yalnızlık

entry9503 galeri519
    550.
  1. cüzdanınızdaki cepler bomboşsa siz anlamışsınızdır yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu.
    1 ...
  2. 551.
  3. çığlık atmak, ağlamaktan daha kolay,
    dışarıya bağırıken, çok çegingen oluyorum.
    insanlarla dolu bir oda da, kendimi çok yalnız hissediyorum.
    yalnızım, beni kimse duymuyor.
    yalnızlık benim yaşam tarzım,
    ama benim istediğim bir şey değil, biliyorsun,
    hiç bir şey yapamazsın.
    yalnızlık benim duyduğum şey.
    neden yalnız olduğumu anlamak ise gerçekten de çok zor?
    eğer kalbime bakarsan göreceksin.
    daha iyi bir şeyler olmak için uğraşıyorum,
    eğer, kalbime bakarsan hissediceksin.
    hareketlerimi kısıtlıyorum,
    eğer kalbime bakarsan, öğreneceksin.
    sadece, yaşadığım dünyayı daha iyi bir hale sokmak için uğraşıyorum.
    bunların hepsini yalnız yapıyorum.
    aşağılara, çok aşağılara doğru gidiyorum.
    öyle kayboldum ki, gidecek bir yerim bile yok.
    duygularım var,
    öyle duygular ki, hiç bilmemeyi tercih edersin.
    bazı zamanlarda,
    daha fazla çekemeyecekmişim gibi hissediyorum.
    görünüyor ki, olaylar elimizde olmadan daha da büyüyor.
    niye hiç birşey planladığım gibi gitmiyor?
    lütfen söyler misin?
    nasıl bütün bunlara 'anlıyorum' demeye cesaret ediyorsunuz?
    size söylüyorum...
    kimse bu durumda olamaz.
    tümüyle yalnızım.
    beni terk edin.
    kimseyi gazaplı bir hale sokmak istemiyorum.
    hiç bir zaman olmak istemediğiniz yerlerde yaşadım,
    öyle yerler ki, bir dakika bile tahammül edemezsiniz.
    öyle şeylerle karşılaştım ki, hiç bir zaman görmek istemezsiniz.
    öyleyse size beni yargılama hakkını kim verebiliyor?
    oturup, parçalanmakta olan dünyamızı seyrediyorum
    yardım için haykırıyorum ama etrafımda kimse yok..
    suicidal t.
    3 ...
  4. 552.
  5. ayrılık henüz yenidir. telefon hiç bu kadar suskun kalmamıştır daha önce,o oda , o ev hatta yaşamının bile hiç bu kadar sessiz anları olmamıştır. sonra tek tek numaralara bakarsın telefon rehberindeki bu sessizliği bozmak için. o an yanında en çok olmasını istediğin kişiyi arayamazsın elbette ama birilerini mutlaka bulurum ümidiyle bakarsın çoğuna yıllardır seslenmediğin isimlere. kimileri ulaşılmayan insandır artık kimileri kaydı olmayan abone. kimileri belki de aramana cevap veremeyecek kadar sağır olmuşlardır senin hayatına. sonra o isimlerin arasında en çok özlediğini hissettiğin lisedeki sıra arkadaşını ararsın. 'sana ihtiyacım var gel ' diyemezsin elbette hemen. hem deseydin onun artık başka bir şehirde olduğunu öğrendiğinde kendini boşu boşuna yalnız ve vefasız bir ahmak konumuna getirdiğin için daha fazla üzülürdün. ardından ' neyse ben sadece bir sesini duymak istedim ' dersin ve telefon kapanır. sonra bir zamanlar sana ayrılık acısıyla içini döken iş arkadaşını ararsın, ' beni anlasa anlasa o anlar ' dersin. ama o da bir süre sonra ağzında gevelediğin sözcüklerin farkına bile varmaz ve artık telefonu kapatmak zorunda olduğunu ve nişanlısını sinemaya gitmek için bir an önce evinden alması gerektiğini söyler senin demek istediklerini ağzına tıkarak. belli ki roller değişmiştir. tam umudunu kaybetmişken son olarak bir zamanlar ' senin her zaman yanındayım ' diyen üniversite arkadaşını ararsın. telefonu çalar çalar ama ne çare. anlarsın ki o da yanında değil. kimseler aldırış etmez teselli arama davetine, besbelli yalnızsındır.
    3 ...
  6. 553.
  7. kurtulmak için bazen grurunuzu yerlere sermeniz gerekiyor.. bunu yaptığınıza pişman olacağınızı bildiğiniz halde kurtulmak için başka şansınız kalmayabiliyor..
    2 ...
  8. 554.
  9. 555.
  10. kimi zaman sebebi çekingenliktir, konuşamamaktır, doğru sözü bilmemektir karşındakine söylemek için, ki bu yüzden kalabalık içinde de olsan, ailenin, arkadaşlarının içinde de olsan, seni seven birileri de olsa yalnızsındır; ve eğer tanrın da yoksa yalnızdan da ötesindir.
    1 ...
  11. 556.
  12. çok somut bir kavramdır. klişedir herkes der, kalabalıkta yalnızım diye, yada burda yalnız otursamda içimde "o" var yalnız değilim. ama öyle değildir o iş, yalnızlık tek kişiyle ilgilidir, kalabalıkla işi yoktur. somuttur.

    somut nedir? beş duyu organıyla kavranabilirliktir. görüyorsan, duyuyorsan, tadıyorsan, hissediyorsan, koklayabiliyorsan vardır, somuttur. yalnızlık da öyledir.
    burnuna bir koku gelir, onun kokusu, sizi yalnız kalmaktan kurtaracak tek koku ağzınıza onu hatırlatan tadlar gelir hemen, birlikte yemekten hoşlandıklarınız, onun tadı... tadarsınız. sesi çınlar kulağınızda, şen kahkası, size hitabı, şakaları duyarsınız. kafanızı çevirir kokunun yönüne bakarsınız "o" değil, görürsünüz. en sonunda hissedersiniz yalnızlığı. öyle soyut hissetmekten bahsetmiyorum, eğer hançer saplansa yüreğiniye, aynı acıyı hissedersiniz. o kadar somuttur işte hissetmek. o kadar somuttur yalnızlık
    1 ...
  13. 557.
  14. ne yanar bana atesi dilden ozge,
    ne calar kapimi badi sabadan gayri.

    beni dil atesinden baskasi yakmaz,
    kapimi da sabah ruzgarindan baska calan yok.
    1 ...
  15. 558.
  16. benden öncede yazdılar ve bir vakit sonra bende yazdım. sanırım gabriel garcia marquez insanoğlunun yüzyıllık yanlızlığını yazarken bile bizler gibi hep aynı şeyden dertliydi. insanoğlunun belki de milyon yıllık belki de bin yıllık fakat kesin olan bir ömür boyu yanlızlığından dertliydi. dertliyiz.

    yanlızlık

    gitti gidenler şimdi tek tabanca
    kalemimle baş - başa tek kalınca
    ölümdür, nakaratı son cümlemin
    sözlerimde ağladı ruhum, gece sabaha varınca

    sırala bana tüm sözleri
    kurtar karanlıktan bu gözleri
    hayata dair, sevgiye dair anlat
    pesimistim, yok sen kadar yaşama dair önsözlerim.

    ağzımda son sigaramın tadı
    beden ölüme biraz daha yaklaştı
    yalnızlık, 9 mm-lik katil kurşun
    ruh bedenden çoktan uzaklaştı

    gitti gidenler kapı ardına kadar açık
    serseri mayındır anılar odama saçık
    güneşe bakan kör gözdür, yalnızlık
    aklım her gün biraz daha kaçık.
    2 ...
  17. 559.
  18. okuduğunuz her kitabın kahramanı olmaktır. siz, bir türlü siz olamazsınız..
    1 ...
  19. 560.
  20. bazı insanlar kanlarında trajediyle doğuyorlar sanırım. sürekli olmasını istemediğin şeylerin olduğu ya da istediğin şeylerin olmadığı bir hayat ne kadar yaşanabilir olabilir ki? dışarıdan bakıldığında özenilen fakat bizzat yaşayana acıdan başka bir şey vermeyen bir yaşam. boşluk. anlamsız çabaların doldurduğu bir boşluk. yer yer çırpınmak, çabalamak; sonraları düşünmemeye çalışmak umursamamak. azmin bitmesi, hissedememek. tükenmek. yaşama bağlayanların tükenmesi değil bu acı, bunun farkında olmanın acısı. en iyi dostun sigara olması. o renkli ekrana bakarken tüketilen paketler, kaybedilen yaşanası günler, o günleri yaşamayı umursamamak. telefona gelen mesajda heycanlanamamak, duyulan neşeli müzikte hissedemediğin umut. insanlardan soğuduğunu farkettiğin anlar, paylaşmaktan çekindiğin anlar, yalnız olmak istediğin anlar.

    yalnızlık yalnızlığı getiriyor yanıbaşında. sigaraya yeni başlamak gibi. başta boğucu, sonraları bağımlı yapan cinsten. hepimizin yalnız öleceğimiz gerçeğine sırt dönmemektir yalnızlık. mutlu maskeni çıkarıp çıplak gözle hayata baktığındır. yaşadığın şeyin özünde acının olduğunu farketmektir. çünkü yaşadığın doğrundur, gerçeğin yalnızlık.

    artık gerçek dostlarımın yanındayken bile hayatta kalmaya karşı kararsız duygular besliyorum. boşluk ve sessizlik, kendini kandıramamaktan daha acı verici olabilir miydi?

    sanmıyorum.
    2 ...
  21. 561.
  22. Dünyaya ilk gözlerimizi açışımızdır gözyaşı...

    Her bebeğin annesinin karnındayken aldığı nefes dünyada son bulur ve akciğerlerinin solunum yapması için, nefes alabilmesi için ağlaması gerekir...

    Ben, dünyaya gözlerimi açtığım andan beri gözyaşının esiri olmuş bir yolcu,

    Akıp giden gözyaşlarımı izler dururum zamanın izinde...

    Sabahın ayazlarında ruhum üşür,

    Annemi ararım sıcak kokusunu nefesime çekmek için,

    Yoktur,

    Bir dost ararım ellerimi ısıtması için ,

    Yoktur,

    Duvarları seyrederim,

    Konuşurum onlarlada bir çift kelam etmezler...

    işte bu, yalnızların ruhu üşüyenlerin türküsüdür :

    Dünyaya gözlerimizi açtığımız andan beri ayaklarımız hep açıkta kalmıştır ,

    Yorganların altına sarmışızdır,

    Olmamıştır,

    Karnımıza çekmişizdir ısınması için ,

    Olmamıştır,

    Ayaklarımız hep açıkta kalmıştır,

    Sabahın hiç beklenmedik anlarında uyandırmıştır bizi,

    Ayaklarımız hep üşümüştür,

    Ruhumuz hep üşümüştür,

    Ve bu dünyadaki yolculuğumuz bitene kadar hep üşüyeceğizdir!

    Ve bu dünyadan göçüp gidene kadar hep tek başınayızdır!

    Ve bu dünyadan göçüp gidene kadar hep yalnızızdır!
    4 ...
  23. 562.
  24. insanın içine gömüldüğünde ve kendi içinin derinliklerini toprakla özdeşleştirdiğinde, gerçek anlamın sanal olarak dayatılanlardan üstünlüklerini anlama bilgeliğine erişme sürecinde yaşadığı duygudur yalnızlık. . . Diğer yandan yalnızlık; sanal gerçeklik aracılığıyla klonlanan insanın dünyanın bir illüzyon sathı mahalli olduğunu kavramasıyla kendine dönerek yaşadığı farklı gerçekliği bir algılama saplantısı olarak kabul edip vites kolunu geriye doğru aldığında yaşadığı duygudur. Sanal olanın karmaşıklığından kurtulmuş fakat diğer taraftan almadan vermeyi beceremeyen, beceremediğinden utanan, utancından Yaratıcının Gücünden tedirginlik ve şüphe duymaya başlayan, verdikçe zengin olacağının hiç farkında olamamış insanın yüreğinin mengeneyle sıkışmaya başlamasıyla hissettiği duygudur yalnızlık. . . O aynı zamanda ruhsal dünyanın kendine ve diğer insanlara yönelik cimrisidir. Cömert olanlara akıl sır erdiremez. Tıpkı Sibirya'da yada Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan yaratılışın bir çok hasletinden uzak insanlar gibi..
    1 ...
  25. 563.
  26. Uzun süreli olduğunda tehlikeli olabilecek durum.
    3 ...
  27. 564.
  28. dertleşmeye, içini dökmeye, belki teselli bulmaya gerek duyduğunda, saat kaç olursa olsun çekinmeden rahatsız edebileceğin birinin olmadığını farketmek.
    1 ...
  29. 565.
  30. kimilerinde vazgeçilmez olup, bağışıklık halini almış duygudur.tek dostum denilip arkasına sığınılandır.
    tehlikesinin farkına varılamadan insanı içine alandır. kısa sürelileri onay bulsa da uzun sürelisi tavsiye edilmeyen, kişiyi bir süre sonra 'böyle geldim böyle giderim' fikrine sürükleyen, mutsuzluk temelidir.
    bir de akıl almaz boyutu vardır bunun. kişinin birşeylerini paylaşacağı kimse yoktur yalnızdır, yaşar yalnızlığını. lakin karşısında kendini ona adamış, herşeyine ortak olmaya çalışan, onu her daim dinlemeye hazır biri bulunurken neden sığınır kişi bu duyguya?
    anlatılamayandır, anlaşılamayandır. gerçek olmadığı sürece karşıdakine de çektirtendir. *
    1 ...
  31. 566.
  32. 567.
  33. bazen korkudur bazen tarifi olmayan bir mutluluktur.
    1 ...
  34. 568.
  35. bundan yıllar, yüzyıllar önceydi.. insanoğlu yalnızlığı keşfetti.. evet, 'keşfetti' çünkü yalnızlık kabak gibi varoluşun başından beri, en başından beri orda, oracıkta dikiliveriyordu. stabilite kelimesinin hakkını veriyordu yalnızlık, zira hiç bir kavram böylesine dolu olup boş gibi görünürken yüzyıllarca değişmeden kalabilmeyi başaramıyordu. turkcell'in selocanları gibi herkesin de görünmeyen/görünen yalnızlıkları vardı. hani şu ufak ama işlevsel olanlardan bahsediyorum. doğumdan-ölüme.. adım atınca adım atıyor, koşunca koşuyor, durunca duruyor, sen onu bıraksan bile seni bırakmıyor, üstelik bir dağın başında, binlerce kişinin ortasında ya da sadece yeniden tutunabilmek adına çabaladığınız bir anda yanı başınızda beliriyor.. ben buldum! adını da yal-ocan koydum.. annemizin rahminden yeryüzünün sarı ışığına 'merhaba!' dediğimiz o ilk anda yanımıza birer tane eklediler. turkcell'in sormadan gelen mesajları ya da aveanın istemeden dahil olduğumuz kampanyaları gibi. farkında olmadık çoğu kez, belki göremedik, belki görmezden geldik bilmiyorum. bütün bunlar isteğimiz dışında gelişti.. şimdi hepimizde var birer tane. kenarda, köşede, belki tam hayatımızın merkezinde.. ama var, göremeyenlerde de. yal-ocan.. öyle masum görünümlü hayat merkezini ele geçirmiş yalnızlık parçaları. seni parçaladıkça bütünleşen. hayatın sarı ışığına 'elveda' diyeceğimiz o yakın güne dek her daim istemesek de yanımızda, yanıbaşımızda. bir telefon telinde, bir resim çerçevesinde, belki sağ omzunda ya da tam kalibinin üstünde.. onunla mücadele imkansız.. onunla mücadele amaçsız.. sonucu belli olan savaşa, yenilgiye göz kırpmaktan farksız.. öyleyse teslim edelim benliklerimizi yal-ocanlara.. yapacak daha iyi alternatifi olmayanlara, yorgunlara, tükenmiş ve yara almışlara..
    yal-ocanlarla kop hayattan..
    2 ...
  36. 569.
  37. kimi zaman arkadas olandir, kimi zaman lanet edilen ve bazi zamanlarda cok degerli olana verilen addir. ve iyi bir dosta emanet edilir bazen...
    .............
    - ben yokken o benim yalnizligim, ona iyi bak olur mu?!
    - elimden geldigince elini tutarim.
    -...

    ..............
    3 ...
  38. 570.
  39. şu an içinde bulunduğum durum.
    tek kişilik kafe suyu koymak.
    yolda yürüken mp3 bağlı kalmak.
    her bankın uzakta olan birini hatırlatması.
    önceleri yemek yetiştiremediğin evde yemeklerin günlerce sürünmesi.
    tuvalet sırası beklememek.
    anaa ne güzel şarkı diyip yanına dönüp baktığında kimsenin seni onaylamaması.
    saatlerce manasızca tv izlemek.
    uzun uzun pencereden bakmak,bakmak,bakmak...
    2 ...
  40. 571.
  41. kısa dönemde mükemmel, uzun dönemde en sıkıcı ve sikici durumdur. iki ucu boklu deynektir yalnızlık. bu kadar.
    1 ...
  42. 572.
  43. 573.
  44. insanoğlunun en çok korktuğu şeylerden birisidir. ki bence insanoğlunun yalnızlıktan korkması çok normaldir. insan sosyal bir yaratıkdır , toplumdan ve insanlardan ayrı asla düşünülemez. bence toplum bu yönüyle de bireyin bir adım önüne geçmiş olur. hatta bunula ilgili deney bile yapılmış. yanlız bırakılan denek bir süre hanisülasyonlar görmeye başlamış ve duyum eşiğinde değişimler meydana gelmiş. yani denek dengesizleşmeye başlamış. onun için uzun süreli yalnız kalmak ruh sağlığı acısından kötü birşeydir.
    1 ...
  45. 574.
  46. Çirkin emellerine alet oldum dostumun,
    En şanssız adamıyım piyango bahtımın,
    Şimdi kralıyım altın kaplı tahtımın,
    Bir filmin içerisindeyim adı; yalnızlık.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük