insanların neden bu kadar korktuğunu anlamadığımdır.
ne bileyim düşününce ortalama insan ömrü her şey yolunda giderse 80 yıl falan. şahsen yirmi yaşında bi insan olarak biri ile elli atmış sene boyunca aynı evi, aynı hayatı paylaşmak çok ama korkunç. düşünsene yeri gelecek canın sıkkınken, belki konuşmak istemiyorken "ne oldu?" dediğinde cevap vermezsen ikinci bir sorunun olacak. hayatı geçtim kafandan geçen düşünceleri bile paylaşmak gerekecek.
sevilmek? sevilmesen ne olacak ki? ne değişecek yani? insanlar beni sevse de sevmese de ben bu pazar günü evde pc başında oturuyor olurdum mesela. hava buz gibi. dışarı çıkmaktansa bunu tercih ederdim herhalde. ya da ine resim yapardım. ne bileyim yine çok çay içerdim. yine bi şeylere canım sıkılırdı.
insan ulaşamadığı şeyi gözünde o kadar büyütüyor ki. ama eninde sonunda ulaştığında da bu muymuş? bu kadar mıymış? deniyor. o kadar abartıp süslediğiniz püslediğiniz yalnız olmamak, aşk, sevgi bu kadar işte..
Yalnızlıkların insanın vücudunu çepeçevre sardığı bir hengâmede sessizliğin, özlemin, boşlukta kalmışlığın acılarını yüreğine basıp; o sessizliğin içine sızıp, o özlemin derinlerde hissederek, boş bir şehrin, bomboş sokaklarında deli divane dolaşıp acılara gem vurmak.
Yalnız kalmak değil de kalabalık içinde yalnız olmak insana koyan. Yarın yeni üniversiteme başlayacağım nasipse. Eski üniversiteme de alışamamıştım bu yüzden korkuyorum sanırım. Alışmam lazım ama yalnız olacağım düşüncesi beni geriyor sözlük. Bir insanla konuşabilmek için telefona sarılacağım düşüncesi üzüyor.
şu sıralar başıma gelen ve hiç memnun olmadığım olaydır.
eskiden etrafımda çok insan vardı hepsiyle aram iyi değildi ama en azından sohbet edecek muhabbet edecek insanlar vardı yanımda hiç bir şey olmasa haftada 3-4 gün halı saha maçım olurdu ona gider insan yüzü görürdüm sözlük.
ne oldu bilmiyorum ben mi değiştim acaba ama değişmedim biliyorum insanlar neden uzaklaştı benden. eskiden dersten çıkınca eve gidemezdim şimdi ders biter bitmez çıkıp eve gidiyorum mal mal oturuyorum.
ne oldu hiç bilmiyorum ama bu hayat bana göre değil hiç değiştirmek için bir şeyler yapmalı ama ne. en kötüsü de nedenini bilmemek biri çıkıp dese ki şundan kötü aramız yetecek ama olmuyor işte.
yalnız kalmak ve yalnız bırakılmak iki ayrı şeyi anlatır. yalnız kalmak bazen yalnız kalma ihtiyacından ileri gelse de yalnız bırakılmak her ne olursa olsun istenilesi bir şey değildir.
gün gelir insan kimle konuşsa, kimin yanında olsa yalnız hisseder. kendisi bile ağırlık yapar kendine. yalnızlığı kendi haline bırakmayı yeğler. nasıl olsa hiçbir his kalıcı değildir.
yalnız bırakılmaya gelirsek, kişi yalnız kalmak üzerine yazı yazmayı bile yarım bırakacaktır.
her insanın belli şeyleri yaşadığı belirli dönemler vardır. bilirsiniz. önceleri hem ergenliğimi hemde ergenliğimi takiben uzun bir zaman hep yalnız kalmak istiyorum diye geziyordum ortalıkta. sonra biraz zaman geçti. kişiliğimi kabul etmeye başladım, uzunca bir süre de kendimle tartıştım. ama artık billiyorum. yalnız kalmak istemiyorum. uyurken, uyandığımda, yemek yerken,film izlerken, ağlarken,gülerken hep yanımda bir canlının olmasını istiyorum. paylaşmak ve sevmek istiyorum. arada sırada olmuyor değil kimseyi görmek istemediğim günler..fakat biraz düşünürsen anlayacaksın. etrafımda hep nefes alan birşey olsun istiyorum yoksa tek derdim kendim oluyorum. ve artık kendimle savaşmak istemiyorum. dolayısıyla yalnız kalmak istemiyorum.
Bence her şeyden yakınan insanların korktuğu saçma sapan bir gerçektir. Ulan ne olabilir ki? Bakış açısı mesele biraz.Olumlu olun arkadaşlar ya gece gece felsefe şey etmeyelim burada.