pantolon cebine rotring koymak. dalgınlık değil de bilinçli bir şekilde yapılsa da büyük bir aptallıktır. sipsivri ucuyla potansiyel bir cinayet silahı olan rotring'i cebe koymak nihayetinde cebin delinmesiyle sonuçlanacaktır.
bir akşam çatkapı bir arkadaşa gitmek. gece orda kalmak. lens solüsyonunu unuttuğu için kaynatılmış ve sonradan soğutulmuş suya lensleri atmak. lenslerin içinde bulunduğu bardağı mutfak tezgahına bırakmak. gece uyku sersemi mutfağa gitmek. lenslerin içinde bulunduğu suyu lıkır lıkır içmek.
msn de iki ayri pencerede, iki ayri kizla konusup ayar vermeye calisirken, kizlari karistirip, saglam bi ayar yiyip, msn deki yesil adamla basbasa kalinmasi.
ismini vererek deşifre etmek istediğim arkadaşım hakan, bir gün alt komşumuz mertlere gelir. zile basar zırr zırr, mert'in abisi düğmeye basarak "kim o?" diye sorar, ultra süper zeka arkadaşım hakan "benim." diye cevap verir. mert'in abisi tanıyamaz, tekrar sorar ve tekrar aynı cevabı alır. bunun üzerine sinirlerine hakim olamayan agresif hakan, bir sonraki kim o sorusuna "ebenin amı" diye cevap verir. mert ile abisinin seslerini ayırt edemeyen hakan, kapıya vardığında acı gerçekle karşılaşır ve kıpkırmızı olan suratını gizleyerek özür dilemeyi bile başaramaz. artık bir daha o eve girer mi, girerse çıkabilir mi mert'in abisinin insiyatifine kalmış bir durumdur.
bundan bir sene önceydi sanırım. ben (bursa'da oturanlar bilirler) zaferdeki x mağazasından bir pantolon beğenmiştim. 2 gün sonra o pantolunu almaya karar verdim. işte evde hazırlığımı yaptım ve pantolonu almaya gidiyorum. neyse ben orda giydim denedim filan, herşey tam tıkır işliyor. kasaya gidiyorum parayı ödemeye, ama o da ne, para yok. ben bütün ceplerimi araştırıyorum, yokluyorum yok yok yok. sonra farkediyorumki evde üstümü değiştğimde para öbür kotun cebinde kalmış. ben tabi boynu bükük, söylene söylene kendime küfrede ede, eve gidip tekrar parayı alıp pantolonu alıyorum.
türkiye' ye dönüş yolunda kanada toronto' da lufthansa kuyruğunda bir saat bekledikten sonra görevliye bileti verip kadının beyefendi sizin uçuş montreal' den demesi üzerine yaşadığım mallık.
masada çay eşliğinde projeye odaklanılır, bir problem çıkar ar-ge şefine danışılır,çözüm yolları anlatılırken şefin çayı yudumlanmaya başlanılır.gülerek(utanarak)özür dilenir.
okulda inşaat çalışmaları sürmektedir. dersliğe gidebilmek için bu çalışmaların ortasından geçmekten başka çare de yoktur. kapak tam oradan geçerken işçilerden biri 'aha mal geldi' der. kapak da istemsiz bi şekilde o yöne döner. hakbuki maldan kastedilen inşaat malzemeleridir...
tatil için yanıma gelmiş kuzeni otogardan* otobüse bindirmeye gidilir. kuzenin bavulu eldedir. bir şeyler yemek için oturulur sonra kalkılıp otobüsün olduğu perona gidilir. her şey çok normaldir. kuzen otobüse binmeden önce *tuvalete gitmek ister. tekrar binanın içine girilir. tam da yemek yemek için oturulan yerin önünden geçerken, heralde elim boş durmasın diye, kuzenin elindeki çantası taşınmak istenir. kuzen o an elimin boş olduğunu farkeder. -bavul nerede? der. birden elde bavul olmadığı farkedilir ama bavulun tam da yanınızda masanın altında durduğu farkedilir. pişkin pişkin -ahan da burda! denir. *
öğrencilik yıllarımda yine içkiyi fazla kaçirdığımız bir gece ben, çişimi yapmak için girdiğim mutfağın mutfak değil de tuvalet, buzdolabı kapağının da tuvalet kapısı olduğu konusunda ısrarlarımı nihayete erdirmiş olduğumu olayın ertesi günü arkadaşlardan öğrendiğimde girdiğim mağma tabakasının sıcaklığını hissetmişimdir.evet temizledik tabi de, millete psikolojikman hala koku gelirmiş. öyle dedi işte bi arkadaş, anlattı bana bunu.***
liverpool un şampiyonlar ligi şampiyonu olduğu sene "2005 olması muhtemel" yarı final ikinci maçı liverpool-chalsea maçını seyretmekteydim. o sırada kız arkadaşımlada mesajlaşıyordum. "bu durumdan pek memnun olmasam da... maç izlicem yaa" jose mourinho hayranlığı nedeniyle tabiki chelsea yi tutmaktaydım. bilindiği gibi liverpool chelsea yi eleyerek finale kalmıştı. bunu hazmedemeyen ben "samaryum nickli şahıs" abime "ki o da chelsea yı tutuyordu" sinirimi boşaltmak amacıyla okkalı bir mesaj yazmıştım.
.mına koduuum diye başlayan,.mını gotünü ziktiklerim diye devam eden ve gotler diye biten bi mesaj yazıp göndermiştim. karşılık olarak "one yaaa" diye bir bir cevap almıştım. mesaj abimden değil kız arkadaşımdandı.
bizim okulda ki bi efsane buna iyi bi ornek sanirim:
senenin ilk dersi hoca gelmis, ders hakkinda tahtaya birseyler yazacak ama bide bakiyor tebesir yok. tahtanin saginda ve solunda iki adet kapisi olan buyuk amfiden birisini yandaki amfiden tebesir almaya yolluyor.ogrenci bolumde henuz yeni oldugu icin amfinin sag kapisindan cikip sol kapisindan giriyor ve hocaya soruyor:
-hocam kusra bakmayin. ben yan amfiden geldim fazla tebesir varsa birini alsam.
siniftaki kikirdamalara aldirmayan hoca :
+yok oglum biz de az once bi arkadasi yolladik tebesir bulmasi icin.
daha hala uyanmayan ogrenci peki hocam deyip cikiyor tekrardan sag kapidan amfiye girip:
- yan taraftada yokmus hocam diyor
hoca cocuga peki o zaman otur yerine deyip kaldigi yerden devam ediyor.
bademcikler deli gibi ağrır ve öksürük dayanılmazdır. yataktan kalkılır şurup içmeye gidilir. uyku sersemliği şurup yerine tentürdiyot şişesi alınır ve ölçeğe bile koymadan kafaya dikilir. sonrası mı? *
*ilk okuldayken 2 sayfalık ödevi 22 sayfa sanıp uykusuz kalma ve parmaklarını feda etme pahasına yazı yazmak.
*babanı aradığını zannedip sevigiliyi arayıp alo baba demek.
* öğretmeninle konuştuğunu unutup lafa ya hoca bi sittir git diye başlamak.
....bu böyle sürer gider.
eski sevgilinin babasının adı ile yeni sevgilinin adının aynı olması sonucu eski sevgilinin babasının telefon numarasını silmeyi unutup gayet hos içerikli bir mesaj atmak buda yetmezmiş gibi yanlıslıgı hala anlamayıp yarım saat sonra sevgilinin yanında sevgilinden gelen telefona sasırıp allah allah kimi kaydettim diye sızlanırken sapık zannedip sevgilin ile eski sevgilinin babasının pişti olmasına vesile olmak sonrada o dünya beyefendisi adamın bi sürü küfür yemesine sebep olmak.evet sucluyum.
http://www.uludagsozluk.com adresine girilir. uzunca bir süredir yazar alımının kapalı olduğu biline biline, bir şans diyerek üye ol kutucuğu tıklanır.
o da ne! yazar olmanız için gerekli bilgileri girmeniz gereken ekran geldi. süper.
heyecanla bilgiler girilir.
elektronik posta satırına t yazılır yazılmaz, otomatik olarak mail adresi bilgisi oraya taşınır, enter ile bakılmadan geçilir.
tüm bilgilerin girimi tamamlanınca, aktivasyon maili beklenir, beklenir, beklenir.
Alla alla neden gelmez ki! Back tuşları ile girilen bilgilere bakılır, veeee
tapir@gmail.com yazılacağına tapir@mail.com yazılmıştır.
tekrar üye olmak için üye ol tıklanır, o da ne yazar alımı yine kapalı.
sonra mail.com'da tapir adı kullanılmıyor olsun diye dua edilir. girilir 10 dolar bayılınıp, bu adres satın alınır. aktivasyon mailine ulaşılıp, okey verilir. ilk iş giriş yapılıp mail adresi değiştirilir.
Siz siz olun, sözlüğe üye olurken girdiğiniz mail adresinizin doğruluğuna çok dikkat edin!
anne komşu ya gitmiştir, gitmeden önce tembih tembih üstüne rire jaune bunaltmıştır;
a : kızım, baka ocağı kapatmayı unutma 10 dk sonra kapat.
rj : tamam anne merak etme. *
a : bak, unutma!..
rj : güle güle.. merak etme 15 dk sonra kapatacam.
a : kızım 15 değil, 10 dk.
rj : tamam ya şaka yaptım. *
a : hadi allah'a emanet ol. dikkatli ol..
rj : sende.
... aradan 3 saat geçmiştir...
a : ben geldim.
rj : aaaa!.. hoşgeldin.
a : rire jaune şimdi mi ocağı kapattın. kokmuş sanki.
rj : aaaaa!.. anne ben onu hiç kapatmadım ki.
a : allah seni iyi etsin.
rj : ya çok özür dilerim tamamen aklımdan çıktı. **
Erotik videoyu açık bırakıp banyoya gitmek ve döndüğünde annene açıklama borçlu olmak.
-Offff bıktım bu virüsten yaa! format lazım ama işte para da yok ki!(sıçtık bari sıvayalım hesabı)
-(Bilgisayardan hiç anlamamasına rağmen kafa sallanır)tabi tabi, hadi bu sefer yedik.
artık dalgınlıkların önüne geçmek gerek..bir yaz sezonu sonunda memleketten okuduğunuz kente doğru göçünüz başlar, böyle elinizde bir sürü yük, annenizin yaptığı konserveler, pasta börek, alet edevat, eksik tamam ne varsa paketlenmiştir artık.. yol boyu düşünür, hayalini kurarsınız, şu elinizdeki yükleri bir an önce eve bırakıp, kendinizi yatağa atmak şeklinde.. apartmana gelirsiniz ki maalesef kapının önünde yüzünüzde uzun ve aptal bir bakış peydah olmuştur .. anlaşıldığı üzre anahtar kilometrelerce uzakta kalmıştır..