bir halt beğenmeyen sözlük yazarları grubunda olmadığım için dizi içinde olmamış diyemediğim dizi. güzel karakterler var dizide. cuma günleri can sıkıntısına adını feriha koyduğumu izlemekten iyidir.
şu sürekli uyuma modundaki orçun karakteri hareketli, canlı birşey olsaydı keşke. her gördüğümde uykumu getiriyor. tylol hot içimişim zati. bir de, beklentim mi yüksekti ne henüz gülemedim. üzgünüm.
keşke gülme efektini kapatılabildiği bir program olsa da konuşmaları anlayabilsem dediğim dizidir. Bünyeye, Dünya kupasında çalınan vuvuzela ile aynı etkiyi yaptı bu gülme şeysi.
dakika başına 72641268223489 tane gülme efekti dayadıkları dizi. genç nesil izlemez bunu hafız. a deseler gülme efekti geliyor arkadan, 10 dakika baktım, kafam şişti.
daha başlarken tiksindiğim bir ses tr'de yayınlanan her 10 reklamdan birinde seslendirme yapan nil'in sesi, ardından ardı arkası kesilmeyen gülme efekti ve reklam kokan sesler. şunu söyleyebilirim ki rahatlıkla; devir eski şöhret oyuncuları bir araya toplayıp parlatma devri değil. her şeyi alıp sıfırdan yapacaksın ve yükselteceksin arkadaş behzat ç. leyla ile mecnun buna en büyük örnek... bu kadar sağlam bir kadro sözü bu saatten sonra artık geçerli değil ve son olarak üsküdar'a giderken dizisini komediden saymayan kanal D'ye üsküdara giderken sevenlerinin bedduası bitmeyecek. dizide yapmacık olmayan tek karakter varsa o da üsküdar'a giderken dizisinde oynayan Öner Erkan. nokta...
özellikle evdeki damat karakteri (selahattin) ve oğluyla (orçun) yaran hatta gözlerden yaş getirten dizi. cidden güzel yapmışlar. oyunculuklar vs. süper. gülmek istiyorsanız izleyin!
selahattin - bizim çocuk nasıl?*
atolye sahibi -atölye'ye gelmediği sürece süper! **
edit : ilk bölümde favori ikilinin teras konuşması ağlatmıştır.
nazarımda yalan olmuş dizidir. oyuncu kadrosuyla ve tanıtım reklamlarıyla beklentilerimizi yükseltip hayal kırıklığına uğrattıkları için yapımda ve yayımda emeği geçen herkesi esefle kınıyorum. her şey bir yana, ses çok çok kötü. tv nin sesini iyice yükseltip oyuncuları duyabileyim derken sesin bir anda yükselmesi ile öteki kanepede uyuyakalmış anneciğimi de korkuttum iyi mi?
bir kaç bölümden sonra sanırım yavaş yavaş oturacak dizidir.*
Lakin; bir ayrıntı pek hoşuma gitti. hoş ses probleminden kaynaklı antakya kelimesini ilk duyduğumda yanlış anladım sandım ama değilmiş. bir kaç defa daha tekrar edildi. kendi kendime niye ki acaba diye sorgularken, gülse birsel'in antakya gezisinden sonra yazdığı yazısı geldi aklıma. etkilenmiş besbelli. okumak isteyene de buyrun (#13603246).