bugün

eski halinize dönmeniz zor olabilir sizi birçok şeyden de edebilir.
Zordur, tavsiye edilmez. Bir yerden sonra adamı delirtir. Yalnız olmayın ayol.
Akıllara, yalın'dan "alışmaya çalışmak diye bir şey yok, alışmak zorundayım." dizelerini getirir.
kendinize zarar vermemek, toplumdan soyutlamamak, normal hayata devam edebilmek için yalnızlığa alışmak zorundasınızdır ne yazık ki. Ne kadar zor olsa da, bu böyle.
multiplayer oyunları bile tek başına oynayıp, bu durumda bir anormallik görmemektir.
oğuz atay'ın tutunamayanlar romanında sarf ettiği bir cümledir.cümle kısaca şöyle:

"beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boş yere mağaramdan çıkarma beni. alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna."

burada özellikle "yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme" kısmı bencileyin çok önemlidir. çünkü bir insanın hayatımıza girmesi özünde bizi yeni bir yalnızlığa alıştırır. bu yalnızlığın adıysa ilişkidir. ilişki kelime anlamı olarak bir etkileşimi imlese de buradaki etkileşim ve bölüşüm bambaşka bir yalnızlık yaratabilir.

tabii ki oğuz atay'ın anlattığı daha farklı bir yalnızlıktır. onun bu cümledeki korkusu yalnız kalmak değil, terk edilmektir.
alışılmasındır vazgeçmesi daha zor oluyor.
zordur.
kurbana bile 7 kisi girilen bi ulkede..
arkadaş ya da aileden ziyade hayatında bir sevgiliye ihtiyaç duymama durumudur.
uzun ve yorucu ilişkilerden çıktıktan sonra, biraz kendime geleyim derken bir bakmışsınız uzun zaman geçmiş ve hayatınızda birinin varlığına ihtiyaç duymayacak hale gelmişsiniz.

ona göre plan yapmak, ona göre yaşamaya çalışmak, onunla görüşmek için arkadaşlarına, ailene, hobilerine ayıracağın zamandan çalmak, belki onun isteklerine göre giyinmek, onun istediği kişilerle görüşmek ya da görüşmemek gibi durumlardan uzak kalarak, kendinle kalmaktır.

o kadar alışmışım ki yalnızlığa, artık her erkeği dünya ahiret kardeşim gibi görmeye başladım ve bu yüzden erkeklerle olan ilişkimde rahatım.
Bazen can sıkabilir ama genel olarak iyidir.
Hep olmak istediğim ve başaramadığım durum. Çünkü insan yalnızsa özgürdür. özgürlüğü özledim. dedirten durum.
Parasızlığa alışmakdan daha kolay bir olay .
alışıldığı taktirde terk etmesi çok zor. hayatına biri girmek istediği zaman yapmak istediğin şeyleri yapamayacağını zannedip o kişiden uzaklaşmaya sebep oluyor bu meret. başka insanlara tahammül sınırın düşüyor. alışmayın , alışmış insanlara da kızmak, yargılamak yerine anlamaya çalışın
beni korkutandır. korkuyorum alışmaktan.
en başta kimsenin alışmak istemediği, yalnız zamanlar biriktikçe tuğla tuğla inşa edilen bir duvardır.
Bir gün gelir o duvarı birilerinin yıkacağına dair o cılız umutlar bile yok olur.
Artık yalnızlıktan dönüş çok çok zordur.
işte bu çok acı. çocukluğumdan beri yalnızım evde. kendi kendime büyüdüm diyebilirim. kendi kendime yetebilmeyi öğreniyor insan. ama neden? neden bir birine yetmek varken kendi kendine? bu teklik durumu çok mide bulandırıcı. ağlasam sesimi duyan olmaz gibi. ürküyorum.
"yalnızlığım benim,sidikli kontesim! Ne kadar rezil olursak o kadar iyi".
Alışırsın denir,kalıtsallaşır deselerdi keşke.hani ayda bir çalan kapını kırasın gelir,yok etmek istersin beynini.bütün uzuvlarında sabit bir acı.teşhisi imkansız.böyle mi olacaktım dersin?artık "biz"li cümlelerin tükenmişliğinde.
öyle bir alışırsın ki yalnızlığa en sonunda,yalnızlığın yürür bütün adımlarında.
alıştıranlar utansın denilesi başlık.
Yirmi senedir yalnızım.

Zor bisey değil. Denenebilir.
en uzun alışma sürecine sahip ve en kalıcı alışkanlıklardandır yalnızlık. alıştıktan sonra artık kalabalıklar sizi boğar. hayatınızda fazla insana yer yoktur. kalabalık aileler ilginizi çekmez. evde çocuk bağrışmaları istemezsiniz. kısacası insanlardan uzaklaşırsınız ve saçma şekilde gerçekten bunun iyi bir şey olduğunu düşünürsünüz.
(bkz: ben)
görsel
Kendi kendinize vakit geçirmeyi sevmek ilk adımıdır. Sonra tek kişilik yemek yapmayı başarmak gelir. En zoru soğuk yatağa girmektir. Bir süre sonra televizyon karşısında kanepede uyuyarak bunu da atlatırsınız.
insannın en iyi dostu kendisidir.
Yanlızlık alışılması gereken en önemli duygulardan biridir. Çünkü piskolojik rahatsızlıklar hep böyle çıkar, yanlızlığa alışamamak.
Yalnızlığın son ve en fena evresidir.

Hissizleşir insan.
insanlar dolu bir mekanda olmamaya, ya da sizi çok seven insanlara sahip olmamaya alışmak değildir bu sadece.
Kalben ya da sosyal açıdan bireyin tatmin oluşu değildir.
Hissediştir.

Kalabalıklar içinde de yalnız hisseder bazen insan. Ya kalabalığa ait olmak istemez ya da zaten o kalabalık ona bu aidiyeti vermemiştir bile.
Adı üstünde kalabalıktır onlar. Hayatındaki fazlalıklar insan kılığına bürünüp sarmıştır insanı.

Her can sıkan şey gibi hatta ölüm gibi alışır insan o kalabalığa.

Kalabalıkların içerisi bireyin öldüğü yerdir...
O da ölür haliyle.
Kendisini anlamaya çalışırken, iç odalarında bir yerde, bir şeyler ararken; ölü bulurlar zat-ı muhteremi.
Sonra da cesedine sorarlar:
-Neyin var? Neden böylesin?

"iyiyim."
Ve ceset konuşur.
içindeki onca dehşete, onca konuşma isteğine rağmen iyi olduğunu söyleyip ölü taklidi yapmaya devam eden bir Cesettir çünkü o.
Çünkü alışmıştır 'iyi' bir ceset olmaya.
Çünkü ölmeyi yaşayanlara anlatamayacaktır. iyi bilir. Kendinden bilir.
hayır başka sansın mı var?
en iyi yalnız yaşayanlar bilir bunu, bir de masa kaç kişilik olursa olsun yalnız olanlar.
hava mis gibi olur, insanlar cıvıl cıvıl dışarda, sahilde, yürüyüş parklarında, piknikte, cafelerde, kahvaltıdadır ama sen yalnızsındır işte, tek basına çıkıp gezsen, güzel bir kahvaltı edip demli çayını içsen ne fayda, istediğin kadar ben tek basıma vakıt geçirmeyi seviyorum desen ne fayda, bu ruh istemiyor mu ki diğer eşini?
insanlar bir bir çift olurken, sen daha kaç yıl daha müzmin bekar kalabilirsin ki,
doğan güneşin aydınlattığı aynı pencereye birlikte uzanmadıktan sonra.
alışır insan her şeye, istediğin kadr mutsuz ol, isyan et, öyle bir alışıyorsun ki tek kişilik hayatlara, alışkanlıklara, kendin bile şaşırıyorsun.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar