Beyazit öztürk'e artik birisinin "Abi sen dizilerde oynama ya" demesi gerekmektedir. Bir cok karakter rolünün hakkini verebiliyorken beyaz bazen yaptigi show programindaki mimiklerini kullaniyor. ki buda dizideki rolüyle tamamen celisiyor. Burhan'i görmek isterdim o kadar söylüyorum.
gülse birsel'in senaristliğini konuşturduğu enfes dizi. kadının ayrı bir gözlem ve espiri anlayışı var. gözmlemlerini espirili güzel bir uslupla kaleme alıyor. yalan dünya'nın senaryosu da bunlardan biri.
dizinin içinde geçen töre dizisiyle dizi sektörüne güzel bir gönderme yapıyor. töre dizisinde tek gerçek oyuncu var ona da figüranlık verilmiş. diğerlerinin oyunculukla alakası yok.
töre yok, üç kişiyle devleti kurtaran kahramanlar yok, saçma sapan aşk hikayesi yok, mesaj kaygısı yok. dizi çöplüğünde izlenebilecek harika bir dizi.
gülse birsel in "burnum büyük ama bacaklarim güzel" dercesine her bölümde minik minicik etekler giyerek 35 yas üstü "daha güzel olmaliyim, daha seksi olmaliyim derdiyle yanip tutusan" kadini-sendromlu hallerini izlemek cok eglenceli. dizi sert ve basarili.
--spoiler--
deniz : o ne orçun ?
orçun : tiri di plazma
deniz : napcaz onu ?
orçun : odamda gösterecek daha ilginç birşey yoktu.
deniz : e yavru nerde ?
orçun : yavru sensin
deniz : olum kedi var gel bak dedin
orçun : yooo. yavru kedi sever misin dedim sonrada odamda bişey göstercem sana dedim
deniz : yalan söyledin
orçun : küçük bi yalan. yavru dedim erişkin bi kedi deseydim büyük bir yalan olurdu
--spoiler--
An itibariyle 'zorla güzellik olmaz' kaidesiyle savaşan dizi. Birkaç sahne ve karakter ilgi çekiyor ancak genel çerçevede uyumsuz. Yorumlara bakın: 'sırf orçun için izlenir, sırf beyaz için izlenir, sırf açılay için izlenir'... bunlar yazılıyor çünkü dizinin bütünü bir şey ifade etmiyor. Toparlanması iyi olur çünkü milletin gülmeye ihtiyacı var.
ayrıca asuman dabak tarafından gülseye ve diziye edilen hakaretler kesinlikle haksızdır. gülse ne nuri bilge ile ne de zeki demirkubuz ile dalga geçmemiş aksine onları yüceltmiştir. asuman abla bunu anlayamıyorsa ona üzülürüm.
selahattinin arkasında sessizce duran orçuna söylediği: neden benim de aslan gibi bi oğlum yok neden tek hücreli tekinsiz bir karaltıyla yaşamak zorundayım ben şeklindeki isyanıyla koparmıştır son bölümde.
istiklal caddesini çekerken kasten kfc, deniz bank, turkcell, bellona gibi dizi içinde reklamlar alıp bu sayede zırt pırt reklama girmeyen dizidir. bu yönüyle de takdir edilesidir. çünkü komedi dizisinde devamlılık önemlidir. dikkat ettim bi dizinin ortasında az bi reklam alıyor bir de bitmeye yakın uzun bir reklama giriyor sonra hemen bitip beyaz şov başlıyor.
nurhayat-rıza-deniz arasında geçen kalorifer peteği tamiri sonrası replik çok güzeldi:
D: ben alışığım askılı şortlarla gezmeye, kalorifer bozulunca, eyvah! dedim, şimdi lahana gibi kat kat gibi mi
giyineceğim?
R: Allah korusun
D: Ama sen çok güzel becerdin Rıza * )
N:Kimi?
N:Çaktırmadan gizli gizli neler de beceriyorsun tatlım diyorum, hayırdır?
R:kem, küm...yardım edeyim dedim.
N:allah yardım etsin rızacım, sen niye müdahele ediyorsun? Nişan baş modellerine bakıyoruz, gel sen de bak.
R: ben ne anlarım canım nişan başından, git sen kafana göre seç
N: zaten kafama göre seçiyorum canım, hangi model bana daha yakışır diye. .....
(denize dönüp) siz işlevsiz kaldınız bu arada..
yalnız nurhayat biraz daha yavaş konuşsa, bazı söylediklerini anlayamıyoruz, kaçıyor espriler...
Nil Karaibrahimgil'in müziğini yaptığı dizi. şarkı cıvıl cıvıl, çok hoş. ama Marc Anthony'in "I need to know" şarkısını çok andırıyor. bir bifteği farklı bir sosla sunmak gibi olmuş. bence Nil'in sosu daha hoş, o ayrı. merak edenler için:
kesinlikle avrupa yakasından sonra yapılmış en başarılı dizidir ancak Karşıyaka spor kulübü sempatizanı diyologlar içerdiği için izlemediğim ve izlemeyeceğim bir dizidir.