her bölümde farklı müzik gruplarına şans verilen ve hepsinin de çok iyi olduğu dizi. diğer reklamlardan (KFC, bellona,...) olduğu gibi bu gruplardan da para alıyorlar mıdır? Gülse Birsel dizi içinde reklam alarak yeni bir tarz yaratamış.
artık iyice rayına oturan dizidir. her bölümü iple çekilerek izlenen dizi, içinde aldığı reklamlar sayesinde fazla reklam arasına girmemesiyle takdirimizi kazanmıştır. orçun selahattin ve çağatayın efsaneleştiği dizidir. diğer oyuncular da cuk oturmuş tabiri caizse. doğu dizilerini ve diğer olayları kimseye hakaret etmeden eleştirmesiyle de kalitesini göstermektedir.
son bölümü ile özelliklede nurhayat'ın inşaat işçileri ile girdiği diyalogla acayip güldürmüştür.. harikaydı yemin ederim, müthiş, çok komik, ustaca, zekice vs...
ayrıca orçun ve bora'nın diyaloglarıda çok iyiydi..
hala aklıma geldikçe gülüyorum yeminlen, hayy sen çok yaşa ''nurhayat''
fıratın yazgısı adlı zombi ve aşireti bir arada barındıran dizinin beğenilmesi sonucu o kadar saçma bir dizi çektik ki millet absürd komedi yapıyoruz sanıp çok beğenmiş diyerek adını feriha koydum ve hayat devam ediyordan sonra leyla ile mecnuna da giydirmiştir. eğer leyla ile mecnunun senaristleri gülse birsel kadar kıvrak zekalılarsa bu eleştiriye karşılık vermeleri gerekir.
gülse birsel bu dizinin konu akışının içinde giydirme işini öyle güzel yapıyor ki ne iğreti duruyor ne de eleştirilen kişi siz bile olsanız kadın haklı demekten başka yapacak bir şeyiniz olmuyor. işte zeka budur.
doğan medya grubunun ve gazetelerinin şişirmesine, reklam üstüne reklam tanıtım üzerine tanıtım yapılmasına rağmen güldürmeyen, düşündürmeyen, orçunu'u çıkarsan hiç bir şey kalmayacak, zorlama yapım. bi de leyla ile mecnun'la kıyaslayanlar var yazık arkadaş, avrupa yakasına güldük ama bitti, onun kredisinden yiyor şimdilik.
leyla ile mecnun adlı güzide diziye "absürd komedi" göndermesi yapmaya çalışarak her nedense gereksiz bir çıkış yaptığını düşündüğüm dizidir.
hani belki herkese göre "gönderme" sayılmayabilir de bu, "absürd komedi" etiketi en nihayetinde yapıştı kaldı diziye, o yüzden de ister istemez bir sinir oynamasına sebebiyet veriyor.
gereksizdir bence, gülse birsel kendi kariyerinde, kendi yolunda belli bir kesime fazlasıyla hitap ediyor, kimseye böyle bir dürttürme yapmaya lüzum yok.
ayrıca varsa böyle bir gönderme, l&m zaten bunun misli misli karşılığını verecektir. hatta gördüğümüz kadarıyla, "reklam" mevzusuyla göreceğiz yakında ilk bindirmesini de.
ha, bir de, yalan dünya oyuncusu beyazıt öztürk'ün şovunda yaptığı tuhaf davranışı da hiç etik değildi. demek ki insan da dizi yapınca, iki üç hafta önce "bayılıyorum vallahi yav leyla ile mecnun'a" filan demeler, yalan oluyor.
yalan dünya'ya başarılarının devamını diliyorum. üç beş bölümdür gittiği yoldan ayrılmasın bence.
cuma akşamlarını iple çektiren dizidir, kim ne derse desin, depresif cuma dizilerini izleyemeyenler için mükemmel bir alternatiftir. geçmişten bu yana yayınlanacağı günleri iple çektiğim dizilerden biri olmuştur, öncekiler hangileri miydi? olacak o kadar (80 li yıllar), bir demet tiyatro, ikinci bahar, avrupa yakası, benim annem bir melek, çok güzel hareketler bunlar... özlemişim bu duyguyu.
her bölüm bir öncekinden daha güzel, bu kesin. karakterler çok hoş. çok derine inmeden, gülmeye bakıyorum...
avrupa yakasına çok benzetiliyor, bence hiç de değil.
denizaslıdan farklı, daha sempatik, daha cana yakın, bencil değil.
hasibe eren'incanlandırdığı gülistan ile makbule arasında hiç ilişki bile yok, çünkü biri sosyete özentisi içinde, yumurtadan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş; sonradan görme bile değil; makbulecik ise saf, becerikli, mutaassıp bir anadolu kızcağızı.
orçun gaffura benzetiliyor, ikisine de hakaret. bir kere orçun karakteri çok zeki. çalışmaktan sıyrılmak için reise 2 saniyede yumuşak rolü yapacak kadar kıvrak zekalı... komşunun doktor olmadığını 3 soruyla ispatlayıp, buruşturup köşeye atacak kadar da zehir... benim inanamadığım, bartu küçükçağlayan'ı sadece gani rolü ile binbir gecede izlemiştim, çoooook iticiydi. orçun gibi bir karakteri bu denli muhteşem oynaması çok şaşırttı beni... aslında gani rolünü kabul etmesine şaşırıyorum artık...hele ki o cümle sonlarındaki ses oyunları mükemmel. adam şarkı da söylüyormuş.. umarım ileriki bölümlerde sesini de dinleriz. 7. bölümde saçlarınının kesilip traş olacağının sinyalini verdiler...n'olur ganiye dönüşme... saçını bağla, sakallarını kısalt ama gani tipine bürünme...
açılaya bayılıyorum... ancak 7. bölümdeki inşaat işçilerine karşı çok ezik davrandı. herkese karşı inanılmaz agresif, despot ve öfkelidavranan açılay nasıl oluyorda lütfeeeeeen diyorum, bu kadar erken çalışmaya başlamayın noouuuuluuur diye ağlayarak yalvarmasını anlamakta bünyem hala zorlanıyor. bu replikler bu dizide ancak denizin ağzından çıkabilir...
nurhayat...idolümsün...(aslında tabiki değilsin, senin gibi olmayı istemem asla)... ama o ne mimik, o ne konuşma, o ne bakış... daha önce nerelerdeydin gupse? seni gidi etrafı auralı ev kızı seni...
emir karakterini çok güzel canlandırıyorsun sarp apak. hele şu gözlerini kısıp dudaklarını büzerek konuşman yokmu, ailecek bayılıyoruz. biri diğerine sert çıktı mı, beri ki yapıştırıyor hemen ooooo, çok sert... yapıştı dilimize...
olgun şimşekzaten kendini kanıtlamış bir oyuncu ama bu dizide artık oha falan olduk... aşmış kendini.. bu nasıl bir oyunculuktur. selahattin ve ahmet karakterlerinin aynı kişi tarafından canlandırıldığına inanamıyorum. göbekli, çırpı bacaklı selahattin nerde, ahmet nerde. oyunculuk açısından mükemmel performans. acaba 2 kat ücret alıyor musun? fazlasıyla hakediyorsun bence...
her ne kadar öner erkan her dizide aynı karakteri oynuyorsa da, bayılıyorum kendisine... çok samimi ve içten... eminim günlük hayatında da öyledir. şen şakrak, kıvrak zekalı, suya götürüp susuz getiren cinsten...
irem sak, çok tatlısın yaw. güzelsin de... tülay karakterine çok güzel hayat verdin. ama ne buldun selahattinde anlayabilmiş değiliz, bilesin.
hakan meriçliler, seeevvvgilimmmm.... yo yoy yoyyooooyyooooyoooooo... diyaframmmmm.... ilahi komedya... sen de avrupa yakasındaki rutkay azize benzetiliyorsun, ondan nefret ediyordum ama sana bayılıyorum... boy sende, ses sende, diyafram sende, yakışklı adamsın da.. e daha ne olsun yaw...
gönül ülkü, yılların oyuncusu, cadı, bencil anneannne rolüyle harika....
füsun demirel, sen ne oynarsan oyna ben sana bayılırım... arada bir çamaşır suyu koklamaya devam et konyak şişesinde... çok güzel oluyor.. rolüne sağlık.
altan erkekli, sen bu dizide sırıtyorsun, işin gücün için oğlunu istemediği biri ile evlendirecek birine benzemiyorsun, kıza acıyorsun da gururu kırılması istiyorsun, ama oğlunun ocağını incir ağacı gölgesinde kuruyorsun... karınla kızına bir dur diyemiyorsun. açılmanı bekliyorum.
reis olmasa da olur... selahattine nasıl böyle kafa tutuyor anlaşılır gibi değil... itici, replikleri güzel olmasa hiç çekilmez. birtek denizin kardeşiyle olan diyalogların iyiydi. orçun seni elektrik çarpmışa döndürüyor ne haber.
tuna orhanı da unutmayalım onu seni bana yazmışlardizisinde zevkle izliyordum (güzelim diziyi pat diye yayından kaldırdılar)... harikasın tek kelimeyle.
bu dizye bok atanlara sesleniyorum... boşuna uğraşıyorsunuz... komik dizi bu efendim... çünkü karakterler komik ...çünkü karakterlere hayat verenler çok iyi oyuncular ... çünkü senarist harika... gittikçe de daha güzel oluyor...
kanımca hayal kırıklığından ibaret dizidir. öncelikle her bölümde "yalan dünya" lafının geçmesi üçüncü sınıf tv dizisi havası yaratmakta, izleyiciyi salak yerine koyar gibi yapmakta. tülin karakteri (pavyon kadını) de çok çiğ. her bölümde çıplak sesinden şarkı söylemesinin neresi komik anlamadım, kulak tırmalamaktan başka işe yaramıyor. çağatay karakteri de çok çok abartılı olduğu için komiklikten uzaklaşıp bayıklığa doğru emin adımlarla koşuyor. hasibe özlem eren'in sevimsiz oyunculupuna hiç laf etmeyeceğim.
ama gel gör ki, gönül ülkü, olgun şimşek, nihal yalçın ve bartu küçükçağlayan da bu dizide. ne diyeceğiz şimdi?
