bundan 5 sene önce üniversite sınavından sonra tercihleri yapıyordum. puanım fena sayılmazdı ama ilk 1000 de de değildim tabi. tercihleri yaparken en başa -lan olur da tercih etmezler- diyerekten bilkent, galatasaray ve koç hukuku döşedim. sonra tercihleri onaylatmak için okula gittim. müdür bey tercihleri girdi. onaylıyorum, istersen son bir kez daha bak dedi. onaylayın dedim bakacak bir şey yok zira 1 haftadır her gün kontrol ediyordum. müdür bey gençsiniz hata olabilir dedi ben bir daha bakayım dedi ve kılavuzu aldı elimden. baksa ki ilk tercihim olan koç hukukun burssuz olan seçeneğini işaretlemişim. bilen bilir burssuz bölümlerin de puanları oldukça düşüktür. oradaki adını sanını bilmediğim adam -ki arifiye aöl ün müdürüydü- benim 2 yılımı kurtardı. bir kez daha teşekkür ediyorum kendisine.
bu basligi acmadan once yaptigim sacmaliktir;
internetten radyo dinlemekteyim. radyonun sesinin yuksekligi rahatsiz etti, kisayim dedim ve elime yanimda bulunan tv kumandasini alip kapali olan tv ye dogru uzattim. tebrik ediyorum kendimi!
metrobus çıkışında akbil basmaya çalıştım . bir de akbil basmanız gerekmiyo diye uyaran ablaya "aaa öyle miiii ?" diye ben memleketten yeni geldim numarası yaptım.evet.yaptım
alışveriş merkezine girerken x-ray cihazından gecişte cep telefonumu sagdakı masaya bırakıp, yine aynı masadaki metal dedektörünü alıp yoluma devam ettim. *
staj yaptığım okulda ilk dersimde başıma gelen absürt olaydır benim için.bugün ilk gün. ilk intiba önemlidir diyerekten sabah erkenden kalkıp duşumu aldım, traş köpüğünü çokca pıskırtarak sinek kaydı traşımı oldum.ömrüm boyunca 2 defa giymişliğim olan takım elbisemi giyip bağlamayı bir türlü beceremediğim at yuları gibi uzun olan kravatımı geçirdim boynuma.aynanın karşısına geçip saçları sağa yatırdım moda girmek için.enerjik olayım diye annemin ev yapımı çilek reçelini boca ettim taze ekmeğin üzerine..uğur getirsin diye sulu sulu öptüm annemi yanaklarından.(annemin en nefret ettiği seyler listesinde liste başıdır suluca öpülmek). sonrasında annem günlük terlik fırlatma şampiyonasında yeni bir rekora imza attı ve ense kökümü 4 metreden 12den vurdu. darbenin verdiği etkiyle sendeleye sendeleye evden ayrıldım...
sabah işe gitmekte olan komsumuzun tiki kızı takım elbise içindeki halimi görünce ''ahhaa ayy tipe bak pek şeker olmusun'' diyerek alaycı bir tavırla yaklaştı. aslında demek istediği: ''bu ne hal,götüm gibi olmusun resmen''di.teşekkür ederim,hayırlı işler sana dedim istemeye istemeye. aslında demek istediğim:''hassiktir ordan ben bugün öğretmen oldum,sen git iş yerinde patrona ver''di.
egomu pohpohlamamın verdiği hazla okula ulaştım.ilk ders lan bu heyecanlanıyo insan.dersten önce tuvalete uğradım,derste çişim gelirse rezil olurum mazallah.! böbreklerimde tek sidik molekülü kalmadığından emin olana denk işedim.ellerimi yıkayıp son bir bakış attım aynaya.hersey yolundaydı.yolunda da gidecekti. dersime girdim sevkle anlatmaya başladım 1 haftadır hazırlandığım dersi.tam o sırada gözlemci hocanın yanında oturan gürbüz velet yerinden fırladı ve yanıma sokuldu,kulağıma o lanet cümleyi fısıldadı: '' hocam fermuarın açık kalmış'' ani bir hareketle 180 derece dönüp yüzümü tahtaya, kıçımı sınıfa vererek hayatımda sıçtığım en büyük boku sıvamaya çalıştım.. tekrar yüzümü döndüm bana götüyle gülen 40 tane velet ve gözlemci hoca. gözlemci hoca gülen veletlere ''hişşt sesiz olun hocanızı dineyin'' dedi.aslında demek istediği: '' sikicem şimdi hepinizi sesinizi çıkarmayın,adam yapmış bir mallık görmezden gelin''di. haklımıydı? haklıydı. dersimi bitirip ''dersi iyi dinlediniz,pek verimli bir ders süreci geçirdik,teşekkürler dedim'' aslında demek istediğim: '' bidaha öğretmenlik yapanı siksinler...''di.
sabah hazırlanırken bilgisayar masasının alt kısmını çekip kahveyi koymak. aradan bi kaç dakika geçince, yer kaplıyor diye masanın alt kısmını içeri itmek.
sabah işte.
belediye otobüsüne akbil yerine öğrenci kartını tutup beklemek ,şoförün farkedip dalga geçmesi .kendine iyi bak cümlesine aleykümselam diye cevap vermek.
heyecanlıyken sınır tanımayan dalgınlıklardır.
henüz ilk işim, üzerimde emanet gibi duran kumaş pantolona mı alışsam cekete mi karar veremediğim günler...
şubeye önemli biri geldi ve oldukça sinirli. ben koştura koştura müdürün yanına gidip 'anne ayşe hanım geldi, çok sinirli, sizi soruyor' dedim. patronuma anne demekle dalgınlıkta çığır açtığımı kabul ediyor, gözlerinizden öpüyorum.
