"ben onlardan biri olmak istedim" cümlesi ile ferhunde hakkında bu zamana kadar sahip olunulan düşüncelerin yeniden gözden geçirilmesine sebebiyet vermiş dizi.
annem ve babam adına tatile girmesine çok üzüldüğüm dizi. o üç saati nasıl geçireceklerini hiç bilememekte ve o saatte yayınlanan hiç bi programa ısınamamaktadırlar.
eğer evlendiğim gün beşiktaş'ım şampiyon olsa ve lotodan da 20 trilyon kazanmış bile olsam, bu diziyi izlenince hüzünlenirim. bir dizideki her karakter mutsuz olur mu kardeşim, bu nedir? bize de yazık günah.. bir de ben sadece fragmanları ve arada denk gelirse izliyorum. yani izlediğim toplam zaman 2 saati geçmez. ben böyle diyosam diziyi sürekli takip edenlere allah sabırlar ihsan eylesin, amin.
insanları üzme, kedere sürükleme, mutlulukların kısa ve geçici acıların ise hayatta her daim ve kalıcı bir yer tuttuğunu insanlara anlatma misyonunu üstlenmiş dizi.
bazen komik muhabbetlere de malzeme olabiliyor.
arkadaşlarla toplu halde dizi izleniyordur. bi arkadaş 15-20 dakika gecikir. soluk soluğa oturur ve sorar:
- ne oldu lan önemli bi şey kaçırdım mı?
+ neler oldu neler olum. moruk oğuz piçi var ya.
- he
+ ali rıza'yı da bafiledi herif.
şu dizi yıllarca devam etse de evin küçük kızı ayşe ne haltlar yiyecek öğrensek dediğim olay.
şimdiden davranışlarıyla ablalarının izinden gidecek gibi duruyor.
dizin,in ilk bölümlerinde leyla zengin bir çocukla, çocuğun motorbisikleti ile gezerken bir adama çarpmış ve adam ölmüştü. leyla bu olayı saklamış, eve gelen polisler leyla'yı alıp götürmek isteyince olay açığa çıkmıştı. karakolda çocuğun zengin babası para teklifinde bulunmuştu.
acaba o aile ne yapıyor, dizi ilk başladığından beri tüm karakterler hala oynuyor, bir tek o aile dizide yok, bence o çocuğun "leyla cığım hatırladın mı ahni adama çarpıp ölmesine yol açmıştık, seni hala unutamadım, hadi yine motora binip birilerine çarpalım" deyip, leyla'nın aklını karıştırıp, zaten binbir sorunla uğraşan aileye yeni bir sorun eklenemez mi? dizi daha heyecanlı olur beeaaa.
benden dizinin senaristlerine fikir, uygularlar uygulamazlar, kendileri bilir...
şimdi aklıma geldi, bir de ferhunde'nin annesi vardı(perihan savaş), o ne yapıyor, kızının yediği haltlardan haberi yok mu? bir ara göründü dizide sonra yok, insan bir kızını arar, ne yiyon, ne içiyon diye sorar. hani nerede kendisi yok...
Bunaltıcı olmaya başlamış dizidir. Tek izleme sebebim sonunda Şevket bu Sedefe aşık olacakmıdır? diyedir. Şayet, en sonunda Ferhunde ile mutlu mesut yaşarlarsa "iyiki izlemişim" diyecem çünkü Sedef felan acayip gıcıktır. Şevkette öyledir. Her karakter farklıdır. Ali Rza bey, iyi olalım dürüst olalım derken gittikçe berbat duruma düşüyor, Ferhunde, akıllıdır, güzeldir fakat bu sedefle şevketi el ele görünce küsmüşdür aldatmışdır kendisini, yazık olmuşdur Ferhundeye. Necla odasını dezanfekte edecek dediğinde acayip gıcık kaptım, sanki ablasının kocasıyla kaçan değil. Neyse, Nehir hanım kendisinden küçük adamla fingirdeşirken, kızı ise evli erkeğe aşıkdır (çüş), bu sebepten hatta yuva yıkmış kadar vardır. Asıl kötü karakter sedeftir, zaten ilk bölümlerde de yok otostoplar, yok Oğuzlar bilmem ne felan. Oğuzla Şevketin aynı hapishaneye düşmelerine bu kadarda olmaz dedim bu arada. Neyse sonuç olarak takip etme sebebim ne gıcık karakterlerdir, nede öyküsü, şu sedef mutsuz olsada Ferhunde mutlu olsa olayındandır. Böyle giderse gerçi bırakmayı düşünüyorum. Ferhunde kötü bir karakter değildir, para kazanarak bu aileye en azından yardımda bulunur, Leylanın Oğuzla evlenmesini o sağlamışdır ve s. ve s. Her kes tutturmuş bi kötü karakter felan neyse. Bahs etmeden geçemiyceğim (çok yazdım biliyorum), bi de Fikret vardır, iyi karakter havası versede başka bir hiç sevmediğim karakterlerdendir. Suratsızdır, iyilik yapıyormuş gibi dizide verilsede kötülükleri o yapmaktadır (bence), gıcık karakterdir. Ancak belirtmek lazımki Ali Rzayı oynayan aktör (özür diliyoruz kendisinden ismini unuttum), Bennu Yıldırımlar (Fikret) ve Deniz Çakır (Ferhunde) müthiş oynamaktadırlar. Bi de Leyla (Gökçe Bahadır) fena değildir.
reşat nuri güntekin'e büyük saygım olmasının yanında;
dizide tek bir karakterin bile yüzünün 5 saniyeden fazla gülmemesi, sürekli acı olayların gerçekleşmesi, ağlamalar, zırlamalar ve tırlatmalar halkın acıma duygusunun sömürülmesiyle mi ilgilidir diye düşündüren dizi.
tüm olumsuzlukarın sebebinin leyla olduğuna inandığım dizi. zamanında sedef, yolda kalınca otostop çekiyor, oğuz'un arabasına biniyor. oğuz, bir gün görüşmek istediğinde sedef, necla'yı gönderiyor, görüşemeyeceğini falan söylüyor. necla ile oğuz işi pişiriyor. leyla, oğuz'u merak ettiğinden, necla ile oğuz'un buluşmasına gidiyor. oğuz'la bir şekilde görüşmeye başlıyor, olaylar gelişiyor.
görüşüyor, oğuz'un isteklerini "oğuz'a göre" tamamlayamıyor; oğuz, ceyda ile işi pişiriyor. arada bi de ceyda olayı oluşuyor falan. sonra tartışıyolar, leyla merdivenlerden düşüyor, hastanede hamile olduğunu fakat bebeğini kaybettiğini söylüyorlar. oğuz'la leyla evleniyor ama oğuz'un aklı fikri necla'da. sonra leyla'yı bırakıyo, necla'ya dönüyo. necla da tam dönüş yapıyor, evi terkediyor. birlikte yaşıyolar. o sırada ferhunde* onları ayırmak için yaman bey'e ceyda'nın bebeğinin ondan olmadığını söylüyor, oğuz'un onun parasını yediğini söylüyor. ceyda da bana inanmıyosan benimle boşanırsın daha sonra bebeğin kimden olduğunu öğrenirsin diyor. boşanıyorlar, ceyda beş parasız kalıyo boşanınca. leyla ve necla'nın annesi hayriye hanım bu arada birçok olayı biliyor evin huzurunun bozulmaması için ali rıza beye ve evdeki hiçkimseye söylemiyor.
aradan zaman geçiyor, ceyda'nın kocası* oğuz'un kendisinin paralarını yediğini duyunca şirketle tüm ilişkilerini kesiyor, paralarını elinden alıyor, yurtdışına kaçmasını engelliyor. o sırada necla ile oğuz'un yurtdışına gitme gibi bir planı vardı da. oğuz yakalatılıyor, hapse giriyor. olaylar gelişiyor. bunların sebebi ise leyla'ın oğuz'u necla'nın elinden alması.
bir zamanların yalan rüzgarı' na dönüşmüş dizidir. kimin kimle olduğunu anlamak mümkün değildir bütün karakterler birbirlerine aşık olur, birleşir, ayrılırlar. sonunda kim kime kalacak merak edilen dizidir.
reklamlarda "bu sonbahar son bahar'ımız olacak" diye yeni sezoznun tanıtımının yapıldığı dizi.
bitiyomu yani şimdi? tüh yaaa evin küçük kızı ayşe bari ilköğretimi bitirip lise ye başlasaydı. lise de çapkın erkeklerle, uyuşturucu satıcıları ile, kadın pazarlayıcılarının falan ağına düşseydi, ali rıza bey de "sen de ablaların gibisin, yeteeeeer" diye çıkışsaydı, bari onları görseydik.
ferhunde'nin ünlü bir iş kadını olduğunu da göremeyeceğiz. en son bölümlerde oğuz'dan şantaj ile 350.000 ytl koparmıştı, daha sonra da patronu ile beraber olmuştu, bu kadında iş var, dizi birkaç sene daha devam etse ferhunda hanım büyük iş adamı olacak, hatta parti kurup başbakanlığa bile aday olacaktı, tüh onu da göremeyeceğiz.
dizi senaristlerine sesleniyorum, bitirmeyin diziyi bunları görelim yahu...
arkadan mazhar alanson'un sesinden şarkı çalıp ormanlık arazide gezinti yaptırılıp akabinde dizi oyuncularının lost'tan aparma duruşları ile poz verip final yaptıkları tanıtım filmine bittim. adamlar haklı lost pozu verdirmekte tüm dünyada yaprak dökümünden daha ilgi çekici başka bir dizi daha yok.
gerçi üzücü haberi bugulu sesi ile halil ergün veriyor: ''bu sonbahar son baharımız olacak'' diye. arkadaşları organize ettim dizi bittiği gün halaya duracağız hep birlikte üzüntümüzden.
tam pompei'ye dönmüş dizidir. olay kimin eli kimi götünde'ye dönmüştür. türklerin dizi yapamadığının bir kanıtıdır, diğer diziler gibi bu da sakız gibi uzatılmış, suyunun suyu çıkarılmıştır.
bu bahar, son baharının olacağını iddia eden dizi. ben de iddia ediyorum ki bu çapraşık ilişkiler yumağı öyle bir sezonda bitecek gibi değil. belli ki senaristler son bölümde atom bombası patlatıp sorunu kökten çözmeyi planlıyorlar.
Uzatılmasına uzatılma denmez çünkü roman uyarlamasıdır yani romana uygun gidilmektedir. Fakat arada çok fark var, ne yalan söyleyeyim bana böyle daha ilgi çekici gelmektedir, en azından Ferhundenin ne kadar güzel olduğunu görebiliyoruz.
şuaralar yeni sezon ilk bölümünün reklamı ekranda dönen dizidir.
dizinin harika ilerleyişine karşılık sezon finalinin dandikliği binbir gece nin ki kadar olmasa da dikkat çekmiştir. zira o banyodan gelen kötü kokuyu nerdeyse bütün ev halkı fark etmiş ve söylemleriyle izleyicinin beynine kazımıştır, gına getimiştir "tamam anladık mına koyum kötü kokuyo" diyesimiz gelmiştir.
yani o derecedir ki utanmasa beş sokak ötedeki bakkal amca bakkalı kasaba emanet edip içeri bile girmeden kapıdan "kötü bi koku var banyodan mı geliyor" diyip çekip gidecekti, zor tuttular.
son baharımız olacak gibi son derece vurucu hatta düdükleyici bir sloganla yeni sezona başlayacak olan dizi. "ulan bu dizide daha kötü ne olabilir ki?" dedirtiyorlar resmen. sanırım son sezonda iyice fantaziye kaçılacak. ne bileyim ferhunde aradığı aşkı halil ergün'de bulacak, ortanca kız lezbiyen olacak, onun bi küçüğü benimle evlenecek, ben de onu aydan şener'le aldatıcam, en küçük kız da evden kaçıp çad'a falan yerleşecek herhalde. yani hayalgücünün sınırı yok arkadaş.
levent kırca'nın oynadığı bi film vardı. altın şehir diye. ben hayatımda onun kadar bunalım film çok az seyrettim. bu yaprak dökümü sağolsun o filmi bile gölgede bıraktı. lan ne bitmez tükenmez çilesi varmış bu ailenin böyle. ne diyelim, izleyenlere sabır diliyorum sadece...
daha yeni sezonu başlamadan bir anda bu kadar çok entry girilince halil ergün'ün botokslu kaşları normal insani boyutlara ulaşıp aşağıya indiğini sandığım dizi.
sehirlerarası yolculuklarda bile aglamaktan içimi sisirebilen tek dizi. son sezonuna baslayacakmıs bunu da üzülerek belirtiyoruz. necla ve leyla nın son olaydan sonra aralarının düzelip düzelmeyecegi de en büyük merak konusu tabi. *
yurt dışında kanal d'nin internette paralı üyelik sistemine sahip olan jump tv uzerinden gösterilmesi sebebiyle eş dost akraba sayesinde msn'in goruntulu sohbet ozelliği yardımıyla izlediğim aglatan dizi.