hiç düşünmez ki bu insanlar geri zekalı mı. neden hepsi arkada oturuyor. ön taraflar boş diye "anaa boş yer var lan kap kap koş çocuğum." gibi cümleler kurulup nasıl da heyecan yaşatıyorsun bütün salona ve o çocuğa çirkef teyze!
ilk önce o çocuğu ele alıyorum. o çocuktur ki; görev verilmiş olmanın verdiği eziklikle ve bunu yaparken çektiği sıkıntılarla baş başa bırakılmıştır. eline de çanta, mont gibi şeyler verilmiştir ki her geçtiği yere bir iz bıraksın da kimse oturmasın. yazıktır günahtır.
o salon ahalisidir ki; "bunlar protokolse yemin ediyorum ben hayvanım" gibi cümlelerle kendini yer durur. neyse!
bu protokole oturan ancak protokol mensubu olmayan insanların en büyük özelliği; suratlarında anlamsız bir gülme efekti ve ikide bir arkaya dönme hareketidir.
tüm bunlar yaşanırken görevli gelir ve protokol mensubu olmayan kişilerin oradan kalkması için uyarıda bulunur.
-burası protokol, lütfen kalkar mısınız?
yaşlı dede olaya el atar. ayağa kalkar ve görevliye yönelir, sert bir bakış atar;
-nası yea?
onca şeyin bir anlamı olduğu anlaşılır ancak kabullenmek kolay değildir. o göt o koltuğa alışmıştır bir kere. kendi ısısını vermiştir o koltuğa o göt! kolay mı be!
ardından dede devam eder;
-ya bakın biz züpçük belediye başkanının genel yardımcısının bir tanıdığının akrabalarıy..
+beyfendi lütfen!
tripli ve atarlı kız torun ise çoktan mağlubiyet kabullenmiş ve bir elinde telefon ile üfleyip püflemektedir. bu kızların en büyük özelliği zor durumlarda ailesine destek olmayıp moral bozmaktır. "hadi gidelim artık yha" deyip durur. puşt kız. pezemenk. zaten bu kızlar güzel de değildir ha. kezbandır kesin. neyse!
yalnız yıllardır kimsenin sormadığı bir soru vardır.
soru: "o protokol neden son dakikaya kadar dolmamaktadır?"