an itibariyle tekrarı yayınlanan, şevket'in ferhunde'ye verdiği ayar için tekrar izlenebilecek dizi. yürrü be şevket kim tutar seni. 82 bölüm sonra dilin çözüldü rahatladık.
her bölümünde birbirinden ilginç olaylara yer verilen güzide dizi. arada sırada bakıyorum, özellikle de ferhunde ve şu fikret'in kaynanası cevriye'nin hastasıyım. şüphesiz onlar olmasa dizi çekilmez olurdu. * biraz daha şeytani davranışlar bekliyorum ikisinden de, son dönemlerde sanırsam performansları düştü.
aslında icrayı durdurmayıp sadece evdeki nevresim takımlarını verseler, tüm borçlarından kurtulacaklarını düşündüğüm dizi. gene maşallah hayriye hanımın yatağında süper şık, saten başka bir nevresim takımı. nerden baksan 100 binden aşağı değildir. ben takipteydim aslında, sayıyordum ama ipin ucunu kaçırdım bu envai çeşit yatak takımlarının. pes ediyorum.
ali rıza bey'de de bir tripler. ayol senin trip yapacak halin mi kalmış. parayı ha oğlunun parasını çaldığı yaman bey'den, ha vaktiyle adam yerine koymadığın kahveciden ha cevriye'den almışsın ne farkeder. seçeneklerin hepsi birbirinden acıklı hale sokuyor seni. yaman bey'den istenirken trip atmıyorsun da, cevriye'den almak niye dokunuyor?
tahsinciğimi üzüyorlar bir de, bak şimdi daha çok kızacağim. adam sizin bitmek bilmez dertlerinize of demeden katlanıyor, koşturuyor ama yaranamıyor, ona da bir tripler.
acımıyorum artık size, allahınızdan bulun ya!
bak ali riza bey amca; gecen hafta icra geldi gelecek, evde dimdizlak oturup kalacaniz herkes kim var kim yok arayip para soruyo. peki sen napiyodun, o koca gobegini bi o odaya bi bu odaya, ordan bahceye tasiyip trip atiyodun. kizlar nasil olsa bulur de mi, sen sakin o rahatini bozayim deme. para gelince de nasil aldin biz nasil geri odiyecez falan demek de yok, hep senin muskulpesentligin sebep oldu zaten bu ailenin bu hallere dusmesine. sonra da hic oyle yalandan yere ortaligi yikmaya falan kalkma gerek yok bunlara. ayrica da soyliyim o begenmedigin kahveci seni 10 defa cebinden cikarir katlar koyar. uff ne kil adamsin ya aklima geldikce sinir oluyorum gene bak. haa bi zahmet iki kicini kir da cevirilerini bitir bak taksilere de binemez oldunuz artik.
yaşıyor olsaydı yapılan dizisi yüzünden kitabın yazarının çok utanacağını düşündüğüm saçma sapan ilişkiler bütünü bir diziye temel olma şanssızlığına sahip bir kitap.
--spoiler--
ferhunde'nin annesinin leent konusunda ferhunde'yi uyarırken ''önce bir gidenin yasını tut'' cümlesi bu bölümde yetmişte artmıştır bile.
--spoiler--
başladığı günden beri tek bir bölümünü bile kaçırmadığım, her bölümünde düzenli olarak zırladığım, ailemizin bir odada biraraya gelmesini sağlayan yegane dizi.
oğuz'un mahkeme sahnesinde kullandıkları fransızca şarkının alakasını çözemediğim dizi. bir de şu cem diziye girdiğinden beri allık çukurundan çıkarılmış gibi. adam beyaz tenli diye ibişe döndürmenin ne alemi var?
anne rollerini analiz etmeme neden olmuş dizi. evet efendim öncelikle dizideki annelerimizi teker teker sayalım ve akabinde analiz edelim.
hayriye hanım: üç kız ve bir oğlan annesi. kızlarının ve oğlunun yaşadığı problemleri tartışmayalım hiç. şahsi kanaatimce dizinin en tırt annesidir. senin kızın adamı yarı yolda bıraksın, sonra da oğlanın annesine şekil yap. ne yapacağıdı. bi de gelip, ay şekerim şöyleydi böyleydi diye vik vik konuşacak mıydı? kızının nikahında " ay kızım bişey takamadık" diye utanmadan özür dile. sorarım sana hayriye hanım; kuaföre gidecek paran vardı da bi küçük altın alacak paran mı yoktu? sus, cevap verme bana. defol gözümün önünden. daha bi sürü yanlışın var, onları da vurdurma yüzüne.
cevriye hanım: dizinin ikinci tırt annesidir. lakin hayriye hanım kadar içten pazarlıklı değildir zannımca. ağzına geleni söyler, dobradır, durmadan iğneler. ama oğlunu çok sever. fikret'e çektirdikleri öbür dünya da karşısına çıkar.
sedef'in annesi: iyi kadındır, hoş kadındır, kızını kollar, sever. önemli bi yanlışı olmamıştır. lakin kaveciye evet dese, hem kızı sedef i hem de bizleri sevince boğacaktır.
ferhunde'nin annesi: zamanında kızına karşı hatalar yapmış, yaptığı hataları fark ederek kızını korumayı kendine görev edinmiş iyi niyetli bir annedir. lakin kızı orospudur, o yüzden kendisine sabır diliyoruz.
cem'in annesi: işte dizideki gerçek anne. oğlu için gururunu ayaklar altına almış, hayriye karısının ayağına gitmiştir. oğlunun mutluluğu için gerekirse ölür. bravo cem in annesi. fazla yüz verme geline, yavaş yavaş.
analizimizden çıkan sonuç, hayriye hanım ve cevriye hanım dışındaki annelerin iyi olduğudur.
edit: m ilginc olsun istedim in uyarısıyla hayriye hanım ın 4 kızı var. düzeltelim, m ilginc olsun istedim e teşekkür edelim. hayriye hanım a bakınca, en küçükleri ayşe nin yaş ve cüsse itibariyle onun kızı olmaması gerektiği düşüncesiyle ayşe yi unutmuşuz lan.
bu dizinin halka vermeye çalıştığı mesajlar:
- kızlar doğumgünü partilerine gitmemelidir.
- kızlar hava karardıktan sonra eve gelmemelidir.
- kızlar ev işi öğrenmeli, yemekten sonra erkeğe çay servisinde bulunmalıdır.
- bir kız, evlenir evlenmez yemek yapmayı öğrenmeli, kocası kızdığı zaman alttan almalıdır.
- kızlar her acıktıkları zaman yemek yiyemezler. erkeğin acıkmasını bekleyip sofrayı öyle kurmalıdırlar.
- kadın, çocuk doğurmakla yükümlüdür. kürtaj yaptırmak ayıp, yasak ve günahtır.
cem ve ailesinin, necla'nın onlara yaptıklarından sonra yine de, ali rıza bey'lere gidip, necla'yı isteyecekleri haberi üzerine, hayriye hanımın verdiği tepki;
"işte gelirsiniz böyle, o kadar lafı söylemeden önce düşüneceklerdi. şimdi yüz yüze bakıcaz" gibi bir şey.
bu mudur yani hayire hanım?
senin kızının onlara yaptıklarından sonra hala nasıl yüzyüze bakabiliyorsun peki? kızın onca şey yaşamış ve yaşatmış o adamlara. sen hala "bize hangi hakla böyle böyle derler, pislikler" modundasın. adamlar olmayan bir şey mi söyledi? iftira mı attılar kızına?
bir anne karakteri neden bu kadar moron ve tripli olmak zorundadır ki?
ve bu dizide şu durum daha da bi ayyuka çıkmıştır; "seven sikilir, siken sevilir."
daha önce necla'dan hayatının kazığını yemiş cem, hala necla'nın peşinden kuçu kuçu gibi koşmaktadır, "necla lütfen beni bırakma" sözleri sarfetmektedir. necla ise, cem'in anne ve babası yüzünden triplere binmektedir. cem'i reddetmeye kadar getirmiştir, "ay hiç çekemem" moduna girmiştir. onca şeyden sonra hala peşinden koşulan kızıdır.
kızım izin ver de o insanlar sana biraz tavır alsınlar; "ah canım benim, iyi ki boynuzladın oğlumuzu" diye boynuna mı sarılacaklardı?
son sözüm sana cem; aklını başına topla!
tanım: artık ağlatan değil, üzen değil, tamamiyle insanı sinir küpüne çeviren bir dizi haline gelmiştir. karakterlerin hepsi kendi çaplarında az veya çok saçmalamaya başlamışlardır.
son bölümün düğün sahnesinde kanımca yunan müzik tarihinin en güzel şarkısı olan to kima'yı çalarak gönlümdeki yerini çelik seviyesine getiren dizi. ha ''yunan müzik tarihini nereden biliyorsun tırrığım?'' dersen susar otururum o ayrı. son olarak ülkemizde yunanistan'ın sezen aksu'su olarak bilinen haris alexiou'nun bu leziz ötesi şarkısını dinlemek isteyenler için kısayol oluşturalım ve her iki sanatçının izmirli olduğunu hatırlatalım. **
fikretin haftaya nihayet patlayacagı dizidir.. o neydi canım öyle herseye tamam de, ses cıkarma, ne sinir bozucu bir sabrı vardı kadının.. bu kadar da sabırlı yumusakbaslı olunmaz ki zaten..
haftaya bu durum tersine dönüyor, ve fikret beklenilen tepkiyi biraz abartarak veriyor, o kadar ki, cevriye bunu kaldıramıyor, baygınlık geciriyor..
--spoiler--
artık bir özel şoför ve arabaları olması sebebiyle onca borç içinde o taksiden bu taksiye koşmaları bitmiş ve hepimize derin bir nefes aldırtmış dizidir.
--spoiler--
her çarşamba kanal d de yayınlanan,başına yetişme amacıyla dershaneden son hız çıkmama sebep olan,oyuncuların kalitesiyle aşmış bölümlere imza atan duygu yüklü , her hafta anneme evdeki selpak sayısını yarıya indirten güzel dizi...
artık olabilecek bütün talihsiz olaylar olduğu için senaristlerin daha fazla yaratıcılıklarını kullanamadığı * ve bu yüzden son sezonunu yaşayan duygusal bir dizi.
bu yaprak dökümü evinde hep bir ölgünlük havası var arkadaşlar. doğru dürüst bir neşe yok. şöyle bir düğün derneğe ailecek gidelim yok. ali rıza bey tarafından ''kızlarım ortada salınsın düğünlerde, böyle ne idiğü belirsiz ortamlarda telef olmak yerinde düğünlerde terbiyeli çocuklarla kaynaşsınlar'' şeklinde anlayışlı bir düşünce akıl edilmesi yok. bir baba olarak şu insiyatifi al, olaylara bir el at. bu kötü gidişe bir son ver. ama nerdeee? ali rıza bey maşşallah yalova kaymakamı gibi etkisiz eleman*. rastladığım bi bölümünde evin kızlarından biriyle ali rıza efendi arasında yaşanan bi diyoloğu size aktarmak istiyorum ki ali rıza beyden ne köy ne kasaba olamayacağı gerçeğini bir daha görelim:
-(kız gayet neşeli,şen şakrak) ''baba sana kahve yapıyım mı?'' (içinden gelmiş belli)
-(izleyici olarak beklentim, aynı neşeyle ali rızanın cevap vermesi ama nerde işte) ''ne güzel olur.'' (sanki bi yakını ölmüş ses tonunda)
en iyisini en büyük kız yaptı. tahsine gitti de kurtuldu bu manyaklardan. hoş, o da kaynana dırdırından illallah etmiş ama kendi ailenin sana karşı entrika kurmasından iyidir. o kızıl saçlı gelin var ya, yatacak yeri yok onun da. ayak üstü kırk yalanı söylüyor, ötekilerde saflarım benim anında yutuyolar bu kırmızı başlıklı kızın zokasını. olmaz olsun böyle aile.
