aslında çok zor olan, bilim ana dilde olmalıdır mantığıyla çelişen bir sistemdir.
ha başarılı olanlar yok mudur, elbette vardır.
ülkemizde bilumum evrenkentimizde vardır bu eğitim.
en yaygın diller ingilizce, almanca ve fransızcadır. oktay sinanoglu der ki:
yabancı dil öğrenilmelidir elbette; fakat bilim ana dilde öğrenilmelidir.
bilim anadilde öğrenilmelidir. fakat;
her yabancı dilde eğitim gören insana da "ülkesini sevmeyen, dilini korumayan insan" olarak bakmamak gerekir.
önemli olan bu ülke için bir şeyler yapmaktır.
bunun da sadece anadilde egitim görerek yapılacağının garantisini kimse veremez.
genel olarak sevimsiz ve hatta aşağılayıcı gibi gelsede,
özellikle mühendislik bölümlerinde icraası bazen mecburiyet haline gelen durum.
bilhassa bilgisayar mühendisliği gibi neredeyse 6 ayda bir güncellenen ve türkiye gibi neredeyse hiç birşey üretmeyen bir ülkede eğitimi nasıl sağlayacaksınız.
bir kitabın alınıp türkçeye çevrilmesi,satılması,müfredata girmesi en azından 5 yıl almaktadır.
türkçe eğitim yaptığınızda dünyayı teknolojik açıdan yıllar öncesinden takip etme durumunda kalırsınız..
maalesef..
ama yabancı dilde yaparsanız,şu anda ABDdeki bir öğrenci kullandığı kitabı ve uygulanan müfredatı kullanırsınız.
çoğu insanın evrenkentten mezun olurken pek fazla bir şey öğrenememesine sebep olan, fakat mezun olduktan sonra * iyi para kazanmaya yardımcı olan şey.
bir dönem anadolu liselerinde yapılmış fakat tutmamış eğitim şeklidir. anlamsızdır. tğrkçe gibi zengin bir dile sahipken, her şeyimizi ingilizce veya başka bir dilde öğrenemeye çalışmak acizlikten başka bir şey değildir. yabancı dil öğrenilmesi gereken fakat kulu kölesi olunmaması gereken bir şeydir. oktay sinanoğlu'nun bye bye türkçe isimli kitabında da konuya derinlemesine açıklık getirilmiştir.konunun daha iyi anlaşılması için, bu kitabın okunması tavsiye olunur.
sadece sömürge ülkelerde karşılaşılabilinen eğitim anlayışı. doğrusu yabancı dillerin de öğrenildiği ana dilde öğretim olmalı.
tabi bunu akılda tutarken diğer tarafta ana dili kürtçe olanları da dikkate almak gerekir. ingilizce öğretim veren bir yapıda kürtler iki kez dil öğrenmek durumunda kalıyorlar.
türkçeyi bilim dili haline getirebilmek için bile gerekli olan mefhumdur. bugün dünyanın en iyi üniversitelerine bakın, neredeyse hepsi ingilizce eğitim veren okullar. ingilizce giderek bilim dili oluyor. bu çok süper bir dil olduğu için değil, bilimsel çalışmalar o dille yapıldığı için. bizim okullarımız ise oldukça geri sıralarda geliyor sadece bu bile bilimin merkezinin ülkemiz olmadığının kanıtı.
ülkeler bugün bilimde bir yarış içindedir. bilimi bir merdivenin basamakları gibi düşünürsek; bir bilimsel gelişme yakalayan bir ülke bir üst basamağa geçecektir. ve bilimde merdiven atlama yoktur. en üst basamağa geçebilmek için ilk önce senin üst basamağındaki gelişmeleri öğrenmen gerekir. bu gelişmeleri anlayabilmek için o dilin düşünce sistemini * ve teknik terimlerini çok iyi bilmelisin. yabancı dille eğitim yapıp o bilimsel gelişmeleri her yönüyle kavradıktan sonra en üst basamağa geçerken kendi dilini kullanırsın. diğer ülkeler de sendeki gelişmeleri algılayabilmek için senin dilini kavramak durumunda kalır. bu dediğim öyle ha denildiğinde olabilecek birşey değil tabiki. yüzyıllar gerektiren bir birikim fakat bir ucundan başlamamız şart.
insanlarımız her yıl yurtdışına dil öğrenmeye gidiyor. harcanan zamanın da paranın da haddi hesabı yok. oysa yabancı dille eğitim alsalar bu insanlar hem zamandan hem paradan kazanacak. bu tabiki öğrenci için zor -bir yandan dersleri anlarken bir yandan dili kavramaya çalışmak- fakat ileride daha rahat iş bulması için, yurtdışına açılabilmesi için oldukça gerekli.
bir de şu "insanı özünden uzaklaştırır, kültürünü kaybettirir" kısmına değinmek istiyorum. bir kere kendi kültürünü, kendi dilini çok iyi bilen bir insan asla kendi özünden uzaklaşmaz. biz insanlarımıza kendi dilimizi iyi öğretiyor muyuz? hiç yabancı dil bilmeyen insanlar daha mı iyi türkçe konuşuyor? hiç sanmıyorum... düşünülenin aksine yabancı dille eğitim alıp o dilin düşünce mantığını kavrayarak kendi diliyle arasındaki farkları görmesi kişinin kendi dilini daha iyi anlamasını sağlar. tabii şu da var; siz türkçe'yi öğrenememiş bir insana yabancı dille eğitimden önce kendi dilinin eğitimini vermelisiniz zaten. "türkilizce"yi ortaya çıkaran özentiler emin olun yabancı dille eğitim alanlar değil. daha dillerine hakim olamayan insanlarımızın kültüründen uzaklaşmaları için yabancı dille eğitime ihtiyaçları yok inanın.. ayrıca kültüründen uzaklaşsaydı bu insanlar, en başta öğreniminin büyük kısmını abd'de yapmış olan oktay sinanoğlu kültüründen uzaklaşmış olurdu. fakat bakıyoruz ki kendisi bugün türk dilini savunmak için çalışmalar yapıyor. ilk olarak notre dame de sion'da sonra da atatürk'ün de desteğiyle isviçre'ye giden afet inan, ülkesine dönüp türk tarihi üzerine çalışmalar yapmazdı. 15 dil bilen, viyana ve chicago üniversitelerinde de eğitim görmüş olan ilber ortaylı kültürünü kaybetmiş olurdu...
"aman bittik kültümüzü kaybediyoruz, yozlaşıyoruz!" abartılarını bir kenara bırakıp ilk önce insanlara kendi dilini iyi öğretip, sonra üniversitede bilim derslerini ingilizce verirsek daha kolay gelişiriz.
ha bir de artiztik cümleyle bitireyim :"dünyayı bilmeyen dünyanın maskarası olur"