2008-2009 sezonunda beşiktaş'ın kazandığı çifte kupadan sonra kredisi artan beşiktaş jimnastik kulübü başkanıdır. başkanlık dönemi boyunca yaptığı en iyi iş takımın başına mustafa denizli'yi getirmesidir. ancak bu hamle ile beraber 2008-2009 sezonunda kazanılan 2 kupa bile onun beşiktaş başkanlığındaki görevini sağlamlaştırmamalıdır. zira o beşiktaşın özhan canaydınıdır ve 5 yıl sonra gelen şampiyonluğu bile eline yüzüne bulaştırıp mehmet topuz hadisesi dolayısıyla aziz yıldırım tarafaından haklı veya haksız şekilde madara edilmiştir. bir galatasaraylı olarak beşiktaşlı dostlarıma tavsiyem galatasarayı örnek almalarıdır. bakın kurtulduk canaydından takımın çehresi değişti. bu sebeple: (bkz: yeter yıldırım demirören)
terminatör filminin 1903 serisi çekilse, arnold'un üçüncü kuşak mutasyonlu torunu rolüyle oscar alabileceğini düşündüğüm, sıfır karizma bi adam.
serdar bilgili bile bundan daha iyiydi diyebilirim. futboldan anlamasa da, taşşaklı bi adamdı,
hiç yoktan tribüne yakışıyordu. bu adam bildiğin merkez camii tuvaletçisi edasında bi adam.
heleki bu saatten sonra ağzıyla topuzumu tutsa ne fayda.
2008-2009 sezonunun bitişiyle beraber, transfer bombalarını bir bir g.tümüzde patlatan başkan.
her patlattığı bombadan sonra "2 kupa aldık ve onun coşkusunu yaşıyoruz, bunlar coşkumuzu ve sevincimizi engelleyemez, biz kutlamalarımıza devam edeceğiz" şeklinde beyanatlar veren insancık.
2009-2010 sezonunun bitişiyle mikrofon uzatılacak;
- sayın başkan, geçen sene şampiyon olan takım bu sezon ligi 5. bitirdi ortada başarısızlık yok mu?
* biz 2008-2009 sezonunda 2 kupa kaldırdık. coşkumuzu ve sevincimizi kimse engelleyemez.
- sayın başkan taraftar infial içinde, bir de kulübün borcu konusunda büyük miktarlardan söz ediliyor. son aldığımız habere göre kulüp tazminat ödemeye mahkum edilmiş cas tarafından?
* camiamızı birlik ve beraberliğe davet ediyorum.
bir kulübün başına gelebilecek en kötü şey. ne bahtsız ki o kulüp beşiktaş olmuştur.
iki kupa alınan bir sezonun ardından,daha kupaların dumanı tüterken diyesim var ki bu saatten sonra beşiktaş için yaşanabilecek en büyük mutluluk demirören' in yönetimle ilişiğinin hepten kesilmesidir. bu saadeti şampiyonlar ligi şampiyonluğuna bile değişmem. yeminle söylüyorum bak.
O kadar başarısızlığa rağmen hala o koltukta oturabilme yüzsüzlüğü gösterebilmiş ve bu sene alınmıs olan 2 kupayı kendisine 10 sene referans göstereceğinden emin olduğum adam.
her seferinde "beşiktaş'ın geleceği garanti altında" edebiyatını yaparken, 18 milyon dolar toplam borçla aldığı kulübü, nasıl sadece kendisine 50 milyon dolar borçlu hale getirdiğini bir zahmet açıklaması gereken babasının parasıyla iş yapan, ticaretten zerre anlamayan kafası büyük insan.
çok merak ediyorum, birinci dereceden yakınları dışında bunu seven var mıdır acaba? saygı demiyorum bak, aynı ana bu herifi üç kere üst üste doğursa saygı duyması mümkün değil. dünyada olmaz.
sen geçen sezonu iki kupayla kapat şampiyon takımın başkanı ünvanını kazan sonra çıkıp "şu şu futbolcu ile anlaştık" de ve onları rakiplerine kaptır ya da imzayı attırama.
sonra birileri çıkıp sorar
-demirören şimdi ne yapıyordur?
sonra çıkıp birileri cevap verir.
-herhalde bir yerlerde ağlıyordur.
futbol ile pek ilgisi alakası olmayan beşiktaş başkanı, başkanlığı süresince bir defa şampiyonluk yüzü görebilmiştir. şanslıdır ki bu yıl şampiyonluğun en büyük iki adayı ** sefilleri oynamıştır. *
ahmet çakar'a "beşiktaş başkanı ile konuşuyorsun" der, aklınca saygınlık gösterisi yapar, orta sınıf bir adamın karısını ikna etmek için uçağa atlar italya'ya gider!
ferrari'nin karısına da tv'de program yaptırtma sözü vermiş. bjk tv bile kulübün değil, sen daha bjk tv'de maçların özetini yayınlatamıyorsun ey tüpçü ne ayaksın sen?
tello ve holosko'ya gider yapmış olan beşiktaş yönetim kurulu adlı kumpanyanın başındaki zat.
tello yılda 1.2 milyon dolara oynuyor. holosko desen ona keza. peki 3 senede hiçbir şey verememiş olan delgado? 2.2 milyon euro. tello'nun yaklaşık 3, holosko'nun 2 katı.
bu adamlar iyileştirme isteyince, "takım içi denge" edebiyatı yapıp, kapıyı göstermiş ulu(!) zat.
ben de isterim topçuların ucuz paraya oynamasını. ama takım içi denge edebiyatı yapma be tüpçü?
bak şimdi takım içi dengeye nasıl koyucam.
del bosque'ye kendi inadın yüzünden 8 milyon euro ödedik, nerede kulübün mali dengesi?
higuain geldi, üste para vererek gönderdin. drpic ile anlaştınız 2 milyon euro ödediniz, adamın görüntüleri çıkınca vazgeçtiniz, zagrep para yerine kör gordon'u çaktı. gordon ile 2012 yılına kadar sözleşme imzaladınız! sanki adamı daha pahalıya satabileceksiniz? sonra seric'e imza attırabilmek için gordon'u üste para vererek kiraladınız. seric'e 3 maç oynatmadan çuvalla ara ödeyip devre arasında gönderdiniz. allah'tan ernst iyi çıktı da ses etmedik. sezon sonu geldi her zamanki yabancı oyuncu beceriksizliğinizden kontenjan sorunu yine baş gösterdi. gordon geri geldi. şimdi de graz'a kiralandı üstelik bu futbolcuya yılda 340.000 euro para ödeyecek beşiktaş. hani takım içi denge? hani mali denge? sezon başında 4,5 milyon euro ödediğin adamı göndermeye çalış şimdi. alacak olan adam diyecek zaten "siz ödeyin parasını biz oynatalım" adamlar haklı. el mahkum, büzük gardiyan.
müzmin sakat nihat'a yılda 3 milyon euro ver bir de yalvar! ferrari'nin hanımına tv şovu yaptırtmayı taahhüt et bir 4 milyon euro daha öde bonservisine. oynamayan delgado'nun bonservisini sanki çok gerekliymiş gibi 7,5 milyon dolar ödeyip al! ismail köybaşı'na 6,5 milyon euro üzerine 2 topçu ver! tabata için 8 milyon euro'yu gözden çıkar sonra? tello ve holosko önlerindeki örnekleri göstererek iyileştirme isteyince "takım içi denge" de. delgado'ya, nihat'a, ferrari'ye dolu dolu ödeme yaparken takım içi denge dedin mi ha yıldo? ödediğin tazminatlar, çuvalla para verip aldığın adamları yine çuvalla para ödeyerek gönderirken takım içi denge, mali denge dedin mi?
sana şampiyonluk yolunda katkı yapan adamların başında gelenlere elini sık, kafasına göre davrananlara dağıt. oynamayanlara dağıt! sakatlara dağıt! sen o dengeyi herkese eşit şekilde savunsaydın, bugün ne tello ne de holosko bu duruma isyan ederdi!
ama yöneticilik kapasiten bu kadar tüpçü. sana bir şey denmez, asıl suç senin cebine parayı koyup başımıza musallat eden babanda ve her seferinde "kimse beşiktaş'tan büyük değildir" demelerine rağmen bir çırpıda toparlayabilecekleri 50 milyon dolardan korkup seni tekrar o koltuğa oturtan kongre üyelerinde.
lan tüpçü, gordon'a 340.000 euro ödeme yapacaksın bu sene. lan çok değil, 5 sene kongre üyeliği aidatıma sponsor olsana. lan bu kadar parayı saçabiliyorsan, benim gibi harbi beşiktaşlı birine sponsor ol! sponsor oldun diye de oy bekleme ha. unutma kimse beşiktaş'tan büyük değil.
aziz yıldırım'ın verdiği 3 yıllık şampiyon olma sözü sonrası gaza gelen ve 5 yıl şampiyon olma sözü veren şahıs. çarşı grubunun şampiyonluk kutlamasına katılan yıldırım demirören şöyle demiş: "biz başkaları gibi 3 yıl değil, 5 yıl şampiyonluk sözü veriyoruz." aziz yıldırım'ın verdiği sözden sonra adnan polat'a bu konu sorulmuştu. o da belki de en akıllıca olan cevabı vermişti. kısaca şöyle bi şey söylemişti:
galatasaray, beşiktaş ve fenerbahçe gibi takımların hedefi her zaman şampiyonluktur. ama şampiyonluk sözü vermek doğru değildir. çünkü her sene sadece bir takım şampiyon olur.
Çarşının şampiyonluk kutlamasında alkolün etkisiyle 5 yılda bir şampiyonluk sözü yerine 5 yıl üstüste şampiyonluk sözü vermiş başkan.Tabii o da biliyor bu sözlerinin unutulacağını.Geçen sene ortasında ligde şaibe var denilirken sene sonu TSL nin en temiz sezonu ilan etmişlerdir kendileri.
hürriyet gazetesinden ismail er in haberine göre dos santos un hiç gündemde olmadığını, sapara nın devamlı fiyat yükselttiğini ,quaresma nın bölgesinde oyuncumuzun olduğunu ( ihtiyacımız yokmuş ), deco için de chelsea nin cevabını beklediklerini açıklamış güzide başkan.
küçükken mahallede futbol takımları kurulurken, "takımlardan biri bir kişi eksik çıksada beni de oynatsalar" diye düşünen bermudalı, sandaletli, kenarda kalan çocuktur. onun büyümüş halidir. fiziken tabi.
