o an içinden ne geliyorsa karşındakinin yüzüne söyleyeceksin. içinde tutmayacaksın. sonra içindeki nefret seni öldürüyor.
bakın benim bir arkadaşım var. bugün bir dogumgünü kutladık. fotoğraf falan çekiniyoruz. arkadaşım dediğim kız ortamımıza yeni giren erkeklere bir ilgili bir ilgili.
rica ettim dedim kanka çek bi fotoğraf poz verdik kardeşimle, bi dk kanka flaşı bulamıyorum falan yapıp bu çocuğa diyor ki yüzün yanmış da vay efendim bi fotoğraf çekeyim de gör de.
sik gibi kaldım amk.
sik gibi.
naapıyosun sen? diyemedim. sustum. ne diyecektim sözlük? amınakodumun orospusu yeter lan mı deseydim? sustum.
ama sözlük çok net yine patlayacam hadi bakalım.
hiç bir derdin altında tek başına kalıp insanları üzmektense yalan söyleyip sıkıntıyı tek başına çekmeye çalışmayacaksın. kısacası; hayatın seni becermesine izin vermeyeceksin.
Ataol Behramoğlu'nun muhteşem şiiri. Sabah kalktığımda televizyona yöneldim ve yaşam trio adlı programı açtım.
Bir adam şiir okuyordu. Bu sanatçıyı daha önceden bilmemek utanç verici benim için. Okuduğu şiir "yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var" adlı çok güzel bir şiirdi.
Programın ilerleyen zamanlarında şairin adını öğrendim ve direk diğer şiirlerine de baktım. Gerçekten çok büyük bir şair.
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı.
bir ataol behramoğlu şiiridir, güzeldir. Bu seçtiklerim ise insanın hayatı olmalıdır.
öğrenilmez aksine bu bir avunma yöntemidir. şeye benzedi bir şiir vardı ya neyse konumuz o değil. yani yaşanan her olaydan sonra hmm evet ıppss burdan da çıkaracağım dersler, öğreneceğim şeyler varmış denilir ve en kısa sürede unutulup aynı boka iki defa basılır.
son bir haftada öğrendim ki, erkek avukatların aile hukukuna ilişkin örnekleri hep hep "sadakat yükümlülüğü"ne eşin(bayan) aykırı davranması ile başlıyor.burdan hemen bir genelleme yapalım o halde erkeklerin de böyle korkuları varmış.
evet, yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var.
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa bu dünya da hep hak etmeyenlere haddinden fazla değer verilecek. hep hak etmeyenler mutlu, huzurlu olacak. arabalarla, yatlarla, dairelerle ödüllendirilecek. gelir dağılımı adaletli olamayacak hiç bir zaman. ülkesini değil kendini düşünenler sevilecek, boş işlere eyvallah denilecek. ve ülkesinin iyiliğini isteyen kim varsa ülkemde hep acı çekecek. diğerleri çok sevilen, mutlu, mesut insanlar olacak. ama benim gözümde sadece maymunlaşan insanlar olarak kalacaklar, öyle insanların durdukları yere de hiç bir zaman saygım olmayacak. bu da böyle biline.
Sadece birşey değil, çok şey var yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz. Hani yaşca ileri olanlar sanki daha tecrübeli gibi lanse edilir ya hep, yanlış bence bu. insan neler yaşadıysa onlardan hep birşeyler çıkarır, yanlış ya da doğru olsun farketmez. Her yanlış doğruya daha çok yaklaştırır insanı.
Aşkı öğrenirsiniz, dinleyerek kimse değerini anlayamaz onun, yaşarken yanınca kalbiniz anlarsınız sadece,
Kardeşliği,dostluğu öğrenirsiniz, soğuk yurtların sıcak arkadaşlıklarında,
ihaneti öğrenirsiniz, en yakınlarınızdan zannettiğiniz arkadaşınızın sizi nasıl sırtınızdan hançerlediğini,
ve uzayıp gider yaşadıklarınız böyle. Yaşamaktan korkmamalı insan,yanlış yapmaktan korkmamalı. Her yanlış doğruya bir adımdır.
+abi yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
-neymiş o osman?
+(burda felsefi bi söz patlatılır gözler uzaklara dalar *buğulu bak*)
-s*ktir ordan al bi dal sigara yak
+peki abi
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, o da hala yeterince yaşamadığımdır.
hayat o kadar büyük ki ve ben o kadar küçüğüm ki, zaman hiç bir zaman büyümeme yetmeyecek. her yaşadığım olaydan sonra kendimi o kadar çocuk hissediyorum ki. hayatı yaşamaya değer kılan şey bu olsa gerek. her gün yeni bir sürpriz, her gün yeni bir pişmanlık, her gün yeni bir mutluluk... bugünden geleceğe baktığım nadir anlarda, yaşamak isteyeceğim tek şey ise, o döşekte yatarken, yaşadığım şeyleri düşündükçe, ölüme inat, fütursuzca gülümsemektir. eğer bunu yaşarsam diyeceğim ki;
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, o da dolu dolu yaşadığımdır.
hapse girmeme,
evim yanmasına,
defalarca dolandırılmama,
bir o kadar çok aldatılmama,
güvenilmeyecek ne kadar insan varsa hepsine güvenmeme,
babamdan bile kazık yememe,
ekmek alacak para bulamadığım günler olmasına rağmen hala yaşadığıma göre,