O nasıl bir keyif nasıl bir özerkliktir arkadaş. Bi de ay sonu gelip de kiranın tamamı ile faturaların tümünü tek kişi ödeme kısmı olmasa tadından yenmeyecek
evde çıplak dolaşmana kimsenin karışmaması demek. hayattan daha ne isteyesin? düşünsene, don yok, bi sağa, bi sola çarptıra çarptıra geziniyorsun evde. canın sıkıldığında elini donunun içine sokmadan kaşıyorsun falan. ohh... elim ayağım titriyor şerefsizim.
Kişinin bilinçli olarak seçtiği bi yaşam tarzı ise, yalnız yaşamak; harika olanıdır, olağanüstüdür, gerçek yaşamın ta kendisidir.
Ama.. Ama seçilmemis, istenilmeyen bir yalnızlık; tam anlamıyla berbat ve kişiyi bertaraf edicidir.
Özgürlüğünüze balta vuracak tek şey canınızın sıkılması olacaktır. Yalnızlık özgürlükle doğru orantılıdır dememekle birlikte, yalnızlıktan canınızın sıkılması da özgürlüğünüzü kısıtlamaz sadece tadını alamazsınız.
Üniversite için istanbul’a geldiğimde bir çatı katı tutmuştum. Bir yıl boyunca yalnız yaşadım. Çok fazla arkadaş da edinmedim. Her şeyi sorguladığım ve şu anki kimliğime/karakterime büyük katlısı olan bir dönemdi. Herkes bir süre yalnız kalmalı bence.
Ben hep tek başıma ev tutup yaşamaya çalıştıkça, yalnız olamadığıma karar verdiğim durum. işten eve geldiğimde hergğn çoğalan arkadaşlar, her gelen arkadaşım yanında 1 kişiyi getirir ev de 20 kişi olursun, işten eve geldiğimde evime girdiğimde yeni yeni insanlarla tanışırdım. Hiç tek yaşayamadım ben, beyoğlu toplama kampı denilebilir.
Uzun zamandir siddetli bir sekilde istedigim sey. Yurtta kalinca insan mahremiyetin degerini daha iyi anliyor. Avrupada yurt odalari genellikle tek kisilik. Turkiye de niye boyle anlamiyorum. Gerekirse sosyallikten vazgecip yalniz eve cikacagim. Ev arkadasi falan da istemiyorum..
- canın tv izlemek isterse izlersin kimse seni bu diziyi seyredelim diye zorlamaz
- kitap mı okumak istiyorsun al oku kimse başından kaldıramaz
- gezmek mi istedin çık gez şu saatte evde olacaksın diye bir dert yok istediğin saatte dön evine
- sevdiğin yemekleri yapar yersin
- istediğin arkadaşını eve çağır ben onu istemiyorum diyen yok
*asmaya üşenilen çamaşırları 2 gün sonra çamaşır makinasından hiç çıkarmadan tekrar yıkamaktır.
*tuvalete; kapağı kaldır sifonu çek yazısı asmaktır. Hiç beklemediğiniz insanlar sifonu çekmiyor bazen...
*her akşam 12 ye kadar süren alem demektir.
*her türlü zula mekanıdır.
*anahtar isteyen arkadaşlar... annelerine sövüp anahtarı vermiyorum. Hayır sonra o kızı kendi evimde gördükce bana bişeyler olur ak.
*ailenin geçerken uğrama isteği, hele etraf duman altıysa ; bol bol adrenalin..
*alemci arkadaşlara temizlik yaptırmaktır.
*maç günleri kesin şikayet demektir.
*son olarak yatıya misafir edilecek arkadaşlar çok dikkatli seçilmeli, mümkünse kusmayan arkadaşlar
Bir süre denediğim yaşam biçimi. iyi yönleri her istediğinizi , istediğiniz zaman yaparsınız. Ama benim gibi yalnız yemek yemeyi sevmiyorsanız zordur. insanın yemek yapası bile gelmiyor. Sevmedim ben. Etrafımda insanlar olmalı.
iyidir hoştur, kendi küçük krallığınızdır, taa ki hasta olana kadar...
iki gündür hastayım, yataktan sürüne sürüne çıkıp, acı yok rocky modunda çorba yaptım, şimdi burda ölsem kaç günde anlarlar göçüp gittiğimi diye düşündüm. anam nacar anam, gadın anam gelin alın beni diye içime içime ağladım.
ha bir de aşırı derecede sessizliğe alışma durumu oluyor, arada sesli gülünce falan noluyoruz lan deyip kendi sesimden irkiliyorum.
2 sene yaşadım önermiyorum. Belli bir müddeten sonra duvarlarla konuşmaya başlıyorsunuz. Eve tek girdiğinizde o yalnızlık hissi üstünüze çığ gibi çöküyor.
Kimisine göre rahatlık, kimisine göre işkence. Elbette bireyin kişilik özelliklerine, alışıp alışmamasına bağlı bir durum bu.
Daha önce hiç yalnız yaşamamıştım ancak geçen haftadan itibaren bunu tecrübe etme fırsatım oldu. Garip geliyor başta insana, konuşacak kimse olmaması, içeriden kimsenin sesinin gelmemesi vb. kendini biraz buruk hissettiriyor. Sonra alışıyorsun işte, her şey gibi.