşat nuri güntekin'in unutulmaz romanı ve bizim türk aile yapısını ve yaşam şeklini anlatoyor,son 2 yıla damgasını vuran tv dizisi...
ferhunde'nin inşaata başsağlığına gelmesi, şevket ile sanki can ciğer kuzu sarması imiş gibi muhabbet etmesi ve şevket'in de ferhunde'nin suyuna gitmesi, ferhunde arabasına binerken şevket in hala yüzünün gülüyor olması, ferhunda arabası ile uzaklaşırken şevket in yüzündeki ifadenin aniden değişmesi sırasında şevketin içinden "artık amınla götünün yerini değiştirme zamanı geldi..." * geçirdiğini düşündüğüm kısmına dikkat kesildiğim dizi.
neclanın üç haftadır ağladığı, baydığı, bu kadar da uzatılmaz ki kardeşim şeklinde tepki vermemizi sağlayan, hayriye hanıma meşe odunuyla saldırma, şevketi ferhundeye bağlayıp bir odaya kapatma, leylaya da kızım işin gücün yok mu senin, koca istanbul da adam mı kalmadı şeklinde azarlayarak, poposuna bir iki tane şaplak indirme isteği uyandıran, fazlasıyla baymış dizidir...
reşat nuri; öbür taraftan yazdığın gibi beni de duyabilyosan noluuur bir son ver kitabına da bitsin bu işkence sayın, pek sevgili üstadım...