filmi ilk izlediğimde eh dedim. sonraki izleyişimde daha bir güldüm. ve bir daha izledim. baktım ki defalarca izlediğim halde hala gülüyorum. film gerçekten güzeldi. kalitesini anlamak için birkaç defa izlenmesi gerekiyor. üfle, oh.. *
ilk defa sinemaya gitmeden dvdripini edinip izlediğim cem yılmaz filmi.
olmuş mu?
buna peşinen cevap veremem, gora'yı sinemada 4, arog'u 3 defa izlemiş birisi olarak.
ama teknik açıdan mükemmel çekimler yapılmış es geçmeyelim bunu. amerikan sineması tekrar westerne başlasa ve bunun için geçmişte italya'yı kullandığı gibi ülkemizi kullansa fena olmaz kanısındayım.
bazı yerlerde bayanların anlamayacakları bir hayli espri vardı. cem yılmaz bir erkek filmi yapmış bunu söyleyebilirim.
ben inatla kendisinden hokkabaz tadında birşeyler bekliyorum.
ayriyten acayip şişmanmış film çekilirken dikkat dikkat diyorum.
vasat, olmamış, gülmedim, etmedim demeden önce ön yargılarınızdan sıyrılarak bir kaç kez daha izlenmesini şiddetle tavsiye ettiğim filmdir. lakin cem yılmaz filmlerinde hemen alınan yada duyulur duyulmaz kahkalarla gülünen esprilere çok yer vermiyor. sinemada izlediğinde seni hiç güldürmeyen replik bir kaç kez izlendikten sonra aklına yer ediyor ve gün içinde olmadık bir yerde aklına yada karşına gelip seni güldürüyor.
--spoiler--
amerikan humoru s.ktiğimin humoru
--spoiler--
bunu seyretmek için kış günü harcadığım o süreye yazıktı. sinemadan dışarıya çıktığımda kardan dolayı yolda trafik ağır aksak ilerliyordu. güç bela bir otobüsün içine sığdırmayı başardım bedenimi. yolda hem kendime, hem filime, hem de trafiğe sağlam kaydım...
özellikle, şefle birlikte barış çubuğu içmeleriyle başlayıp, totemle konuşmaları ve "olm yaramıyosa içme len." repliğiyle son bulan yaklaşık 5 dakikalık bölüm izlenmeye değerdir. bu bölüm cem yılmaz'ın gözlem yetisinin ne düzeyde olduğunu açıkça göstermektedir.*
şu filmi beğenmeyeni ve hatta gereksiz bulanı anlarım da eleştirmeye çalışırken "ehe johnnie walker daha o yılda yoktu, yok kedi garfield 1978 de çıktı, 1800'ler ohoo. tarih sırası yok, hata var ehe" diyen denyoyu anlamam arkadaş. ulan götünüzle mi izliyorsunuz arkadaş, hikaye baştan sona çizme satıcısının elemanları gaza getirmek için uydurduğu bir hikayeden ibaret. bi gidin akasya durağı falan izleyin, sizi o keser...