bir firmaya ait test sonuclari faks olarak gonderilecektir. faksin ustune not du$ulmesi lazim;
(tam bu satirlar yazilirken ofiste i$ arkada$larindan biri aksirir tiksirir, ofisteki diger cali$anlar hep bir agizdan cok ya$a diye haykirir)
Sn. bilmemne hanimin dikkatine! xx tarihinde yapilan yy testlerinin sonuclari a$agidadir. cok ya$a.
bir arkadaşımın başına gelmiştir. Kendisi tv seyretmektedir. Yalnız kumandada üzerinde kabartma bulunan bir tuş dikkatini çeker. Bu düğme ne olabilir acep diye düşünürken cevabı bulur. Hmmm, körler tv seyrederken doğru düğmeyi bulsunlar diye özellikle koymuşlar. Vay be adamlar yapıyo abi diye içinden geçirerek huzur içinde televizyonunu seyretmeye devam eder.
kalabalık bir yolda yürürken telefonunuz çalar.* çantanın küçük gözüne elinizi atıp elinize gelen ilk cismi çekersiniz. baktığınızda şoka uğrarsınız. elinizdeki telefon değil peddir. hemen sokuşturmaya çalışırsınız çanta içine. ama o şok size uzun süre yeter.
eskiden yaşadığım bi olaydı,yanlış anlaşılmış olabilir adam çünkü baya bi gülmüştü:bir adam vardı acaip iyi dansederdi.ben de ne kadar iyisin gerçekten diye bi sürü kez iltifatta bulunmuştum.ben de onunla kafayı bulup ne haddimeyse dansa kalktım.club müziklerde dansediyoruz,adamın dediği şey,'dans etmek seks yapmak gibi bişeydir.'benim cevabım 'o zaman tahmin edemiycem.' ***
kuzenle sabahlanan alkollü bir gecenin ardından, eve dönmek için çıkılacağı sırada "dışarı cıkmısken boş şişeleri de atayım" diyerek çantaya konulan şişeleri * eve kadar getirmek. (mesafe kadıköy-küçükçekmece arası.) *
baska bir zaman aynı kuzene, köyden gönderilen (kola şişesine konulmus) pekmezi vermek yerine resmen içinde kola olan şişeyi vermek suretiyle aynı mesafe * boyunca taşıtmış olmak.
sevdicekle konsere gidip, fordçulardan korumak için sevdiceğin arkasına geçip akabinde beline sarılıp elinden tutmak... sonrasında ise sevdiceğin bir şey söylemek için arkaya dönüp iki elini birden kaldırması... eş zamanlı olarak sizin de elinizi kaldırmanız ve yanınızdakinin elini tuttuğunuzu farketmeniz... allah tan on yaşlarında spastik özürlü bir çocuktur ve ailesi de oldukça hoşgörülüdür...
karşında sevgilin otururken anneme mesaj gönderiyorum diye hafif hafif flört ettiğin başka birine yazdığın mesajı sevgiline yollamak.bunu yapmıştım ve terk edilmemiştim.mübarek insandı kendisi yahu.
şehirlerarası otobüste bir erkeğin yanına kızın gelip oturması. bundan hiç şüphelenmeden oturup beklesi, sonra muavinin gelip bilete bakarak kıza yanlış otobüs firmasına bindiğini söylemesi.
bir kac yil once arkadasin evinde, ve yine arkadasin bilgisayarinin karsisinda bi guzel icerken, yillardir hoslanilan kiz ile msnde karsilasilir. hos muhabbetler sonunda hoslanilan kiz bir sarki aradigini ve dogal olarak bir turlu bulamadigini soyler. hatta sarkiyi bulursam bana jack * ismarlayacagini soyler. heyecanla sarkinin adini ogrendikten sonra sarhos arkadasin yardimiyla dc paylasim programindan sarki bulunur ve hemen somurulmeye baslanir. bu sirada hoslanilan kiza mujdeli haber verilir ama bir turlu inanmaz, bekleyemez ve o yuzden screenshot yapmami ister. bu istege aninda cevap verilip dc'ye screenshot yapilip hoslanilan kiza msnden gonderilir. sarki bitmis mi diye dc'ye bakilir ve keske bakmaz olaydim denilir. cunku dc den o sirada sexy nurse 2 de inmektedir ve screenshot karsi tarafa teslim edilmistir.. ölüm sessizliği... bir an hayatta geri al tusu varmis gibi dusunulur ama ne yazik ki yoktur. iste o an benim offline oldugum andir.
ilkokul yıllarında 1.30 civarında olan boyu uzatmak için karşıyaka basketbol yaz okuluna kayıt yaptırılır. ilk gün büyük bir heyecanla kalkılır, giyinilir, çanta hazırlanır, idman sahasının yolu tutulur. sahada birçok tanıdık olduğunu görmek, kaynaşma problemi yaşanmayacağını bilmek sevinci katlar. idman koşuyla başlar, koşu esnasında yandaki arkadaşla sıkı bir muhabbete dalınır. son turlara yaklaşırken saha ''dankkkk'' diye bir sesle inler. yandaki arkadaşı dinlerken kafa son sürat basketbol potasının direğine çarpılmıştır. alın bölgesinde ortaya çıkan davulun inmesi 2 haftayı bulmuş yaz okulu tek kelimeyle yalan olmuştur.
alsancakta arkadaşla muhabbet ederek dolaşırken bi güzel durağa toslamak ardından hızını alamayıp gülcem die düşmek ve arkadaşın hala kendi kendine muhabbet ede ede gitmesi caddeyi yarılayınca arkasına bakması. burdan sonra eve gitmeye çalışmak we arada bi numara oynayan ve başka bi yere giden otobüse binmek. ve yarı yolda fark edip inmek ve sonunda eve gitmek. evde kimse olmamasından dolayı yemek yapmaya kalkışmak ve hazır pizzayı mikro dalga fırına yerleştirip kapağını kapatmayı unutmak ve pizzayı pişirdiğinide o an unutup oda toplamaya kalkışmak bi yarım saat sonra gelmek. ve pizzanın kapak açık olduğu için ancak ısındığın görüp afiyetle yemek. ama bu bi gün için çok fazlaydı cidden ya kabus gibi.
sehrin gobeginde, belediye otobuslerinin ana duraginin onunden gecerken, insanlarin otobuslerde dusurdukleri kimlik vb seyleri bulabilmeleri icin her zaman soforlerin oturdugu yazihanenin camina ilistirilen bu belgelerden birinin, kendi ogrenci kimligin oldugunu gormek ve onu aslinda aylarca once kaybettigini o esnada ogrenmek..
the number 23 filmi * için iki arkadaş sinemaya gidilir, seans 15 dakikayla kaçırılmıştır ve bir sonraki seansa (21.30' biletler alınır...salon boş göründüğü için genelin tercih edeceği en güzel yer seçilir...iki saat aylaklık yaptıktan sonra salona girilir...film başlamıştır ve salon tıklım tıklımdır...o sırada şu konuşmalar geçer;
-oha salon full lan bu saatte..
-iyi lan yerimize oturmamışlar allah'tan
-yandaki herife sorsam mı, filmin başında bişey kaçırdık mı diye...
yandaki arkadaşın kızgın bakışlarından çekinilip sorulmaz...ancak filmde bi gariplik vardır ve 10 dakika sonra anlaşılır...film biter, ışıklar yanar, herkes gitmeye hazırlanırken yan sıralardaki herkesle birlikte kahkahalar patlatılır...bilet kontrol edilir seans 21.30 değil 21.45 tir..filmin sonu öğrenildiği için kendi seansları eziyet olmuştur...
bu iki salağın şükrettiği tek şey ise; salona ilk girildiğinde yandaki şahısa, 'bişey kaçırdık mı' diye sormamaları olmuştur...
askeriyenin içinde yapılmış bir havuza gidilmiş ve direk önde boş olan generallere ayrılmış bölüme oturulur. sonra saatlerce askerlerin biri gider biri gelir isteklerinizi dinlerler ve yanınıza hiç kimse oturmaz. millet arkada yer kavgası yaparken ve yerlerde oturmak zorunda kalırken nie kimsenin en önde oturmadığını merak edersiniz. sonra askerlerden biri yine 'bir isteğiniz var mı efendim' diye gelirler. sen de sorma gafletinde bulunursun.
-yaw hacı ya şu adamlara söyleyin de gelsinler şuraya dersiniz.
sonra asker
*yanlız burası general yeri efendim o yüzden oturamıyorlar.
sen de bir dumur kalırsın ve asker bu dumuru çakmış olacak ki,
*sizin babanızın rütbesi ne??
-ııı şey albay.
*sizi de arka tarafa alabilir miyiz??
'peki' denir ve herkesin enteresan bakışları arasında çimlerde hak edilen yer alınır.şimdi bu ayrım niye diyorsunuz ama bu ayrım aslında gerekli. protokol denilen bir şey var. *