her türk gencinin hayalidir ama iş icraata gelince bu gençlerin büyük bir çoğunluğu kayıplara karışır.
öyle herkesin altından kalkabileceği bir olay değildir. yarım saat boyunca aralıksız olarak duvardaki sabit bir noktaya baktıktan sonra akıl sağlığını hala koruyabilme yetisi olmayan insanlar yalnız yaşamayı beceremez.
o yüzden etrafta "ben tek başına yaşamak istiyorum yea" diye gezinmeyi bırakın. kafamı bozuyorsunuz.
çevrenizle ilişkilerinize bağlı olarak sıkıcı veya eğlenceli olabilecek olandır. tabii her zaman sıkıcı veya her zaman çok eğlenceli değil ama yinede imkanı olanlar denemeli diyorum.
bazen susmaktır.
Bazen "susamamak".
o "kim", sessizdir..
bir bardak suyu yerinden kalkıp almayı gerektirir kimse olmadığından..
kulağının dibinde avaz avaz bağıran sessizliğin o tok sesini televizyonun sesini sonuna kadar açarak bastırmaya çalışmaktır.
zordur.hastayken bi tas çorba yapanının olmaması, birinin hasta yatağındayken ilgilenmemesi, paket servise muhtaç kalınması adama hastalıktan daha çok koyar.
bluğ çağının en büyük hayali iken ortayaş döneminin en büyük işkencesidir. kışın soğuktan, yazın sıcaktan şikayet etmek gibi birşeydir.
hastalık zamanlarında, tatil günlerinde daha bir çekilmez olur.
yalnız yaşamaya alışmış birinin sonradan hayatına birini sokmak istemesi çok zordur. başkasıyla birlikte yaşamanın en çok olumsuz yanlarını aklına getirir, aşık olsa bile.
melankolikler için iyidir ama sonrasında hayatınıza birini almanız, düzeninize birini dahil edip farklı kurallarla yaşamaya başlamanız fena reaksiyonlara sebep olabilir.
yalnız ölmektir sonu, tavsiye edilmez.
hele ki yaşarken de ölebiliyorsanız hiç tavsiye edilmez.
düşünsenize ölüyorsunuz yalnız, diriliyorsunuz yalnız.
oysa ki bir güzelin kollarında ölmek, dudaklarında dirilmek ne saadet.
çoğu zaman onlar öldürür ama olsun yalnızlığına sarılacağına celladına sarıl kardeşim benim.