benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
düzüp başkalarının yataklarını talan
eden dudaklarından işitilmemeliydi.
seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
acımanla hak kazan sana acınanlara.
aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.
ben warwickshire eyaletinde, stratford upon avon' dan william shakespeare, gent.
tanrı' ya şükür sağlığım ve aklım yerinde olarak bu son vasiyetimi aşağıdaki biçimde ve tarzda yapıyorum. öncelikle ruhumu, beni yaratan tanrı' ya emanet ediyorum; umudum ve kesin inancım odur ki, ancak ve ancak kurtarıcım hz. isa' nın erdemleri sayesinde sonsuz yaşama kavuşabilmem mümkün olabilecektir.
topraktan oluşan bedenimi de yine toprağa emanet ediyorum."
shakespeare'in ilk macbeth isimli kitabını okumuştum çok küçükken.
macbeth'i kitaplıkta bulup okuduktan sonra aldığım zevki ömrüm boyunca bir daha hiç tatmadım. çünkü bu kitabı çok küçükken okumuştum ve okuduğum kitaplar arasında edebi değeri yüksek olan ilk kitaptı. beni çok etkilemişti ve macbeth kitabını hiç başucumdan ayırmadım.
hala bu kitap başucumda durmakta.
savaşın manasızlığına dair şöyle vurucu bir tümcesi vardır:
''elde ettiğiniz bir avuç toprak ölülerinizi bile gömmeye yetmeyecek.''
edit: ıq'sü düşük adam eksilemeleri. ne zamandır görünmüyordu, hortladı herhal.
--spoiler--
bir damla kötülük öyle bir zehirdir ki...
***
sözlerim yukarı uçuyor, ama düşüncelerim aşağıda.
düşünce taşımayan sözler göğe ulaşamaz asla.
***
insanın kafasıyla yüreği birbirine ne kadar yakın,
eli nasıl ağzının hizmetinde.
***
her şeyden önce kendine karşı dürüst ol,
o zaman kimseyi aldatamazsın.
geceyle gündüz nasıl peş peşe giderse
bunlar da öyle ayrılmaz birbirinden.
elveda!öğütlerim kulağına küpe olsun.
***
''görünüyor'' ne demek
''görünmüyor'' efendim.gerçekten öyle
yalnızca şu kara palto değil, sevgili anne
benim iç yüzümü gösteren
ne de yaslı günlerin sıradan siyah giysileri
ne de elde olmayan sesli iç çekişler
yok, yok!ne de gözlerde dinmeyen ırmaklar
ne de yüzdeki perişan ifadeler
ya da acı belirten tavırlar, haller, pozlar
işte bunlar ''görünür''.
çünkü bu rolleri oynayabilir insan.
benim içimde görünüşten öte bir şey var.
bu saydıklarım acının süsleri, takıları yalnız!
--spoiler--
ingiliz tarihinin en büyük adamıdır. Tabi kendisi hakkında öyle biri yok o yazmadı bu eserleri tarzında spekülasyonlar da vardır ama eserler tam bir baş yapıttır.
" olmak ya da olmamak, işte bütün mesele!
düşüncemizin katlanması mı güzel
zalim kaderin yumruklarına, oklarına
yoksa diretip bela denizlerine karşı
dur, yeter demesi mi?
ölmek, uyumak sadece!
düşünün ki uyumakla yalnız
bitebilir bütün acıları yüreğin,
çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
çünkü, o ölüm uykularında
sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından
ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan.
yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine
sevgisinin kepaze edilmesine
kanunların bu kadar yavaş
yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
kötülere kul olmasına iyi insanın
bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
kim ister bütün bunlara katlanmak
ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
ölümden sonraki bir şeyden korkmasa
o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
ürkütmese yüreğini?
bilmediğimiz belalara atılmaktansa
çektiklerine razı etmese insanları?
bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini.
ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
yollarını değiştirip bu yüzden
bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar. "
aslında var olmadığı eserleri shakespeare takma adıyla oxford kontu edward de vere ninyazdığı hakkında teoriler olan kişi.edwar de vere'nin öldüğü tarihler de shakespeare oyun yazmayı bırakmıştır.
love is my sin, and thy dear virtue hate,
hate of my sin, grounded on sinful loving,
o, but with mine, compare thou thine own state,
and thou shalt find it merits not reproving,
or if it do, not from those lips of thine
that have profaned their scarlet ornaments
and sealed false bonds of love as oft as mine,
robbed others' beds' revenues of their rents.
be it lawful i love thee as thou lov'st those
whom thine eyes woo as mine importune thee.
root pity in thy heart, that when it grows
thy pity may deserve to pitied be.
if thou dost seek to have what thou dost hide,
by self-example mayst thou be denied!
yani
benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
düzüp başkalarının yataklarını talan
eden dudaklarından işitilmemeliydi.
seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
acımanla hak kazan sana acınanlara.
aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.
--spoiler--
--spoiler--
biri sefa, biri cefa; iki sevdam vardır benim
iki sevgili ruhtur onlar, bana ilham verirler
haktanır bir erkektir benim iyi meleğim
kötü ruh kapkara bir kadın; esmer bir dilber.
dişi şeytan ister ki, yanayım cehennemde,
ayartır meleği, çalmaya çalışır gönlümden,
kirletme peşindedir saf varlığı kibriyle,
niyeti bir şeytan yaratmaktır o ermişten
şimdi meleğim baştan çıkıp bir şeytan oldu mu
bilemem, ama böyle yakınsa ikisi birbirine,
bir aradaysa ikisi benden ayrı, derim ki dosdoğru;
birinden biri, mahkum diğerinin cehennemine.
asla bilemeyeceğim, şüpheyle geçecek hayatım.
ta ki saf meleği def edene kadar kara şeytanım.