ne kadar yakında öleceğimle orantılı yapacaklarım değişir. eğer yakın çok yakınsa mesela 1 saat kadar. onun 40 dakikasın da ne yapacağımı düşünürdüm, kalan 10 dakika da nasıl yapacağımı planlardım, kalan 9 dakikayı onu yapmaya adardım. son 1 dakika yere bakar tükürürdüm.
demek ki sana o canı sormadan veren aynı şekilde sormadan geri alıyor bunu anlamayanları hayretler içersinde izliyorum .
ben hatırlamıyorum şu gün doğmak istermisin şu gün ölmek istermisin diye bi soru sen hatırlıyormusun ?
demek ki neymiş kontrol zaten bizde değil miş güç bizde değilmiş biz aciz birer kuluz ve bizi yaratana herşeyden daha çok muhtacız .
soğuk aldıkmı 5 yaşındaki çocuk gibi burnumuz akıyor ne kadar güçlü olabilirsin ki ?
bir kum tanesinden bile milyonlarca kat küçük bir gezegende ne kadar büyük ve güçlü olabilirsin ki ? düşün bir kum tanesinin ne kadar küçük olduğunu ve bir de kainatı düşün !
o kadar güçlüysen ölüme çare bulda ölme bari görelim !
her canlı ölümü tadacaktır ayetini duyupda ne kadar gerçek olduğunu öleceğinden adı gibi emin olduğu halde ölümden sonrasında başına nelerin gelip gelmeyeceğinden emin olmadığı halde
büyüklenip kibirlenip anlayamayanlara anlamamazlık edenlere allah zihin açıklığı kalp gözü açıklığı versin .
rakımı, mezemi, sigaramı, dostlarımı alıp bi alem yapardım ki bunu yapabilmek adına 10 gün sonra istanbul a gideceğim. ne kadar erken o kadar iyi.
yarın ölmeyeceğimiz belli olmadığı için şu anda bu isteklerimizi yapmalıyız. yani sonuçta 1 hafta sonra ölmeyeceğinin garantisi yok ve sen hala yakında öleceğini bilsen ne yaparsın diye soruyorsun. asıl soru yakında zamanda ölmeyeceğini bilsen ne yapardın? çünkü ölüm yaşamdan her zaman daha yakındır insana.
Yazarların Yakın zamanda öleceklerini bilseler yapacaklarıdır.
Olum heralde yanağından bi öpücük alırdım lan. O da hayvan değil ya öptürür artık heralde aq. Ölcez lan!
Şaka bi yana son zamanlarımı onunla geçirmek isterdim. Öpmesem de olur; ellerinin sıcaklığını avuçlarımda hissetmek, gözlerinin derinliğinde sonsuz(!) bir gezintiye çıkmak yeterdi sanırsam.
