bazen insanların dostluğunu görebilmek için onların da senin kadar insan olduğunu, onların da bazen bazı şeyleri düşünemediğini kabullenmek gerekir. hep ben merkezli düşünürsen üzülürsün. onun tarafından baktığında belki seni üzenden daha çok onu üzen şeyler vardır, anlayamazsın. seni herkesin anlamasını beklemen saçmadır, her zaman haklı bulunmayı beklemen de. illa ki anlamasını istediğin kişiler, anlatmak istediğin şeyler varsa, özellikle anlatırsın, çok da gerek yoksa üstünde durulmasına esgeçersin. herkesi eksik görmek, bi var bi yoksaymak en kolayı, zor olan başta karşındakini suçlamadan kendindeki yanlışları görmendir. belki de hani diyorum ki aslında onları kendine dost görememen, senin onlara dost olmamandır.
her şeyin bi karşılığı varmış, seninki de böyleymiş.
az sonra yüreğimden çıkacak, parmaklarım sayesinde ekrana aksedecek cümlelere sebeptir kendisi.
bakmayın böyle bir giriş yaptığıma, yürek diyorum, akis diyorum, kendisi falan deyip kibarlık yapıyorum ama amacım bu metni tümüyle komplimanlarla süsleyerek sunmak değil, az sonra gelecek ' yürekten ' cümlelerden önce yumuşak bir giriş yapmak.
ee artık başlayayım:
sınav dönemini boş işlerle geçirip sınava bir kaç saat kala, ' ayşe ben ne yapayım ' diye arayıp, gerekli tiyoları alıp, bunları yapacağına sizi inandırıp, sınavdan yarım saat önce aradığınızda ' ımmmh aloooğ gelmicem ya ben hiç çalışmadım, uyucam ' diyendir, delidir.
beni sınav zamanlarında komik bulandır, diğer zamanlarda ' agresif garı ' diye söylenendir.
sağınızda oturuyorsa, solunuzdakiyle muhabbet ettiğinizde, ' neden sırtını bana dönüyorsun ' diye bozulandır, sahiplenicidir, paylaşamayandır.
bir konu hakkında haksızlığa uğradığını düşünüyorsa, karşısındaki en yakın arkadaşı, en uzak arkadaşı farketmeksizin zaman ve mekan önemsemeden hesap sorandır.
sabahlara kadar sözlükte takılıp, ' ayşe bugünümüzü uyuyup rezil etmeyelim sana geliyorum ' deyip gelen, beni uykudan vazgeçiren, saat 5 sularında uykuya yenilendir, hiçbir zaman uykudan vazgeçemeyecek bir uykucudur.
kahvaltı için zeytin, peynir, reçel, bal, kaymak gibi yiyecekleri tercih etmeyen, yumurta gibi patates kızartması gibi ocak yüzü görmüş yiyecekleri yeğleyendir, midesi için üşenmeyendir.
3 saatte bir acıkandır, oburdur.
trekking, tango, okçuluk, fotoğrafçılık, vs... aktivite maymun iştahlısıdır, hiçbir yerden geri kalmak istemeyendir.
beceriksiz falan değildir, kolu yamuk olduğundan kirişi koluna çarptırandır.
eski kelime kullanmayı seven fakat kelime bilmesine rağmen kelimelerin anlam ve yazılışını bilmeyendir, beni osmanlıca lugat sanandır.
telefonda uzun konuşmalardan hoşlanmamama rağmen beni telefona bağlayandır, gevezedir, hoşsohbettir.
yoldan geçen herhangi birine beğendiyse saç rengini sorandır, meraklıdır.
köpekler yüzünden evin yolunu uzatandır, korkaktır.
çin' e gidip, kendisine dev muamelesi yapılmasını isteyendir, çocuktur.
makyaj temizlemeye üşenmek adli faideli eseriyle sol frame'e bir isik gibi dogmustur.
pesin edit: bosta gezen bir arkadasim icin msn istedim vermedi, meger erkekmis, nicki adasdasd olsa bu entry sittin sene yazilmazdi.
bursa guiza ya gol attiriyoruz zirvesinde belki de muhabbeti en sağlam olan yazardı. sigara ile ilgili görüşlerine yer yer katılmamak elde değildi, o esnada nargile içiyor olması da olaya ayrı bi' renk kattı tabi*
Keşke bütün uludağ yazarları onun gibi olabilse...
