iki iç güzel espri yapacağım diye bu kadar dekor, kostüm gerekmez. bu bütçeyle başyapıt çekilir. kısacası gereksiz bir maliyete girilmiş.çok eğlenerek izlenilen bir film değil, izlemeseniz de olur.
cem yılmazın goradan sonra en iyi filmi. üstelik filmle ilgili etrafta bu kadar olumsuz düşünce varken biraz önyargıyla izledim, ama çok beğendim. gayet komik, ömer faruk sorak da çok iyi yönetmiş filmi. emeklerine sağlık.
cem yılmaz'ın g.o.r.a dan beri hiç bir filmini sevemedim gitti. bu film de o kervana katıldı. türkler x'te serisini bitirmesi lazım artık. nedenleri şöyle şeyler sanki:
türkler x'te cem yılmaz'ın yaklaşık 15 yıldır bize yaptığı espiriler. biz o espirilerle büyüdük, öğrendik, geliştik, serildik, serpildik. mizah anlayışımızı küçükken şekillendiren efsane komedyen bir türlü kendini ileri götüremedi. -oysa ki biz o arada dünya çapında kimlerle kimlerle tanıştık, farklı mizah türleri keşfettik- artık cem yılmaz'ı o kadar iyi tanıyoruz ki nereden ne espiri yapacak biliyoruz. çünkü aklına ilk geleni yazıyor ve çekiyor. eskiden anlatıyordu gülüyorduk, şimdi çekiyor, gülmüyoruz. sinemanın kelli felli bir mecra olmasından dolayı muhtemelen çekerken çok eğleniyor ama aynı eğlence bize yansımıyor çünkü biz onu sahnede üstünde siyah tişörtü ile tek başına izlerken de gülebiliyorduk. kendini aşmak istiyor ama kendini aşmak tişörtü çıkarıp sanat yönetmeni tutmakla ve 15 senedir anlattıklarını çekmeye çalışmakla olmuyor. kendini aşmak kafada oluyor. yine siyah tişörtünle bize bir şeyler anlat ama yeni espiriler bak nasıl da gülüyoruz. ama sinema öyle bir şey değil. eminim bunu o da biliyor ama olmuyor işte. şu an için mahallemizin komik çocuğu cem'dir. küçükken bizi çok eğlendirmiş, elimizden tutup gezdirmiştir ama artık gelişmek zamanıdır. seviyoruz onu.
2 saatlik cola turka reklamı. cem yılmaz'ın diğer filmlerine nazaran kötü, bir çok espri kendini tekrar etmiş (çak esprisi vs.) ama bazı zekice espriler de yok değil. (atın şeyine kelebek konması gibi) ama kahkaha atmak istiyorsanız attırmıyor, bu bir gerçek.
film ne çok iyi ne çok kötü. arkadaş ortamında şu yahşi batı'yı izleyelim diyesi gelmiyor insanın. daha zekice espriler bekliyor insan cem yılmaz filminden.
gora-arog modunda yahşi doğu şeklinde devam edeceğini düşündüğüm film
filmden çok bişey anladım diyemem gora ve arog zaten kurguydu(bilimi de vardı)
ama bu filmde sadece o çizmeyi kitlerken anlatılan bir öykü var ve o öykü de çok basit olmuş
ve en sonunda da alıcıysan anlatiiim diyerek yahşi doğuya giriş yapılmıştır kanımca.
efendim filme kötü diyenler filmden bir sihir bekleyenlerdir. yani film başlayacak hayvanlar gibi gülecek evine gidip uyuyacak sonra arkadaşlarına hayvan gibi güldüm hacı muhabbetleri ile can yakacak bu arkadaşımızın derdi bu ama film derdi salt güldürmekten ziyade bir mizah içeriyor yani hep gülmüyorsunuz ama bazı göndermeler sayesinde o mizahı adeta hissediyorsunuz cem yılmaz'ın zekasını, mizah kalitesini görebiliyorsunuz film komik ve güzel değildi diyen seyirci o belaltı şeyler ve hayvan gibi güldüğün yerler seni o koltuğa oturtmak için diğer espiriler ise sadece anlayabilenleredir bunu bilesin. hala komik değil, mizah yoktu ben beğenmedim diyorsan senin bilgine ,kültürüne, mizah anlayışıma sağlam eleştirim olacaktır . senin ve senin gibi tiplerden birisi bir gün atom egoyan'ın ararat filmini izledikten sonra hocaya dedi ki;
+hocam filmde aslında pek de bir şey yokmuş
hoca durur mu yapıştırır cevabı *
-o senin kültür ve bilgi geçmişinle alakalı (background)
dedi. yani böyle şeyler söylerken iki kez düşünün. diyeceğim şudur ki çok hoş bir filmdir.
cem yılmaz'a yakışmayacak derecede kötü olan film.bizde samatyalıyız ulan diyerek kentucky'lilere gider yaptığı sahne bir samatyalı olarak beni koparan sahnedir.
cem yımaz, ozan güven, zafer algöz ve demet evgar gibi oyuncuların başrollerde oynadığı 2010 yapımı western-komedi türlerindeki türk filmidir.
--spoiler--
ben filmi vasat üstü buldum. komedi türü içerisinde bakıldığında çok iyi bir film değil belki ama bu filmde emek harcandığı belli. yani belki büyük bir mantık hatasıyla osmanlıdan washington'a giderken vahşi batıya çıkarak yolculuğa başlamaları gibi ya da film içerisinde bulunan zilyon tane küfür sahnesinin olması gibi şeyleri bir kenara bırakırsak, onca kıyafet, onca karakter, onca mekan, onca görsel güzellik ve zafer algöz filmi benim açımdan beğenilir kıldı.
komedi unsuru olarak sayıca çok sahne yoktu ama karakter olarak kasabanın şerifi lloyd'u canlandıran zafer algöz müthiş bir performans sergilemiş. hem genel oyunculuk anlamında hem de komedi açısından filmin en büyük artısı bana göre. onun olduğu hiçbir sahne'De somurtmadım. kayseri şivesini de çok güzel kullandığını da belirteyim. her ne kadar amerikan şerifi de olsa yakışmış bu şive.
film'De aynı zamanda amerikaya da bayağı bir giydirilmiş. mesela düşman işgalinden kurtuluş sahnesi! ama keşke bu yapılırken şu amerikan başkanını daha iyi bir oyuncu canlandırsaydı. o sahne'Deki diyalog da çok absürd (ve sanki baştan savma) olmuş zaten.
filmin eksilerinin başında daha önce söylediğim üzere filmin en büyük mantık hatası olan vahşi batıdan başkente gitme mevzusu geliyor. onun dışında esprilerin ve komik sahnelerin gora ve hatta arog filmlerini aratması, cem yılmaz'ın doğuştan bağlanmışlar gibi her filminde olduğu gibi aynı oyuncuları (zafer algöz hariç. ondan memnunuz) oynatması, kırkpınar güreşleri'nin (fourty rivers oil wrestling championship! - bu arada edirne doğumlu olduğumdan bu sahne güzel gelmişti) olduğu sahnedeki dans olayı film'DE yer alan eksi yönler. en azından benim hatırladıklarım ve dikkat ettiklerim bunlar.
zafer algözlü sahneler haricinde en çok kızılderililer ve bizimkilerin beraber olduğu sahnelerde güldüm. şefin "daşşak!!" geçtiği sahne komikti mesela. türk önyargısı hakkındaki göndermeler ve ti'ye almalar da komikti. mesela aziz bey ile suzan hanım arasındaki konuşma'da, silahşör ablamızın tütün yasağı hakkındaki şikayeti üzerine aziz beyin "yuh! 4.murat! 17.yy. bırakın bu önyargıları!" ve kocaların çok eşli olmasından bahseden suzana "4 kadınmış bizde 7 kocalı hürmüz var kimse ondan bahsetmiyor" demesi beni bayağı güldürdü. herhalde bunlar yabancıların önyargısı ve cahilliğine yapılan en iyi göndermelerdi.
--spoiler--
çok fazla gülme beklentisi içerisine girmeden izlemenizi tavsiye ederim. bu şekilde izlerseniz, türkiye'DEki belki de ilk western filmine değişik bir gözle bakarak zevk alabilirsiniz.
"bir silah ne kadar temiz olabilir ki?"
akşam seansına gittiğinizde çok güldüğünüz film. öyle oldu en azından. hani böyle adamın ağzına bakarsanız espri yapacak diye gülemezsiniz. sonuçta cem yılmaz'a da gülmeyenler olabilir. bunun sebebi de güldürememe değil gülememedir veya gülmemedir. bi insana neler neler yapsanız da kaslar çalışmıyorsa gülmez efendim.