Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yahya kemal beyatlı tasviri:
''Birden bire kapı açıldı, Orta boylu, toplu, yuvarlak çehreli, güzel derin bakışlı bir adam içeri girdi. Fakat konuşmaya başlayınca iş değişti. Bu hiç de alışılmış ders takriri değildi. Belli ki konuşurken buluyordu ve bulduğu şey bizimle beraber onu da tesir altında bırakıyor, coşturuyor, kızıştırıyordu. Belli ki konuşurken buluyordu ve bulduğu şey bizimle beraber onu da tesir altında bırakıyor, coşturuyor, kızıştırıyordu. Zil çaldı. Sınıf boşalacağı yerde biraz daha doldu. Çift taraflı manyetizma biraz daha arttı.''
Tevfik Fikret'in istanbul'u karamsar bir şekilde anlattığı Sis adlı şiire karşılık, kendi şaşalı ve güzel istanbul'unu anlattığı Siste Söyleniş adlı şiirin sahibidir. ilk Pakistan büyükelçimiz olup, Hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri Ok'tur.
Sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr‘i
Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü’min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşayan vârisi hem sâhibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
nazim hikmet in annesine asikti. ama olmadi kavusamadi.
nazim hikmet in ilk siirlerini duzenledi fikir verdi.
hayattayken siirlerini kitap yaptirmadi.
dindar milliyetci.
en onemlisi turk siirinde yanancilardan arak calinti alinti intihal yapmayan uc dort sairden birisidir. m. akif necip fazil gibi.
"ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
müşkül budur ki ölmeden çok evvel ölür kişi"
"yürü..hür maviliğin bittiği son hadde kadar!
insan alemde hayal ettiği müdetçe yaşar"
"sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul
görmediğim gezmediğim,sevmediğim hiç bir yer
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul
sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer"
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
politikaya asla tam manası ile yaklaşmamış usta bir kalemdir. hep kendine münhasır eserler kaleme almıştır. yerine göre milliyetçi yerine göre dindardır. muntazam bir anadolu insanının bütün dekorları kendisinde mevcuttur. tabii bohem hayatı yaşadığı zamanlarda var idi. nazım hikmedin annesi aişe celile hanıma aşık idi. sadece onu sevdi hayatında ancak onunla da evlenmedi. bu yönüyle de çok eleştiri aldı. üstad necip fazıl'ında hocası idi aynı zamanda.
Yahya Kemal Beyatlı, Paris’e siyasi amaçlarla gitmiş olmasına rağmen burada siyasetten daha çok sanatla ilgilenmiştir. Fransız şair ve eserlerinden etkilenmiş böylece Hamid ve Servet-i fünun etkisinden kurtulmuştur. Yahya Kemal Beyatlı, klasik divan şiiri tarzını, batı şiirlerindeki bütünlük anlayışıyla birleştirmiştir.
Osmanlı’nın aruz kalıplarını, neoklasik tarzla bir araya getirerek yeni baştan şekillendirmiştir. “Ok” şiiri dışındaki tüm şiirlerini aruz ölçüsüne göre yazan Yahya Kemal Beyatlı, Farsça ve Arapça kelimelerden de vazgeçmemiştir. Osmanlı hayranı olan şair, bu hayranlığını şiirlerine de yansıtmıştır. Lirik-epik şiirlerinde daha çok istanbul, doğa, aşk, sonsuzluk ve ölüm konularını ele almıştır.
Yahya Kemal Beyatlı, yaşarken eserlerinin hiçbirini kitapta toplamamıştır. Yahya Kemal öldükten sonra eserleri, Yahya Kemal Enstitüsü tarafından kitap haline getirilmiştir.
hababam sınıfında ferit karakterinin o şarkıyı hümeyra okuyor,yahya kemal diye bir şarkıcı yok diye adının geçtiği şair.rindlerin akşamı,sessiz gemi en meşhur şiirlerinden.
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!
Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulyâ gibi yalnız gezinenler köye indi,
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayâlet gibi, ben kaldım o yerde.