büyük sıkıntıdır büyük! siz seçmemişsinizdir onu. o gelip sizi eliyle koymuş gibi bulmuştur. aydınlıktır dışarısı ama siz görmezsiniz. haykırılır adınıza, duymazsınız. ümitleriniz vardır, ufak bir çocuğun elinden şekerini almak gibi alırlar elinizden. yalnız olmak tek başına olmak değildir bazen. kalabalık içinde tek başına hissetmektir. saygılar.
desen ki denizin tuzu
çiğ düşmüş kadife donlu patlıcanlar
desen ki kendilerinden karga çığlıklarıyla kaçanlar
en fakiri en zengini çirkini ve orospusu
seni unutmuş olsun
sen ki üşümüş gökte o yalnız bulutsun
kıskanmadığın cömert bir maviliğin ortasında o
bildiğin yalnızlığın ellerinden tutmuşsun
desen ki unutulmuşsun.
ecel'i bekleyen yaşlı bir teyze gibi yakalar en olmadık anlarda.
kendiniz seçtiyseniz paha biçilemez bir şeydir yalnız olmak.
lakin yalnızlığa terk edildiyseniz ve duygularınızı derinden yaşıyorsanız çoktan materyalist olma vaktiniz gelmiş demektir..
yanınızdaki boşluğu dolduracak insanları dünyanın en vazgeçilmez insanı sanmaya başlarsınız bir süre..
aşık oldum,seviyorum dersiniz yâr'ı.fakat siz o'nun boşluğunuzu dolduran yanına aşık olmuşsunuzdur da bilmezsiniz.tam olarak fiziken ayrılamaz olmuşsunuzdur.
boşlukların sadece bir evresinde tıkanıp kalmışsınızdır.etrafınızdaki insanları yalnızlığa mahkûm etmeyin,ederseniz geri dönmeyin dönerseniz kıymet beklemeyin.
yalnız olmak zor zanaatdir vesselam her beceremeyen başka dudaklar arar konuşacak, başka gözler arar görecek, ne hayrı olur konuştuğunu duymayanın, baktığını görmeyenin.
sonra deme bana sonrası yok bu işin.
hiç dostunun olmaması, hiç kimsenin olmaması- zaten hiç olmamış olması ve öldürücü bir sessizlik. kendi sesini unutacak kadar uzun süre konuşmamak. derdini anlatma yollarını kaybedecek kadar... pis bir şey yani.
çok dostum arkadaşım var diye düşünüp de en zor anında insanın yanında kimseyi bulamamış olmasıdır .çok acıdır o an . lanet okur insan o ana . hani çok severlerdi , hani çok dostlardı , hani etrafında pervane olurlardı , düştün mü yanında olmazlar .işte o andır yalnız olmak ....
Elif Gibi Yalnızım... Ne Esrem Var; Ne Ötrem... Ne Beni Durduran Bir Cezmim;Ne Bana Ben Katan Bir Şeddem; Ne Elimi Tutan Bir Harf... Ne Anlam Katan Bir Harekem... KalaKaldım Sayfalar Ortasında... Gölgesini istedim Bir Dostun Med Gibi... Yine Yalniz Kaldım.... Aynı Elif Gibi...
yanında, yakınında kimselerin olmaması halidir. aslında kimse yalnız değildir, uzak ta olsa birilerinin düşüncelerindedir. sadece haberi yoktur bu durumdan.
bunun bir mecburi hali vardır birde bilinçli tercih olanı vardır. eğer ikinci şık geçerli ise sorun yok. birincisi söz konusu ise kimsenin başına gelmesin.
bir paket makarnayı iki seferde yemektir.*
kinder bueno'yu paylaşacak kimseye sahip olmamaktır.*
tuvalette iş görüldükten sonra farkedilen bitmiş tuvalet kağıdı rulosu yüzünden dehşetle irkilmektir.
"hadi tost yapayım" denildiğinde "off yine mi" diyenin olmamasıdır.
hakkında entry girerken insanı sıkıntıdan öldürendir.
sıkıldım ulan.
Koskoca dünyada kaybolmuş, sevgi denen kavram semtlerine bile ugramamış alçakgönüllü, asil ruhlardır. Bu insanlara toplum tarafından pek iyi bir gözle bakılmaz, onlar dış dünyada değil iç dünyada yaşarlar. Genelde çok bilgili olurlar ve özel, yüce ruhlu insanlardır. Hayvanlara aşırı bağlanma gösterirler ve sürekli hayal kurarlar. Gerçek hayatta yaşayamayacakları, yaşamadıkları bir çok şeyi düş dünyasında yaşarlar. Cinselliğe hiç ilgi duymazlar yada fanteziler üzerine kurarlar. Hayatları boyunca evlenmezler. Bağımsızlıklarına ve özgürlüklerine düşkün olurlar. Özneldirler, orjin fikirleri vardır. Zengin bir entellektüel birikime sahiptirler.
Yalnız insan, tek başınalığın yolcusudur. Her ne kadar toplumla iletişimi kesik olsada genede sosyalleşmek için içten içe derin bir arzu duyarlar. Bir çok kes bunu denerlerde, ama her seferinde başarısız olmaları onları dahada yalnızlaştırır, koskoca bir hiçliğin ortasında sürekli sorgulamaya başlarlar.
Bir insanın yalnız olmasının nedeni; geçmişte yaşadığı terk edilmeler, kabullenmemeler, ihanetler, başarısız ilişkiler, travmalar ve kayıplar olabilir. Bu yalnız-hayalprestimizin evine lise yıllarından tanıştığı eski bir ahbabının geldiğini düşünün! Ona çekinerek kapıyı açacak, içeriye davet ederken isteksiz tavırlar takınacak, yılların yalnızlığını ve kaybolmuşluğunu yaşadığı ruhundan yansıyan soğuk ve buzlu gözleri eski dostuna anlamadığı bir antipati yaratacak. Bu süreçten sonra eski dostu içeriye geldiğine pişman olmuş bir halde ve gelindiğine pek sevinilmemiş olduğunu düşünerek girecek. Kibarlık gereği eski yakın bildiği dostuyla bir kac güncel muhabbet yapacak ve işim var deyip çekip gidecek. Daha sonra gene görüsürüz umarım diyecek ve kapıdan cıkarken bir daha o semte ugramayacagına dahil ant içecek. Hayelperestimiz ise kendine göre bir darbe daha alacak, dostunun gözünden yansıyan zoraki ve korkak tavrı, şaşırmış, hayret etmiş jest ve mimikleri görerek dahada yalnızlığına gömülecek. Yalnızlığıyla çevrili kalesinin taşlarını dahada sağlamlaştırmak için; gördüğü sorgulayan gözleri çimento olarak kullanacak.