mavi tabelasina kanip turkiye is bankasinin onundeki bankamatikten halkbank karti ile para cekmeye calismak. (aslinda makine sifreyi falan kabul etti, sisteme de girdi)
bankamatigin "istediginiz islemi gerceklestiremiyoruz" mesaji uzerine diger bankamatikde sansini denemek, orada da ayni mesajla karsilasmak, diger herkesin paralarini cekmesi karsisinda saskin saskin kartim bozuldu herhalde diyip bankaya girip sira numarasi alarak 10 dakika beklemek. daha sonra bankamatigin onunde duran guvenlik gorevlisine:
-bankamatikte para yok mu, ben cekemiyorum? diyerek karti uzatmak,
+bu halkbank karti ama.
cevabini aldiktan sonra eski bir aniyi hatirlayarak kendi halinize oradakiler ile beraber gulerek hemen sivismak.
sigara içerken yanında maden suyu götürüyordum. maden suyu bitince, şişeyi kül tablası olarak kullanmaya başlamıştım.
tabi küller birikti içinde. aradan biraz zaman geçti, maden suyu bitmedi sanarak kafaya diktim gene.. kül tadı fena değil.
17 yaşında gecenin 2'sinde çevirmede polise ehliyetsiz yakalanılır, fiziken yaşlı göstermenin ve bayan olmanın avantajı kullanılır "yaw evim şurası buyrun gelin ama annemler çoktan uyumuştur şimdi bu saatte alla sen ben ehliyetsiz bi tipe benziyormuyum hiç" nidaları atıp polisi itinayla ikna ettikten sonra polisin bir daha ehliyetsiz gezmeyin uyarısına onaylar gibi kafa sallamak sonrada tabii tabii alınca ehliyeti gezmem diye düşünmek düşünmekle yetinmeyip bunu sesli söylemek :)
bir alışveriş merkezinde mağazanın birinde gezilirken aynı merkezin farklı bir dükkanında çalışan ama orada sizin gibi müşteri olan hatuna "pardon bakar mısınız? " demek ben burda çalışmıyorum cevabını alıp döt olmak susmak
gariban öğrencinin * telsim * hattının takılı olduğunu zannederek 5 dakika bi kontöre ablasını arayıp ta ki sayın abonemiz kontörünüz bitttiii, hadi yallaahh diyinceye kadar konuşması. yani takılı olan hat turkcell' dir malesef... dalgınlığın bedeli: 74 kontör.
ayrıca
izmirliler bilir,
yorucu geçen bir günün sonunda alsancakta 79 diye 70 e binmek, yeşilyurt diye buca ya gitmek, eve gidebilmek için daha da yorulmak.
daha yorucu bir günün sonunda 86 diye 250 ye binmek, herhalde yaptığım en aptalca dalgınlıktı. *
televizyonda tam kanal değiştirirken , annemin 'tüpçüyü ara, tüp bitmiş' demesi, akabinde benim tüpçünün numarasını kumandanın numaralarını kullanarak tuşlamam, daha sonra kumandayı kulağıma dayayıp 'çevir sesi gelmiyo, ne oldu acaba? ' demem, sonradan olayı kavramam ve kös kös telefona doğru gitmem, herhalde buna örnek olur. *
edit:haydaa kardeşim ne kötülüyon ben sadece başıma gelen bi olayı anlattım.
yorgun bir günün sonunda şirinevler denen lanet olası yerde minibüs beklemektedir fehimsiz ekmek. *sürekli minibüs geçmekte ama hepsinin kapısından insanlar sarkmaktadır. Sevgili ve de çok yorgun fehimsiz ekmekbir ekmek olduğu halde açtır ve evine gitmek istemektedir. gözünü karartıp bir minibüse kapıdan sarkarak biner. sadece ayak uçları son basamakta yarısından fazlası dışarda olarak seyahat ederken bunlar yetmezmiş gibi önündeki tombul teyze sürekli kıpraşmakta ve fehimsizi düşme korkusu sarmaktadır. yol boyunca trafikte her bir arabaya, yol yapımının yavaşlamasından sorumlu herkese küfür eden fehimsiz ekmek ineceği yere gelmiştir ve bağıra bağıra zorla şoföre sesini duyurmuştur. gönül rahatlığıyla arabadan iner. indiği anda minibüse para vermediğini farkeder bu da yetmezmiş gibi minibüsün arkasından koşar. kendine geldikten sonra ise minibüs parasını ihtiyaç sahibi birine vermeyi planlar.
arkadaşımın arkadaşı şöyle bir iddiada bulunur;
- lan ben var ya, mezarlıkta bir gece kalırım.
kalırsındır, kalamazsındır. adam gider mezarlığa. bir dal parçası saplar bir mezara, gidecek olur, gidemez. bir şey onu çekmeye başlar çünkü.
adam kalp krizi geçirir ve ölür. işin gerçeği sonradan anlaşılır. adam, kendi paltosunun yerde sürünen uzantısına saplamış dalı, sonra da korkusundan ölmüş..
gülsek mi ağlasak mı bilinmez..
uyku sırasında üzerine yataraktan uyuşturduğunuz kolunuz bi şekilde üzerinize çıktığında, üzerinizdeki ağırlıktan korkup tuttuğunuz gibi duvara fırlatmak suretiyle kolunuzu morartmak **
makarna hazırlamak için kettle da su ısıtılır. tencereye su, tuz ve makarna konur. daha sonra pişmesi için tezgahın üstünde öylece bırakılır. 15 dakika sonra akıl yerine geldiğinde makarna ocağa konup hazırlanır ama artık çok geçtir. artık o bir makarna değil, şekli kaymış bir tencere hamurdur.
"açım.. sosis yapayım" diye düşünerek ufacık bir tencereye 1 parmak su doldurup 10 küsür tane sosis atmak, çabuk haşlansın diye altını da hayvanlar gibi açıp, "5 dakika sonra gelirim bakarım" diye düşünerek tekrar odaya dönüp bilgisayara dalmak, bir süre sonra burna garip bir koku gelmesi, "assiktir sosisleeeer!" düşüncesiyle panikle saate bakıp 15 dakika geçtiğini görmek..
mutfağa adeta uçarak gitmek, kapıyı açar açmaz etrafın resmen sis bombası atılmış gibi olduğunu görmek, tencereye bakmak, tencerenin alev alıp yanmakta olması, gazı kesmek, mutfak havlusuyla tencereyi tutup lavaboya koymak, musluğu açıp söndürmek. evi havalandırmak, ocağı temizlemek ve annem görünce ağzıma sıçacak diye söylenerek tencereyi çöpe atmak.
Cd-rom kablosunu kontrol etmek için kasası açık çalışan bilgisayarın kasasının içine kafayı uzatmak, ekran kartının minik ışığı ile kablonun yerini aramak için iyice içeri girmek ve bir anda "Biiiiuuuvvvvz" sesi ile kafa derisinin acıması, bilgisayar fanının saçları çekmesi, saçların fana dolanarak durdurması, devekuşu gibi kafa önde, hareket etmeden parmakla fanı ters yöne sarmak, saçları kurtarmak. Allahtan kaptırılan fanın bilgisayar fanı gibi yavaş dönen ve etkili olmayan bir pervane olması, kolayca durması, buna şükretmek.*
kahve içmek amacıyla bir yere oturulacaktır ama önce bakkaldan sigara almaya karar verilir. ve bakkal amcaya o sözler sarfedilir: bi sütlü nescafe alabilir miyim?
evden cikip kapiyi kapattiktan sonra kapiyi evin anahtariyla kilitlemek yerine arabanin anahtarinin otomatik kilit dugmesine basmak, kilink sesi gelmiyor diye hiddetlenmek daha sonra pili mi bitti lan bunun deyip anahtar deligine uzanirken tum bunlari farketmek. bazen "ebleh" olunuyor, beyin ba$ka yere kaciyor, engel olunamiyor.
insanın bir an da "ne yaptım lan ben?" şeklinde tepki verebileceği olaydır.
dün bir iş merkezinde bulunan asansöre eksi birinci kata inmek için, ikinci kattan bindim. sonrasında aynaya bakıp, saçma sapan hareketler yaparken birden asansörün kapısının açılacağına dair ses duydum ve hemen toparlandım. kapı açıldı ve adlari bilinmeyen tas hatunlar grubuna dahil olacak türde olan kişi göründü, paravan açılmıştı..
sonra bir anda "ulan gelmem gereken kata geldim, daha fazla asansörde gezmenin manası yok" diyerekten asansörden indim.
kızın asansörde benden uzaklara, bilinmeyen katlara gitmeye başladığını düşünürken, beşinci katta olduğumu fark etmem beni iyice kahretmişti..
yillar önce gittigimiz bir tatilde resepsiyonda hesap ödüyorum. tur sirketiyle cikilmis bir tatil oldugu icin valizler de otobüslere yerlestirilmisti.hesabi ödedikten sonra, bizim valizin lobide durdugunu farkettim. annemin de bunadigini düsündüm.valii alip otobüse gittim veeeeeeeeeeeee... bir sonraki konaklama yerinde istanbuldan gelen arabanin söförü rezaleti kamu oyuna acikladi. "manyagin biri bizim arabadan birinin valizini almis sizin arabaya koymus" ben de ne manyak ne salak kisiler mevcut diye dusunuyorum. ben nerden bileyim valizlerin ayni oldugunu.