an itibariyle deli gibi yapmaktadır istanbul'a.
artık öyle mühim bir olay haline gelmiştir ki, her gökyüzünden düşen damla için sözlüklere koşturup tanım yapıyoruz hakkında. çocukken ıslanacağız diye kızdığımız, büyükken altında ıslanmayı özlediğimiz. tuhaf.
cem adrian ın isterse müziğin her dalında muhteşem işler çıkarttığının göstergesi olan şarkı. yeteneğini sadece sesiyle göstermiyor beste yapma olayını da aşmış kendisi.
yazin meydana geldiginde altinda islanarak yurumesi dunyanın en güzel duygularindan olan hava olayi. bahar aylarinda da bir semsiye ve semsiyenin altindaki dunyadan soyutlanmis seyirci psikolojisiyle etrafi izlemek, mekan konusunda sans yaver gitmisse bir yandan toprak kokusunu duyumsamak da ayri bir keyiftir.
"dayanmak zormuş meğer
sonu belli oyunlara
reddetmeye gücün yoksa eğer" şeklindeki girişiyle hayata -ve içinde barındırdığı oyunlara- karşı koymaktan yorulmuş birini otomatikman kendine çeken teoman şarkısıdır. sözleri itibarıyla dinleyen içinde kaçıp gitme isteği uyandırır.
"bir sehri tam kalbinden
beyninden vurup gitmek
var aklımda"
cogunlugu kuyrukluyıldızlardan geldigi sanılan dunyamızdaki suyun ekoloji içindeki turunun bir adımıdır yagmur. ayrıca yagarken birbirlerine degmemeleri, duserken olusturdukları hava akımı ile acıklanmaktadır.
beni kendimden alıp götüren, içimdeki kiri temizleyen, damladığında çıkan ince seslerin bütünleştirilebilmesiyle çok güzel bir ezginin oluşturalacağı doğa harikası bir olay...
çok çelişkili ifadeler veren bir ahir zaman hükümlüsü, pencere önlerinde vakitsiz görüş günleri sızı'ntısı, iğri iğri düşen toprağa; hallarını sonbaharlara yazan..
"avucumda ellerin yerine.." bazen;
"bugün yağmur bir kadın saçıdır
yeryüzüne dökülen.. dinle, yağmuru dinle.." bazısına,
"bir şehri tam kalbinden, beyninden vurup gitmek.." kimilerince; şartlı tahliye..
osmanlı zamanında ruhsal bozukluğu olanlara sesi dinletilerek yapılan tedavi yöntemi. (-bu dönemde batılılar, delileri yakıyorlardı-) öyle değil midir yağmur sesi insanı nasıl da sakinleştirir, pencereden bakan bir kedi gibi mülayim yapar insanı.
Yerle yeksan, ıslak saclı, kem gözlü,
Kavim göclerinden bu yana aglayan
Ve durmadan
Cep kanyagı yakıcılıgında ezgiler
calan, caldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı istanbul
sehre bir yagmur yagdı
Ben agladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizansta
oyun dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Esyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir askın izlerini yok edecek yeni bir ask
siparis edildi yeniden
Bir sehre yagmur yagdı
Ben agladım
Kim daha cok yalan söndürdü cay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve bugularda yitirilen kimin adıydı
Bir asktan digerine kac saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabugu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabugunda mıydı?
Yagmur sehre bir yagdı
Ben agladım
Ben giderken encok seni götürdüm
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran tasıyıcıları
Yardan düsmüstüm yaralarım yardan armagandı
Kutsal kitabim da ziyan edilmis sevgililer atlasi
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yagmur agladım bir sehre yagdı
Ben sehre agladım bir yagmur yagdı
Ben bir agladım sehre yagmur yagdı
yaşamın dinamosu olması dışında, insanla özel ilişkiler kurabilen doğa olayı.
şartların bizi getirip tıktığı odaların camlarına vuran her tanesi, içgüdülerimize çağrı yapar. artık olmayan, kalmayan toprağın kokusu bir şekilde bizi bulur. kaçmadığımız, saklanmadığımız, doğayı olduğu gibi kabul ettiğimiz eski dünyaya götürür bizi. yağmur yeni doğmuş küçük kardeştir. doğanın en saf halidir.
hüzünlü bir anda dinlenince, gözleri dolduran kimi zaman o yaşları akıtan yalın şarkısı..
Kışla yaz gibiydik, sen kar tanesi ben güneş
Çözmek zor bu buzları yalvarsam ne farkeder
Çocukça kavgalar bunlar mazaretler
Sebebimiz olmuş yabancı gözler ..