dışardan gelmişsin, yorgunsun. çayı demledin, şekeri attın. televizyonu açtın. sallanan koltuğuna oturdun. pijamalarının üstüne bir de battaniye aldın, başladın sallanmaya. ulan bir baktın kumanda kanepenin üzerinde, çay kaşığını da mutfakta unutmuşsun. o an kötüdür...
salon takımını taşırken çok mutlu oluyorum. ben nereye o oraya gidiyoruz. sürekli bir kamyonetle dolaşıyorum ama olsun eşya sevgisi bu, zorda olsa uyguluyorum.
(bkz: hepsi benim çocuklarım.)
edit : arkadaşım neyi eksiliyorsun anlamadım ki, amacın ne rahatsız mısın? Hiç bir demagoji ya da tartışmaya açık birşey yazmamışım ki, neyi eksiliyorsun? Fotoğraf makinamı ve ekipmanlarımı yanımda taşımam seni neden bu kadar rahatsız etti anlamadım ki?!
döner bıçağı. acayip bir haz verir insana, ufak bir tartışmada bile; "çekerim emaneti siker*im adaleti" diyerek kemerinizden çıkarabileceğiniz mükemmel bir alet.
ilkokul: futbolcu kartları.
ortaokul: tasolar.
lise: gitarım ve kominik kitaplarım
üniversite: kameram. *
iş hayatı: hiç bir şey taşımak istemiyorum artık.